İngiltere'de etnik azınlıktan gelen ve 21 Mart'ta "Queen's Counsel'a atanan ilk başörtülü ceza avukatı" Sultana Tafadar, karşılaştığı tüm zorluklara rağmen mesleğinin zirvesine yükselme hikayesini AA'da anlattı.
Amerika yanıyor: Gazze ateşi ABD'yi iç savaşa sürüklüyor: İşte dakika...KRALİÇE'NİN DANIŞMANI ÜNVANINA SAHİP
Londra yakınlarındaki Luton bölgesinde Bangladeşli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Tafadar, ülke genelinde sadece 1928 avukatın sahip olduğu Queen's Counsel pozisyonuyla, devletlere ve uluslararası kuruluşlara insan hakları ve uluslararası hukuk konusunda tavsiyelerde bulunabiliyor.
İşgal devleti Gazze'de 5 binden fazla sivil Filistinliyi tutukladı: Toplam...BAŞÖRTÜLÜ 2 CEZA AVUKATI VAR
Tafadar, bu göreve atanma sürecinin kolay olmadığını, uzun ve zor bir yolculuk olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Queen's Counsel'a atanan kadınların sayısına bakarsanız, sayı o kadar da fazla değil. Sadece 575 kadın Queen's Counsel'a atandı. Siyahi ve etnik azınlık kökenlilere bakarsanız, şu anda atanmış yaklaşık 34 kadın var ve başörtülü kadınlara gelince, sadece 2 kişi varız ve ben ilk başörtülü ceza avukatıyım."
Bu göreve getirildiği için çok mutlu olduğunu dile getiren Tafadar, "Queen's Counsel olmak her avukatın hayalidir. Bu göreve atanmış olduğum için kesinlikle çok memnunum." ifadelerini kullandı.
İsrail basınından olay iddia: Saldırı planı sızdı! İşte 30 Nisan'ın...'DAVANIN AVUKATI SEN MİSİN? DİYE SORMAZLARDI'
Tafadar, iş hayatında kadınların, etnik azınlık kökene sahip kadınların ve başörtülü kadınların çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldığına işaret ederek, şunları söyledi:
İran'dan ABD'ye tehdit: 'Müdahil olursan üslerini hedef alırız' İran'dan 4 ülkeye uyarı: 'İsrail'e destek olmayı bırakın'"Bu işe başladığımda, ceza mahkemesinde başörtülü tek kişi bendim ve mahkemeye giderdim. Çoğu zaman mahkemelerde büyük bir sessizlik olurdu ve kim olduğumdan ve orada ne yaptığımdan tam olarak emin olmazlardı. Sanık olup olmadığımı, çoğu zaman tercüman olup olmadığımı sorarlardı ancak 'Davanın avukatı sen misin?' diye sormazlardı. Yani insanların kim olduğunuz hakkında varsayımlarda bulunduğu, üstesinden gelmeniz gereken zorluklar var. Kabiliyetiniz hakkında varsayımlarda bulunurlar ve bu varsayımları yıkmak zaman alır. Bunlar kariyerim boyunca karşılaştığım türden zorluklar."
'FRANSA'DA AVUKATLARIN BAŞÖRTÜSÜ TAKARALK MAHKEMEYE GİTMESİNE İZİN VERİLMİYOR'
Tafadar, Queen's Counsel'a atanmadan yaklaşık 2 hafta önce Fransa'da Yargıtay'ın "avukatlıkta başörtüsü yasağını ayrımcılık olarak görmediği"ne hükmetmesinin hatırlatılması üzerine, bunun çok üzücü bir ironi olduğunu dile getirdi.
Sultana Tafadar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bakan Fidan, ABD'li mevkidaşı Blinken ile İsrail-İran gerilimini görüştü: Sorunun..."İngiltere'de Queen's Counsel'a atanıyorum ki bu da benim hukuk mesleğinin ilk yüzde 2'lik diliminde olduğumu gösteriyor. Bu göreve atanma törenimde başörtümü taktım. Diğer avukatlar peruk takıyor ama ben peruk takmaktan muafım. Ancak, kanalın (Manş Denizi'nin) hemen diğer tarafında Fransa'da, avukatların başörtüsü takarak mahkemeye gitmesine, kadınların kapasitelerini ve tam potansiyellerini gerçekleştirmelerine izin verilmediği tamamen farklı bir senaryo var. Bu kadınlara sadece mahkemede değil, hayatın her alanında izin verilmiyor. Spor yapmalarına izin verilmiyor, meslekleriyle kamusal alanda yer almalarına izin verilmiyor."
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İNKARIDIR'
Fransa'nın bu ayrımcı uygulamalarının, cinsiyet, ırk ve din temelli ayrımcılıklara denk olduğunu belirten Tafadar, "Bu aynı zamanda ifade özgürlüğünün inkarıdır. Yani ihlal edilen birden fazla hak var. Burada olmak benim için bir nebze üzücü çünkü başarımı kutluyor ve keyif alıyor olsam da kanalın diğer tarafında (Fransa) insanların benim keyif aldığım türden fırsatlardan yararlanamayacağını biliyorum." dedi.
Hamas'tan İsrail'le ateşkes açıklaması: 'Müzakerelere kapıyı kapatmadık''BM'YE BAŞVURUDA BULUNUYORUZ'
Tafadar, Fransa'daki çeşitli alanlarda getirilen başörtüsü yasağıyla mücadele için uluslararası yasal kampanyaya öncülük edenler arasında yer aldığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Fransa'nın bu yasalara ve politikalara sahip olduğu gerçeğini vurgulamak için Birleşmiş Milletlere (BM) başvuruda bulunuyoruz ve uluslararası düzeyde neler yapılabileceğini görmek istiyoruz. Bizim de yapmak istediğimiz şey spor kuruluşlarıyla da ilgilenmek. Spor kuruluşlarının, ister Dünya Kupası, ister Olimpiyatlar olsun, herkesin katılma fırsatına sahip olmasını sağlama sorumluluğu vardır ve Fransa, çok yakında olimpiyatlara ev sahipliği yapacak. Hoşgörüyü ve farklı kültürlerin bir araya gelmesini temsil etmesi gereken olimpiyatların, olimpiyatlara ev sahipliği yapan ülkelerdeki farklı bir inancı temsil eden kadınların oyunlara katılmasına izin vermeyi reddetmesi mantıklı değil. İnsanları oyunlara katılmaktan dışlayan, Olimpiyat Oyunlarının değerlerine ve ideallerine aykırı davranan Fransa'nın bu oyunlara ev sahipliği yapmasına nasıl izin veriliyor?"