Almanya’ya Türk iş gücü göçünün 60’ıncı yılında Hürriyet’e demeç veren Federal Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz, 60 yıl önce imzalanan iş gücü anlaşmasının Almanya için önemine değindi ve çoğunluğu Almanca bilmeyen çalışanların zaman zaman güç koşullar altında çalıştığını anlattı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan AB'ye tepki: 'Rumlara teslim oldular'
'BİZİM TOPLUMUMUZ TÜRKLER OLMADAN DÜŞÜNÜLEMEZ'
Yıllarca güç koşullar altında çalışan Türklerin, Almanya'nın kalkınmasına ciddi katkılarda bulunduğunu ifade eden Widmann-Mauz, herkesin bununla gurur duyması gerektiğini dile getirdi. Widmann-Mauz, tam 60 yıldır Almanya’da yaşayan Türklerin toplumun bir parçası olduğuna dikkat çekti ve “Bizim toplumumuz kesinlikle artık Türkiye kökenli insanlar olmadan düşünülemez” dedi.
İş gücü anlaşmasının başarı hikâyesinin başlangıcı olduğunu kaydeden Widmann-Mauz, inişler ve çıkışlar olsa da genelde Almanya için çok önemli olduğunu dile getirdi. Widmann-Mauz, "Geride bıraktığımız 60 yıl cesareti, yoksunluğu, sevinci ve vatan özlemini, buralı olmayı ve kabullenmeyi anlatıyor. İnsanların çoğu Almanca bilmeden buraya geldi, çok güç koşullarda çalıştılar ve farklı alanlarda çok şey başardılar." ifadelerini kullandıktan sonra, BioNTech kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci ve daha birçok Türkiye kökenli kadınlı erkekli iş insanlarının, öğretmenlerin, ustaların, sanatkârların ve esnafların, elde edilen bu başarının temsilcileri olduğunu vurguladı. "Bizim toplumumuz kesinlikle artık Türkiye kökenli insanlar olmadan düşünülemez." diyen Widmann-Mauz, Almanya’da kalan Türkiye kökenlilerin ekonomik kalkınmaya ve toplumsal çeşitliliğe önemli katkılarda bulunduğunu ve bununla herkesin gurur duyması gerektiğini belirtti.
Bild bile Almanya Cumhurbaşkanını eleştirdi: Erdoğan'ın bizi ciddiye almamasına şaşmamalı
SOLINGEN FACİASI VE DİĞER IRKÇI SALDIRILARI 'ZEHİR' OLARAK TANIMLADI
Solingen, Mölln, NSU cinayetleri ve Hanau’da yaşanan ırkçı saldırılara yönelik açıklamalar da yapan Widmann-Mauz, bunların Almanya için dehşet ve utanç verici olduğunu savunurken, ırkçılığa, aşırı sağa, Yahudi düşmanlığına, İslam düşmanlığına ve gruplara dönük her türlü insan düşmanlığına karşı kararlı bir biçimde mücadele vermelerinin gereğine dikkat çekti. Irkçılığın, Alman toplumu için bir zehir olduğunu ifade eden Widmann-Mauz, bunu her alanda tüm güçleriyle mücadele etmeleri gereken bir zehir olarak tanımladı.
