Türkiye ile Pakistan arasında ucu Milli Mücadele yıllarına dayanan sarsılmaz kardeşlik bağları, bugünlerde ABD güdümlü odakların yoğun saldırısına uğruyor.
Ankara-İslamabad hattını sarsmaya yönelik bir hamleye şimdiye dek hiç kimse cüret edememişti. Ancak Türkiye'nin hem Azerbaycan hem de Pakistan'la kurduğu 3'lü ittifak birilerini öylesine rahatsız etti ki, sosyal medya birdenbire 'Pakistanlı' vidyolarıyla kaynamaya başladı.
Aslında her şey, Azerbaycan'ın Ermeni işgali altındaki topraklarını Türkiye'nin desteğiyle kurtardığı 2. Karabağ Savaşı'nın ardından patlak verdi.
Karabağ'a Türk mührünü vurduktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan lideri İlham Aliyev'le Şuşa Anlaşması imzalayarak Ankara ile Bakü'yü 'birleşik güç' haline getirdiğini dünyaya ilan etti.
Bu ittifaka aynı süreçte Pakistan da dahil oldu. Üç ülke birbiri ardına askeri tatbikatlar düzenledi, ortak saldırı ve savunma taktiklerini çalıştı. Sadece 'çok özel' ilişki içerisindeki devletlerin icra edeceği 'özel kuvvet tatbikatı' bu işbirliği adımlarının en önemlisiydi.
2021 Eylül'ünde Bakü'de icra edilen 'Üç Kardeş Tatbikatı', üç ülkeden herhangi birine yönelecek tehdide üç ülke ittifakı tarafından ortak cevap verileceğinin ilanı oldu.
Karabağ'da Ankara-Bakü ittifakı en çok Rusya ile İran'ı ürkütürken, Ankara-Bakü hattına İslamabad'ın da eklenişi ABD, Hindistan ve İsrail'de alarm zillerinin çalmasına yetti.
Bu esnada Pakistan'la derin ilişkiler her alanda büyük bir hızla gelişiyordu. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ile TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, Milli Muharip Uçak projesine Pakistan'ın da katılacağını dillendirmeye başlamıştı. Üstelik SİPER hava savunma füzelerinin ise ortak biçimde üretileceği konuşuluyordu.
Uluslararası yayın kuruluşu Eurasian Times, ABD medyasındaki analizlerden yola çıkarak "MMU konusunda Türkiye, Pakistan ve Azerbaycan'la anlaşmak üzere" şeklinde yazıyordu. Bloomberg ise Türkiye ile Pakistan arasında MMU ve SİPER ortaklığından bahsetmeye başlamıştı.
Aynı günler, Washington Enstitüsü Türk Programı Direktörü Soner Çağaptay ise Arab News'e verdiği demeçte Ankara-İslamabad ekseni hakkında Amerikan yönetimini şu sözlerle uyarıyordu:
"Bölgesel üçlünün, siyasi bağlara askeri bir bileşen eklemeleri önemlidir. Pakistan'ı nükleer bir güç olarak, Türkiye'yi NATO'nun en büyük ve en güçlü ordularından biri olarak ve Azerbaycan'ı da büyük ölçüde Türk ve İsrail'in savunma sanayisine katkıları sayesinde yükselen bir bölgesel askeri güç olarak bir araya getirmek ilginçtir."
Bu gelişmelerden sadece birkaç ay sonra, Pakistan Başbakanı İmran Han kendi partisinden bazı milletvekillerinin bile muhalefetiyle karşılaştı. Washington'dan kendisine yönelik açık bir tehdit mektubu aldı. Güvensizlik oylamasıyla yönetimden düşürülmek üzereyken ülkesini seçime götürmek ve halkın hakemliğine başvurmak istedi ancak bu kez Amerikan destekli darbe girişimi konusunda Anayasa Mahkemesi'ni ikna edemedi.
Oldukça çalkantılı bir sürecin ardından İmran Han yönetimden uzaklaştırıldı. Başbakanlık koltuğuna muhalefetin adayı Şahbaz Şerif oturdu. İslamabad'ı kimin yöneteceği konusunda ABD açısından bir 'sorun' kalmadı ve sıra Türkiye kamuoyuna geldi.
Sosyal medyada şimdiye dek belki de ilk defa Pakistanlıları hedef alan bir kampanya başlatıldı. Türkiye ile Pakistan'ın kadim kardeşliğine zarar verecek nitelikteki yayınların, Amerikan destekli terör örgütü FETÖ'ye bağlı hesaplar tarafından organize edildiği belirlendi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Dairesi, 'operasyon' hesaplarının genellikle yurtdışından faaliyet gösterdiğini tespit etti. 'Pakistanlı sapık' başlığı kullanılan vidyolar Twitter, Facebook, Instagram merkezli bir kampanya dahilinde yayılırken, aynı anda CHP-HDP'nin propaganda aygıtı Ekşisözlük devreye girdi.
Türkiye'nin en çok ziyaret edilen sosyal medya sitesinde Pakistanlıları kötüleyen başlıklar birbiri ardına ana sayfada gösterilerek 'gündem' haline getirildi. Pakistanlı Müslümanlara yönelik yoğun sempatinin aşınmasını hedefleyen operasyona ne şekilde cevap verileceği merak konusu.
