• G.ALTIN

    4.349,99

  • DOLAR

    40,3912

  • EURO

    47,0429

  • BIST 100

    10.366,16

  • BITCOIN

    $118.741

TÜRKSAT-7A'da yüzde 100 hedefi açıklandı: TUSAŞ ve ASELSAN genel müdürleri yeni nesil GEO uyduları anlatıyor

TÜRKSAT-7A'da yüzde 100 hedefi açıklandı: TUSAŞ ve ASELSAN genel müdürleri yeni nesil GEO uyduları anlatıyor

Türkiye'nin uydu teknolojilerinde elde ettiği kabiliyetler, TÜRKSAT ev sahipliğinde düzenlenen 'Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu'nda masaya yatırıldı. TUSAŞ, ASELSAN, TÜBİTAK Uzay Enstitüsü ve CTech yöneticileri yeni nesil GEO uyduları ile TÜRKSAT-7A hakkında önemli bilgiler verdi.

TÜRKSAT ev sahipliğinde düzenlenen 'Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu', Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Kongre Merkezi'nde önemli buluşmalara sahne oldu. 

Etkinliğin 'Yeni Nesil GEO Uydular: Teknoloji, Yerlilik ve Türkiye'nin Gelecek Vizyonu' başlıklı ilk oturumu, TÜRKSAT Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay'ın moderatörlüğünde düzenledi.

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol panelde yaptığı konuşmada, şirketin 50. kuruluş yılında TÜRKSAT-6A uydusu ve deniz altındaki haberleşme sistemlerini üretir hale geldiklerine dikkat çekti. ASELSAN'ın 50 yılda denizaltıdan uzaya tüm sistemleri envantere verdiğini, 1 milyondan fazla haberleşme sistemini dünyadaki kullanıcılara sunduğunu bildiren Akyol, şunları kaydetti:

"Analog haberleşmeyle başladığımız macerada bugün tüm kullanıcılara, her platformda kesintisiz ve güvenli veri haberleşme yeteneği sunuyoruz. Burada 2014-2015'lerde karar verenlerin, 'Evet biz bu ekibe güveniyoruz' demesi kritikti. 

'Bunu riske etmeyelim' de denebilirdi. Ama Türk mühendisine, savunma sanayiine güvenildiği için bugün başarıyla uygulanmış projeyle sonuca geldik. 

TÜRKSAT-7A'da da yeni teknolojiler kuracağız. Yazılım tabanlı uydu olmasını istiyoruz. Elde ettiğimiz tecrübe ve altyapıyla tıpkı TÜRKSAT-6A'da olduğu gibi TÜRKSAT-7A'da da yeni nesil teknolojilerle, maliyet etkin sonuçlarla, ilan edilen tarihte yörüngesine göndereceğimize inanıyorum. Projeler Türk gençliğine ciddi bir motivasyon sağlıyor."

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol

ASELFLIR-500 SADECE 3 YILDA ENVANTERE GİRDİ

Akyol, uydu dünyasında son 20 yılda kilogram başına maliyetlerin düştüğüne değinerek, kendi içlerinde bir dönüşüm programı uyguladıklarını ve stratejik alanlarda artan kaynakları yönlendirme imkanı bulduklarını anlattı.

SİHA'lar için ilk geliştirdikleri kamerayı 8 yılda envantere verebildiklerini hatırlatan Akyol, şu değerlendirmelerde bulundu:

"ASELFLIR 500 ise 3 yılda envantere girdi. Kamera, rakiplerinden yüzde 20 daha ucuz ve performansı hepsinden iyi. Uyduda da bu kültürün gerek maliyete, gerek süreye katkısı olacak. TÜRKSAT-7A'da bunların çıktısını göreceğiz. Son 3-4 yıldır, ürün odaklı yaklaşım benimsedik. Bugün kameralarımız, 20 ülkede. Bu sayede arzu edilen optimizasyonu yakalıyoruz. 

Çok yakında TÜRKSAT-6A, 'tarihçe' kazanma imkanı sunduğu için artık ihalelere girebiliyoruz. Umut ediyorum iyi sonular alacağız.

Uzay segmentinde var olduğumuzu ve başka ülkelere bu hizmeti sunabileceğimizi söyler konuma geldik. Teknoloji seviyemiz, takımımız ve kadromuz olarak 2014'ten daha rahat durumdayız."

TÜRKSAT-7A'DA HEDEF YÜZDE 100 YERLİLİK

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu da uzay sektörünün gelişiminin açık ve ekonomik hacminin yüksek olduğunu belirterek, "TÜRKSAT-6A'da, yüzde 80'lik yerlilik söz konusu, inşallah bunu yüzde 100'e de çıkarız. Bunu belki TÜRKSAT-7A'da başarırız, belki bir sonrakinde. Bu artarak, devam edecek bir serüven" dedi.

Bu noktada askeri, ticari ve ekonomik ihtiyaçların ne olduğunu, bir uydunun ömrünün ne kadar olması gerektiği gibi konuları, kullanıcılar ve uyduları çalıştıracak operatörlerle birlikte karar verilmesi gerektiğini aktaran Demiroğlu, ayrıca bugünün önemli problemlerinden siber güvenliğin de çalışılması gereken bir diğer konu olduğunu söyledi.

TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu

Demiroğlu, siber güvenliğin çok üst seviyede olması gerektiğini vurgulayarak, "Firma olarak bizim test ve entegrasyon anlamında çok ciddi kabiliyetlere sahip merkezimiz var. Bugünkü ihtiyaçlar doğrultusunda, TÜRKSAT-7A'nın nasıl bir uydu olacağına bakarak, test imkanlarının da genişletilmesi gerekebilir. Dolayısıyla bizim de bundan sonraki ihtiyaçlarımızı gerekli ve yeterli miktarda karşılayabilecek uydu tasarımlarımızı yapmamız gerekiyor" diye konuştu.

Şirketlerin sadece uydu alanında değil, tüm sektörlerde Türkiye ötesini düşünmeleri gerektiğinin altını çizen Demiroğlu, TÜRKSAT-7A veya sonrasındaki uyduların TÜRKSAT-6A'dan daha düşük yerliliğe sahip olmaması gerektiğini vurguladı.

Uydu alanında müşterilerinin sadece TÜRKSAT olmadığına dikkati çeken Demiroğlu, dünyanın her tarafındaki uydu projelerine teklif verdiklerini kaydetti.

KENDİ YAZILIMIMIZLA KENDİMİZ KONTROL EDİYORUZ

TÜBİTAK UZAY Enstitü Müdürü Mehmet Nefes de TÜRKSAT-6A'nın paydaşlar için pek çok kazanımı olduğunu belirterek, bunlardan en önemlisinin yetişmiş insan kaynağı olduğunu dile getirdi.

TÜRKSAT-7A'da da bu kazanımın kullanılacağına dikkati çeken Nefes, "TÜRKSAT-6A başarıyla çalışıyor. Kendimiz kontrol edebiliyoruz, bu inanılmaz stratejik bir kazanım. Şu an savaş ortamındayız, kendi uydusunu kendi yazılımlarıyla komuta edebilmek milli bir güç. TÜRKSAT-6A bu bakımdan ciddi bir katma değer oldu. TÜRKSAT-7A'da da bu kazanımların üzerine koyarak, ilerlememiz gerekiyor. Yine TÜRKSAT-7A'nın muhakkak kendi kullanımımızda olması olmazsa olmaz" ifadelerini kullandı.

Nefes, TÜRKSAT-6A'daki birikimleri artırarak, 7A'da da yerlilik oranını yükseltmenin en büyük hedef olduğunu vurgulayarak, bu uydunun 6A'ya göre daha kompleks bir uydu olacağını ve birden fazla uyduyla çözümler sunulabileceğini aktardı.

İMECE yaklaşık 8 yılda envantere girerken, İMECE-2 ve 3'ün 36. ve 48. aylarda hizmete gireceğini belirten Nefes, şunları söyledi:

"Süre bakımından, rekabetçi ortamda daha etkin çözümler sunmak gerektiğinin farkındayız. Yerlilik oranını maksimumda tutarak, istenen sürede ve mali olarak uygun bir çözümü sunma gayretini paydaşlar olarak gösterdik.

Ülkemizin uzay alanında ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçların mümkün olduğu kadar yerli kaynaklarla, milli kaynaklarla giderilmesi stratejik olarak da çok önemli. Kurum olarak her ne kadar araştırma enstitüsü olsak da şirket refleksiyle ve etkin bir maliyetle yolumuza devam ediyoruz. Diğer projelerimizi de aynı mantıkla sürdüreceğiz." 

YÜKSEK TEKNOLOJİDE TÜRKİYE MARKA HALİNE GELDİ

CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat ise Türkiye'nin uzayda sağlam bir şekilde yer almasının önemine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Türk insanı, diğer insanlara kıyasla biraz daha hızlı ilerler. Hızlı ilerlerken, önceden yapmamız gereken bazı çalışmaları es geçiyoruz. İleriye dönük bazı ARGE çalışmalarını, şimdiden başlatmamız lazım. Mesela TÜRKSAT-8A'da yapacağımız yenilikleri de şimdiden konuşalım. Son zamanlarda 'dijital payload' tanımını çok fazla duymaya başladık. Yani sayısal payload ve uyduda kazanılacak diğer esneklikler. Bununla ilgili de TÜRKSAT-7A'da tanım mevcut."

Fırat, Türk mühendisliğine yönelik dünyada takdir olduğuna da dikkati çekerek, yüksek teknoloji açısından Türkiye'nin bir marka olduğunu sözlerine ekledi.

AA

Avatar
Atilla Diş