Pantsir-S1'e Gürz darbesi! Ruslar şokta: Türkiye'nin hibrit hava ve füze savunma sistemi seri üretime giriyor

ASELSAN tarafından geliştirilen hibrit hava ve füze savunma sistemi Gürz 150'nin seri üretimiyle hava savunma oyununu hızlandırıyor. Rusya'nın Pantsir-S1'ine doğrudan rakip olarak pazarlanan Gürz 150 sistemi, kısa menzilli hava savunma [SHORAD] manzarasını sarsmaya hazırlanıyor.
ASELSAN, Gürz 150'nin, son teknoloji otonom çalışması, gelişmiş tehdit değerlendirmesi ve akıllı ateş kontrol algoritmaları sayesinde yaygın olarak konuşlandırılmış Pantsir-S1'den daha iyi performans sergiliyor.
Sistem, yakın menzilli tehditler için 35 mm'lik otomatik topu, Türkiye'nin yerli Gökdoğan ve Bozdoğan füzeleri de dahil olmak üzere kısa menzilli yüzeyden havaya füzelerle [SAM'ler] birleştirerek birden fazla savunma katmanını entegre ediyor.
GÜRZ 150'NİN ELEKTRONİK HARP YUMRUĞU
Fakat Gürz 150 sadece kinetik ateş gücüyle ilgili değil. Ayrıca düşman sistemlerini sıkıştırmak ve aldatmak için tasarlanmış Kangal EW paketiyle ciddi bir elektronik harp [EW] yumruğu da atıyor ve bu sınıfta nadiren görülen katmanlı bir savunma yeteneği sağlıyor.
Gürz 150'yi değerlendiren Fas merkezli Defense Arabic; "Sistemin sensör takımı, bir AESA radarı, dost-düşman tanımlama [IFF] teknolojisi, bir elektro-optik izleme sistemi ve gelen tehditlerin hızlı bir şekilde tespit edilmesini ve angajmanını sağlayan tam entegre bir hedefleme platformu içerir. Maksimum hareketlilik için tasarlanan Gürz 150, 8×8 tekerlekli bir taktik araç üzerine monte edilmiştir ve yüksek hızlı konuşlandırma ve hatta hareket halindeyken ateş etme yetenekleri sağlar; bu, modern savaş alanlarında belirleyici olabilecek bir üstünlüktür.
Bağımsız SHORAD birimlerinin aksine, Gürz 150 bağımsız olarak veya bir ağ filosunun parçası olarak çalışabilir ve bir araç koordineli angajmanlar için bir komuta düğümü görevi görür. Bu filo tabanlı işlevsellik, onu özellikle sürü drone saldırılarına, havadan yere füzelere, seyir füzelerine ve hatta insanlı uçaklara karşı etkili kılar.
İHA SÜRÜSÜNE GÜRZ DARBESİ VURACAK
İnsansız hava araçlarının savaşları baş döndürücü bir hızla gelişirken, Gürz 150 Türkiye'nin ortaya çıkan hava tehditlerine cevabı olarak konumlandırılıyor. Sistemin askeri üsler, ileri harekat pozisyonları ve temel altyapı gibi yüksek değerli varlıkları korumada kritik bir rol oynaması bekleniyor. Modüler tasarımı, sınır güvenliğinden ön cephe hava savunmasına kadar farklı operasyonel gereksinimlere uyarlanabileceği anlamına geliyor.
Türkiye'nin savunma sanayisi son yıllarda yerli teknolojiye yapılan yatırımların artması ve kendi kendine yeterlilik yönündeki çabalarla istikrarlı bir yükselişte. Gürz 150, küresel silah pazarında yerleşik sistemlere meydan okumak için yerli inovasyondan yararlanarak bu yönde önemli bir adım teşkil ediyor.
Pantsir-S1 çeşitli muharebe bölgelerinde etkinliğini kanıtlamış olsa da, gelişmiş drone sürülerine ve modern elektronik harp tehditlerine karşı sınırlamaları not edildi. Aselsan, Gürz 150'nin bu zayıflıkları ele alarak daha uyarlanabilir ve çok katmanlı bir savunma çözümü sunacağından emin görünüyor.
PİYASANIN YENİ OYUNCUSU
Gürz 150'nin gerçek muharebe koşullarında Pantsir-S1'i gerçekten geçip geçmeyeceği henüz belli değil. Ancak gelişmiş yetenekleri, çok rollü esnekliği ve kinetik ve elektronik harbin entegrasyonu onu SHORAD kategorisinde zorlu bir yeni oyuncu yapıyor. Üretim hızlanırken, tüm gözler Türkiye'nin en son hava savunma inovasyonuna çevrilecek ve savaş alanında nasıl performans göstereceği görülecek.
Türk Ordusu'ndaki Kısa Menzilli Hava Savunma [SHORAD] sistemlerinin bileşimi, alçak irtifa hava tehditlerine karşı koymayı amaçlayan çeşitli yerli ve modernize edilmiş platformları içerir. Türk savunma sanayisi, özellikle Roketsan ve Aselsan gibi şirketler, bu sistemlerin geliştirilmesinde kilit oyuncular olmuştur.
Hisar füze ailesi, Türk Kara Kuvvetleri'nin SHORAD kabiliyetlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Türkçe'de Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi olarak bilinen Hisar-A, FNSS ACV-30 paletli araç şasesi üzerine monte edilmiş kısa menzilli bir hava savunma sistemidir.
Hisar-A, kızılötesi güdümlü arayıcı ile donatılmış dört dikey fırlatmalı füze kullanır. Kabul testleri 2021'de başarıyla gerçekleştirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'ne entegre edildi. Hisar-A+, daha iyi performans sağlayan iyileştirmelerle takip edildi. Libya ve Suriye'nin İdlib ilinde Bahar Kalkanı Harekatı'nın bir parçası olarak çeşitli operasyonlarda konuşlandırıldığı kaydedildi.
Hisar-O veya Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi, menzili orta kategoriye kadar genişleterek, Hisar-A'dan daha yüksek irtifadaki hedeflere karşı etkili bir angajman menzili sunuyor. Hisar-O sistemleri, Mercedes-Benz Zetros şasesi üzerine monte edilerek, orta menzilli hava savunması için mobil bir platform sağlıyor.
TÜRK ASKERİNE ASELSAN DESTEĞİ
Hisar-O+ modeli 2021 yılından bu yana seri üretimde olup, Türk Kara Kuvvetleri'ne teslimatları 2022 yılında başlayacaktır. Bu sistem ayrıca, terminal güdüm için kızılötesi güdümlemeyi, orta seyir güdüm için ataletsel navigasyon sistemini ve RF veri bağlantısını kullanmaktadır.
Hisar füze sistemleri diğer ülkelerden de ilgi gördü, özellikle Hisar-O+'ya ilgi gösteren Ukrayna. Ayrıca, bu sistemlerin kara tabanlı uygulamaların ötesinde çok yönlülüğünü gösteren bir deniz versiyonu olan Hisar-D RF de var.
Bir diğer dikkat çeken sistem ise ASELSAN tarafından geliştirilen ve ANADOLU ISUZU Seyit 8×8 aracına dayanan hibrit kısa-orta menzilli hava savunma sistemi Gürz. Bu sistem, düşük irtifa tehditleri için BOZDOĞAN veya GÖKDOĞAN türevleri gibi hava savunma füzeleriyle birlikte partikül mühimmat kullanabilen 35 mm'lik bir topu entegre ederek çok katmanlı savunma yetenekleri sağlıyor.
Türk askeri operasyonları bağlamında, bu SHORAD sistemleri, Türkiye'nin yerli geliştirme yoluyla hava savunma yeteneklerini geliştirme konusundaki kararlılığını sergileyerek, insansız hava araçları, helikopterler ve alçaktan uçan uçaklardan kaynaklanan hava tehditlerine karşı koymak için konuşlandırılmıştır. Hisar-A'dan Hisar-O+'ya evrim ve Gürz gibi sistemlerin tanıtımı, sürekli iyileştirme ve ortaya çıkan hava tehditlerine uyum sağlama stratejisini göstermektedir.
Bu sistemlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bünyesine entegre edilmesi, hava tehditlerine karşı savunma pozisyonunu güçlendirmenin yanı sıra, Türkiye'nin askeri teknolojide kendi kendine yeterlilik hedefine doğru ilerlediğini, yabancı silahlara bağımlılığı azalttığını ve güçlü bir yerli savunma sanayiinin oluşmasını sağladığını göstermektedir.
Bu yaklaşım, sistemlerin Türk kuvvetlerinin özel operasyonel ihtiyaçlarına göre uyarlanmasını sağlayarak hem maliyet etkinliği hem de stratejik bağımsızlık sağlıyor."
