Dünya 7'inci ayına girmeye hazırlanan İsrail soykırımı ile Ortadoğu'da binlerce masum Filistinlinin hayatını kaybetmesine, yüz binlerce insanın ise zorla yerinden edilmesine şahitlik etti. Son aktarılan bilgilere göre işgalci İsrail askeri Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 35 bin kişiyi katletti.
7 Ekim'nden bu yana ölüm abluklasına aldığı Gazze'de dünya tarihinin en büyük soykırımını gerçekleştiren İsrail'e karşı arabulucu konumunda bulunan ABD, Katar ve Mısır etkisiz kalırken, aylarca sürdürülen ateşkes çabaları sonucuna ulaşmadı.
Tüm bu yaşanan gelişmelerin arka planında Güney Afrika'nın açtığı soykırım davası, İsrail başına bela oldu. Güney Afrika'nın Birleşmiş Milletler'in en yüksek yargı organı Uluslararası Adalet Divanı'nda 29 Aralık 2023 tarihinde açtığı davada, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını derhal durdurması talep edildi.
Uluslararası Adalet Divanı açılan davada İsrail'in BM Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirtiliyor, 'Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir ulusal, ırksal ve etnik grubun parçası olarak yok etmeye yönelik özel bir niyete' sahip olduğu kaydediliyor.
Eurovision'da İsrailli şarkıcıya protesto: Seyirciler 'Özgür Filistin' sloganları attı
TÜRKİYE DAVAYA MÜDAHİL OLDU
Öte yandan dün öğle saatlerinde Türkiye Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davaya müdahil olacağını dünyaya duyurdu. Konuya ilişkin açıklama yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin daha fazla ülkenin davaya müdahillik başvurusunda bulunması için çalışmalara devam edeceğini söyledi, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır olduklarını dile getirdi.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Statüsü'nün 62. ve 63. Maddeleri, davaya taraf olmayan ülkelerin müdahil olmasını sağlıyor. Türkiye, hangi maddeden müdahil olursa olsun davada sözlü ve yazılı beyanda bulunma hakkına sahip olacak.
Öte yandan Türkiye'nin yanı sıra davaya Kolombiya, Nikaragua, Bangladeş ve Ürdün'de Güney Afrika lehine katılma talebinde bulundu.
Hollanda'nın Lahey kentinde görülen Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin alacağı karar doğrultusunda İsrail Başbakan Netanyahu'nun yanı sıra Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi için yakalama kararı çıkabilir.
Hatırlanacağı üzere UCM, Ukrayna'ya saldıran Rusya'nın lideri Vladimir Putin hakkında 2023 yılında yakalama kararı verdi. Şimdi görülen davada benzer bir karar çıkmaması için Netanyahu yoğun çaba harcıyor.
Hayalet uçuş radarları uykuda yakaladı: Ukrayna pilotlarından Vietnam taktiği
BIDEN-NETANYAHU GÖRÜŞMESİ
Tüm bu gelişmeler üzere İsrail medyasında yer alan analiz Netahyahu'yu bekleyen sonun çok da iyi olmadığı açıklar nitelikteydi. Son olarak İsrail medyası, Binyamin Netanyahu'nun hafta başında ABD lideri Joe Biden'la yaptığı telefon konuşmasında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tutuklama kararının görüşüldüğünü yazdı.
Mahkeme kararından endişe ettiğini Washington'a ileten Netanyahu'nun ABD'den yardım istediği aktarıldı.
Netanyahu'nun endişelerini barındıran bir analiz yayımlayan Haaretz gazetesi, "ABD sonunda İsrail ve Netanyahu için etkili bir baskı gücü buldu" başlığı ile okuyucuların karşısına çıktı.
Söz konusu analizde, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin henüz tutuklama kararı çıkarmadığını ancak bunun etkisinin şimdiden Gazze Şeridi'nde ve rehine takası müzakerelerinde görülebildiğini kaydetti.
Uçan Hollandalı Ege Denizi'nde: Bu gemi suda mı havada mı?
PANİK HAVASI VAR
Analizde mahkemenin tutuklama kararı vermesini 'çok ciddi' ihtimal olarak değerlendirilirken, Dışişleri Bakanlığı'nın soğukkanlı ve sakin diplomatlarının 'panik atmosferi'nden söz etmesinin yeterince ciddi olduğunu bildirdi.
Öte yandan yazıda paniğin merkezi İsrail başbakanlığı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin muhtemel kararı en önemli endişe kaynağı ve bir numaralı gündem.
Tutuklama kararının Refah'a kara saldırısı, Hamas'ın Gazze'nin kuzeyine geri dönmesi ya da rehine takası anlaşmasının önüne geçtiğini dile getiren analiz, Netanyahu'nun en sonunda kendisinin çıkıp bir video mesaj yayınladığını hatırlattı.
Ayrıca yazıdaki en dikkat çekici bölümde, Tel Aviv'deki ilgili hükümet yetkililerinin tutuklama emirlerinin hazırlandığına ilişkin belirtiler hakkında gizli saklı konuştukları kaydedildi.
Söz konusu analizin devamında İsrail'in savaş boyunca Gazze Şeridi'ne yardım için sınır kapılarını ilk kez açmasının da Lahey'den gelecek karardan bağımsız olmadığını vurgulanırken, "İsrailli yetkililer, şimdi bunların hükümetin tutuklama emirlerini savuşturmak amacıyla gösterdiği telaşlı çabalarla doğrudan bağlantılı olduğunu itiraf ediyor" denildi.
Yorum Yaz