Geleceğin kabusu: Zihinlerimizdeki sahte evren! Yapay zeka videoları toplumu gerçek olmayana hapsediyor!
Yapay zekâ ile üretilen videoların gerçekliğini ayırt etmek neredeyse imkânsız hale gelirken, bu teknoloji toplumu hem eğlendiriyor hem de derin bir manipülasyon ve güven krizi yaratıyor; uzmanlar, hızla yayılan bu sahte içeriklerin gerçeğe olan inancı zedeleyerek büyük bir gerçeklik krizine yol açtığını ve tüm toplum kesimlerinin bu tehdide karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.
Son dönemde yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, hayatımızda pek çok alanda etkisini göstermeye devam ediyor. Özellikle yapay zekâ destekli video üretim uygulamalarının yaygınlaşması, gerçek ile kurgunun birbirine karışmasına yol açarken, toplumda büyük bir endişe ve güven krizine neden oluyor. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, son gelişmelerle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bu durumun artık bir “tehdit” boyutuna ulaştığını vurguladı.
YAPAY ZEKA VİDEOLARI GERÇEKLİĞİ ANLAMAYI İMKÂNSIZ HALE GETİRİYOR
İdris Kardaş, özellikle Google’ın geliştirdiği yeni bir uygulama ile birlikte, son bir hafta içinde önümüze düşen herhangi bir videonun gerçek olup olmadığını anlamanın imkânsız hale geldiğine dikkat çekiyor. Sadece sokak röportajları değil, sempatik hayvan görüntüleri, olağanüstü doğa manzaraları, aksanlı İngilizce konuşan yaşlılar ya da Anadolu’nun farklı yörelerinden insanların sohbet ettiği videoların tamamı aslında var olmayan sahnelerden oluşuyor.
Bu videolar ilk bakışta son derece gerçekçi görünürken, özellikle öfke, üzüntü, mutluluk gibi güçlü duygular uyandıran içerikler karşısında toplumun savunmasız kaldığını belirten Kardaş, bu durumu “gerçeğin öldürülmesi” olarak tanımlıyor.
GERÇEKLİĞİN YERİNİ SAHTE DİYALOGLAR VE SAHTE KİŞİLER ALIYOR
Yapay zekâ teknolojileri sayesinde var olmayan insanların var olmayan diyaloglarıyla oluşturulan yeni bir gerçeklik evresine doğru hızla ilerlediğimizi söyleyen uzman, “İzlediğimiz videonun gerçek olup olmadığını araştıracak sabrımız kalmayacak. Artık ‘bu yeni gerçeklik’ diyerek, gerçek ya da sahte görüntülere duygusal tepki vereceğiz” diye uyarıyor.
Bu durumun, duygularımızın sahiciliği konusunda da derin bir belirsizliğe yol açacağını belirten Kardaş, “Zihnimizdeki gerçek ile dış dünyadaki gerçek arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor” diyor.
DEEPFAKE TEKNOLOJİSİYLE KİMLİK VE GÜVEN KRİZİ DERİNLEŞİYOR
Sadece görüntü değil, ses tonumuz, mimiklerimiz ve konuşma tarzımız da yapay zekâ tarafından taklit edilebiliyor. “Deepfake” olarak adlandırılan bu teknoloji, bireylerin kimliklerini kötüye kullanmanın yanı sıra, toplumsal ilişkilerden iş ve aile hayatına, siyasetten güven ortamına kadar geniş bir kriz alanı yaratıyor.
İdris Kardaş, “Bu teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, toplumun her kesiminin – psikologlardan filozoflara, siyasetçilerden iletişimcilere – bu sorunla ilgilenmesi artık kaçınılmazdır” çağrısında bulunuyor.
BÜYÜK BİR GERÇEKLİK KRİZİNİN İÇİNDEYİZ
Uzun vadeli bir tehdit değil; şu an içinde bulunduğumuz ve insanlığın varoluşunu dahi etkileyebilecek bir gerçeklik krizinin eşiğindeyiz. Yapay zekânın sunduğu video üretme ve manipülasyon araçları, sadece bireysel değil, toplumsal anlamda da güven ve gerçeklik algısını derinden zedeliyor.
İdris Kardaş, bu tehdit karşısında kamuoyunun ve karar alıcıların bilinçlenmesi gerektiğini, aksi halde gelecekte gerçeklik algısının tamamen çökeceğini vurguluyor.TRHABER
