Biden'ın Afganistan'daki başarısızlığı, Erdoğan'ın kazanmasıyla sonuçlanabilir.
ABD'nin 20 yıllık işgalin ardından Afganistan'dan çekilmesiyle başlayan söylem ve tartışmalar sıcaklığını korurken, ABD'de Biden'a karşı eleştiriler de gelmeye devame diyor.
Afganistan'da Taliban'ın kontrolü ele alması ve ABD'nin ülkeden tamamen çekilmesinden sonra bölgedeki gelişmelerin sorumlusu Joe Biden gösterilirken, The Washington Post gazetesi, bu durumun neticelerinin Türkiye'nin yararına olacağını yazdı.
Gazete, Afganistan'ın Taliban'ın eline geçmesini 'düşüş' olarak nitelendirirken, Biden yönetiminin Trump sonrası bir dünyada ABD'nin güvenilirliğini kurtarma çabalarını utanç kaynağı olarak yorumladı ve "Ancak bu şu anda Taliban'a aracılık etmeyi öneren birkaç ABD müttefiki - yani Pakistan, Katar ve Türkiye - için bir nimet olabilir." değerlendirmesi yaptı.
ABD birliklerinin geri çekilmesinden sonra, ABD'nin Taliban ile ilişki kurabilecek, Kabil Havalimanı'nı açık tutabilecek ve gayretli bir Taliban rejimi altında bir devletin çöküşünü önlemeye yardımcı olabilecek bölgesel ortaklara ihtiyacı olduğuna dikkat çeken gazete, en azından Batı kamuoyuna, nahoş manşetleri unutturmak için zamana ihtiyacı olduğunu belirtti.
Irak Başbakanı Sudani'den Türkiye'ye destek: 'Topraklarımızın Türkiye'ye karşı saldırı sahası...
TÜRKİYE'NİN NATO STATÜSÜ
Ancak Taliban'a fısıldayanlar listesinde en çok merak edilenin, uzun laik tarihi ve NATO statüsüyle Türkiye olduğunu vurgulayan gazete, "Afganistan'ın kendisi, Avrupa ve Orta Doğu'nun kıyısında yer alan ve zaten Suriye ve Libya'daki çatışmaların derinliklerine gömülmüş olan Türkiye için çok az stratejik değere sahip fakat Mayıs ayının başlarında Türkiye hükümeti, ABD'nin çekilmesinden sonra Kabil havaalanını korumak için Türk birlikleri göndermeyi teklif etti. Taliban'ın ülkeyi hızlı bir şekilde ele geçirmesi nedeniyle bu anlaşma artık öldü, ancak Türkler tahliyelerde etkili oldular ve Katar'ın yanı sıra Kabil Havalimanı'nı işletmek için teknik yardım sağlıyorlar." ifadelerini kullandı.
Washington Post'un aynı yazısında yer alan diğer ifadeler ise şöyle:
Diğer NATO ülkelerinden farklı olarak Türkiye de büyükelçiliğini açık tuttu ve bu da Taliban rejimiyle önemli bir bağlantı sağlıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taliban liderliğine uzlaştırıcı mesajlar gönderiyor, hatta onlarla görüşmeyi teklif ediyor. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Türkiye, yeni Taliban hükümetinin duyuru törenine Rusya ve Çin ile birlikte davet edilen altı ülkeden biri oldu.
Fakat bunun içinde Türkiye için ne var?
Türkiye'nin Afganistan'a olan ilgisinin bu ülkeyle hiçbir alakası yok, bu Erdoğan'ın Batı ile bağları onarma arzusuyla ilgisi. Türkiye'nin otoriter duruşu, Rusya ile yakınlaşması ve Doğu Akdeniz, Suriye ve Kafkaslar'daki iddialı hamleleri nedeniyle ABD ve NATO müttefikleri ile ilişkiler bir süredir buz kesti.
Ankara, Afganistan'daki baskınlara atlayarak, Türkiye'nin Biden yönetimiyle bağlarını düzeltebileceğini ve NATO'ya büyük güç rekabeti çağında jeopolitik önemini hatırlatabileceğini hesaplamış görünüyor.
Bu kumar meyvesini veriyor. Yeni yönetimin (Joe Biden Yönetimi) başlarında, Türkiye istenmeyen bir ortaktı ve Washington, Erdoğan'ın Türkiye'sini artık ABD'nin bölgeye yönelik dış politikasının temel taşı olarak görmediğinin sinyallerini verdi. Başkan Biden, aylarca Türk liderle konuşmayı reddetti ve daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği şeyi yaptı ve 1915'te Ermenilerin toplu katliamını soykırım ilan etti. Yönetimin sert sevgisi, Türkiye'nin insan hakları sicilini eleştiren bir dizi resmi açıklamayla birleşti.
Tüm bunlar değişmiş gibi görünüyor. Haziran ortasında Kabil havaalanına Türk barış gücü gönderme müzakerelerinin ortasında Biden, Brüksel'de Erdoğan ile bir araya geldi. Tüm hesaplara göre,toplantı insan hakları ve Rus füzeleri üzerinde gerçek bir ABD baskısı olmadan iyi bir şekilde geçti.
Bu resmen savaş ilanı: Putin'in evine el koydular...
TÜRKİYE'NİN GÜVENLİK SAĞLAYICISI OLMAKTAN ÇOK DAHA FAZLASINI SUNABİLECEĞİ GERÇEĞİ
Ancak Türk ve ABD'li politika yapıcıların gözden kaçırdığı şey, Türkiye'nin bölgesel çatışmalarda sadece bir güvenlik sağlayıcısı olmaktan çok daha fazlasını sunabileceği gerçeğidir.
Ülkenin gerçek zenginliği, güvenlik bürokrasisi değil, çeşitli ve canlı toplumudur. Erdoğan'ın, Türk halkının taleplerini içeriden karşılamak için adımlar atarak Türkiye'nin küresel prestijini yeniden tesis etmesi çok daha kolay olurdu - siyaset üzerindeki sıkı kontrolünü gevşetmek, sivil toplumla ilişki kurmak ve hukukun üstünlüğünün bir kısmını geri getirmek gibi adımlar. Ülkenin otoriter dönüşü Ankara'yı demokrasinin küresel geri çekilmesinin sembolü ve Erdoğan'ı onun poster çocuğu yaptı. Taliban ile şüpheli bir siyasi kumar oynamak yerine, içeride demokrasiyi yeniden kurmalı.
