Kartal Tibet'in yönettiği, Kemal Sunal ve Dinçer Çekmez'in başrolde yer aldığı Şark Bülbülü filmi gerçek oldu. Filmdeki 'Mazlumu getirin bana' repliğinden yola çıkan Hasan Rıza Günay, 2010 yılında kendi işini kurdu. Günay, canı sıkılan, eşine kızan, stres atmak isteyen insanlardan dayak yiyerek para kazanmaya başladı.
2012 yılında 'Stres Koçu' markasını Türkiye Patent Enstitüsü güvencesi altına alan Günay, Türkiye'nin ilk dayak yiyen adamı oldu. Stres Koç'luğunu 'insanlara depresyon, panik atak, sıkıntı, sinir hastalığı gibi durumlarda profesyonel destek sağlayan, etkinlik düzenleyen kişi' olarak tanımlayan Günay, mesleğini şöyle anlattı:
"Kemal Sunal'ın Şark Bülbül'ü filmi vardı. Patronuna kendini dövdüren bir insan karakteri vardı. Ben bu mesleğe dönüştürmek için kendime vuruşlar yaptırarak bu işe başladım. Haykırma, bağırma, çağırma, bilinçaltındaki olumsuz düşünceleri ve duyguları (endişe, öfke, kıskançlık, korku) stres koçuna yansıtılması esasına dayanan metot."
"DANIŞANIMIN SEVMEDİĞİ İNSANI CANLANDIRIYORUM"
Daha sonra yumurta, meyve, pasta gibi zararsız maddeleri kendisine attırma metodunu çıkardığını söyleyen Günay, "Bir başka metotta ise danışanımı yaşadığı ilişkisinde aldatan kişinin fotoğrafından hazırlanan maskeyi yüzüme takıyorum. O canlandırma esnasında danışanımın içindeki öfke, kin, bilinçaltındaki düşünce ve fikirleri kendime yönlendiriyorum. Bu metotta danışanımın sevmediği politikacıyı, sanatçıyı, düşmanı olan insanı da canlandırıyorum." diye konuştu.
"HER MÜŞTERİYE GİTMİYORUM"
Seanslarının 10-15 dakika sürdüğünü belirten Günay, "Kimleri beni 'Nasıl bir adam?' diye tanımak istiyor. Anlıyorum davranışından, sıkıntısından değil egosunu tatmin etmek istiyor. Onlara bir kereye mahsus fiyat veriyorum. Her müşteriye gitmiyorum. Ne amaçla geldiğini, sebebini ve ana konusunu öğrenmeye çalışıyorum." dedi.
"BİR TİYATRO FİLM GİBİ DÜŞÜNÜYORUM"
Günay, karşısındaki kişinin kötü niyetli olduğunu anladığında geri çevirdiğini belirtti. İşi yaparken profesyonelce düşündüğünü, kendisine yapılan konuşmaları üzerine alınmadığını dile getiren Günay, " Sinirlenmeden, müşterinin yerine kendimi koymadan, yapılan davranışı bir tiyatro, film gibi düşünüyorum.
Çünkü o insanın benimle bir husumeti veya düşmanlığını yok. Onun da benimle olmadığını bildiğim için bu konuda rahat oluyorum. Diyelim ki Ahmet veya Ayşe'ye bağırıyor, o ismi özellikle rica ediyorum ki benim adımı karıştırmasın." dedi.
ERKEKLERDE DAHA KORUNAKLI SİSTEM
İş sırasında vücudunu korumak için bazı önlemler aldığını aktaran Günay, "urun kemiği ve haya bölgesi hariç vücuduma vurduruyorum. Kimilerine boks eldiveni de veriyorum. Erkeklerde ise daha korunaklı bir sisteme geçiyorum. Bazıları kask takmamı istemiyor. Ben de ellerimle yüzümü kapatarak vurmasını sağlıyorum." şeklinde konuştu.
