• G.ALTIN

    4.061,60

  • DOLAR

    38,4518

  • EURO

    43,6980

  • BIST 100

    9.429,43

  • BITCOIN

    $94.756

Amerikalıların F-35 itirafı: Kill switch'e gerek bile yok, filo kısa sürede kullanılamaz hale gelir

Amerikalıların F-35 itirafı: Kill switch'e gerek bile yok, filo kısa sürede kullanılamaz hale gelir

F-35 savaş uçakları konusunda Avrupa ülkelerinde başgösteren derin şüphe, Amerikan savunma yayını The War Zone'da yayınlanan kapsamlı analizle doğrulanmış görünüyor. ABD'li savunma yazarlarına göre, bir ülkedeki F-35'lerin uçamaz duruma getirilmesi için kill switch'e (öldürme anahtarı) gerek bile yok. Çünkü uçak zaten her şeyiyle Washington'un kontrolünde.

Türkiye'nin F-35 program ortaklığı döneminde ABD'ye ödediği 1,4 milyar doların kurtarılması için az sayıda siparişe onay verilmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'la yaptığı telefon görüşmesinde başta F-16 alımı ve savunma-işbirliği konuları olmak üzere F-35 başlığını da gündeme getirdi. 

ABD ile ilişkilerin ilerlemesini arzu ettiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin F-35 programına yeniden katılması, bunun için de 2019 yılında yürürlüğe konulmuş CAATSA yaptırımlarının kaldırılması gerektiğini söyledi.

Halihazırda Avrupa konsorsiyumundan 40 adet Eurofighter Typhoon ile ABD'den 40 adet F-16 Viper satın alınacağı için F-35 tedariğinin sınırlı miktarda kalması öngörülüyor. 

F-35'ler uçuş-idame için ABD'ye doğrudan bağımlı olması ve uzaktan etkisiz hale getirilebileceği (kill switch) yönündeki endişeler nedeniyle son dönemde sıklıkla tartışmaların odağına oturuyor. F-35'lerin operasyonel güvenlik tablosuna ilişkin ilgi çekici bir haber Amerikan savunma medyası The War Zone'da yayınlandı. 

Savunma analistleri Joseph Trevithick ile Tyler Rogoway tarafından hazırlanan yazıda, F-35'leri uçamaz duruma getirmek için öldürme komutuna (kill switch) gerek olmadığı, uçağın Amerikan lojistik sisteminden dışlanması halinde zaten asla havalanamayacağı vurgulanıyor. 

"İhraç edilen F-35'leri engellemek için illâ Kill Switch'e ihtiyacınız yok" başlığıyla yayınlanan analizde öne çıkan satırlar şöyle oldu...

JETLERE DESTEĞİ KESMEK BİLE AYNI SONUCU SAĞLAR

Lockheed Martin şirketi ve birkaç ülkeden hükümetler F-35'lerin devre dışı bırakılması için gizli bir anahtara sahip olduğu fikrine karşı çıkıyor. Ancak gerçek şu ki, yabancı F-35'lerin tasarlandığı şeyi yapmasını engelleme konusunda özel bir öldürme anahtarına ihtiyaç yoktur. Jetlere sadece desteği kesmek bile aynı sonucun elde edilmesini sağlayacaktır; belki anında olmasa da yeterince kısa sürede...

Amerikan kontrolündeki bakım ve lojistik zincirlerine, bilgisayar ağlarına erişim olmadan herhangi bir F-35 filosu hızla kullanılamaz hale gelecektir. Kısa bir süre uçmaya devam eden jetler de bunu ancak büyük ölçüde bozuk özelliklerle yapabilecektir. 

F-35'in uzaktan devredışı bırakılabileceğine dair iddialar, ABD hükümetinin Ukrayna'ya desteğini kesmesinin ardından yeniden ortaya çıktı. Belçika, İsviçre, Almanya ve İngiltere'de 'kill switch' olasılığına ilişkin haberler yayınlandı. Bu durum çeşitli resmî yanıtları da tetikledi. 

Belçika Savunma Bakanı General Frederik Vansina, verdiği bir röportajda, "Bunun mümkün olduğuna dair hiçbir kanıta sahip değiliz. F-35 uzaktan kumandalı bir uçak değil. Program, yedek parçaların kullanıcı ülkeler arasında dolaşmasıyla dünya çapında lojistik desteğe dayanıyor" dedi. 

İsviçre Savunma Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, "F-35A savaş uçaklarını örneğin elektronik aksamlara dışarıdan müdahale ederek 'uzaktan kontrol etmek' veya 'bloke etmek' mümkün değildir. İsviçre, kendi savunması için silah sistemlerini veya güdümlü füzelerini kullanmak istiyorsa onaya ihtiyaç duymaz. Bunu otonom, bağımsız ve her an yapabilir" iddiasında bulundu.

F-35 savaş uçağı

AMERİKAN GENERALİ 'F-35 ÖZEL ERİŞİM PRORAMINDAN' BAHSEDİYOR

Üretici Lockheed Martin ise iddialara ilişkin TWZ'ye gönderdiği cevapta, "Program, tüm F-35 operatörlerinin uçaklarını etkin bir şekilde sürdürmek ve işletmek için gerekli yeteneklere sahip olmasını sağlayan köklü anlaşmalar altında faaliyet göstermektedir. F-35 programının gücü küresel ortaklığında yatmaktadır ve tüm kullanıcılara ihtiyaç duydukları tam işlevselliği ve desteği sağlamaya kararlıyız" şeklinde açıklamada bulundu. 

Açıklamada belirtilmeyen şey, ABD'nin F-35 idamesi için hemen hemen tüm unsurlar üzerinde önemli bir kontrole sahip olduğu gerçeğidir. Jetlerdeki birçok bireysel bileşen, özellikle kritik elektronikler içeren 'kara kutular', ihracat kontrolü nedeniyle mühürlenmiştir. Bakım için üretici ülkeye geri gönderilmelidir. Kullanıcının elinde bu tip işlemi yapmak için veritabanı yoktur.

F-35 destek zincirleri, ABD ordusundakiler de dahil olmak üzere F-35'leri çalışır durumda tutmada önemli sorunlar yaşadı. F-35 yedek parçalarını alternatif meşru veya 'gri' kaynaklardan veya hatta kaçakçılık yoluyla elde etmeye çalışmak, jetlerin genel karmaşıklığı ve en küçük bileşenlerin bile çok yüksek toleransları göz önüne alındığında, imkansız olmasa bile son derece zor olacaktır. Bu uçakların kritik derecede önemli olan düşük görünürlük özellikli boyalarının bakımı da özel tesisler ve ekipman gerektirir.

F-35 programının büyük kısmının hâlâ çok gizli olması, her şeyi daha da karmaşık hale getiriyor; buna bireysel uçak bileşenlerine yönelik uygulanan sıkı kontroller de dahil. Dahası, ABD Hava Kuvvetleri generali James Hecker, geçtiğimiz yılki açıklamasında, "Şu anda NATO ortaklarımızın okuduğu ve bildikleri belirli F-35 Özel Erişim Programları (SAP) var" diyerek, uçaklara ilişkin gizlilik düzeyini gözler önüne serdi.

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, dile getirdiği kritik uyarılarla Türk halkının F-35'lere dair bilinçlenmesini sağlayan isimlerin başında geliyor. 

ALIS/ODIN SİSTEMİ İLE GÖREV VERİ DOSYALARI HER ŞEYİN ANAHTARI

F-35 tedarik zincirinden kopmuş bir ülke, elindeki yedek parçalar ve yamyamlık yoluyla (diğer uçakların parçalarını kullanmak) jetlerinin bir kısmını bir süre uçurmayı başarsa bile, bu uçakların yetenekleri son derece bozulmuş durumda olacaktır. Bu problem büyük ölçüde Otonom Lojistik Bilgi Sistemi (ALIS) ve halefi olan bulut tabanlı Operasyonel Veri Entegre Ağı (ODIN) nedeniyledir. 

ALIS/ODIN, F-35 lojistiğini yönetmekten çok daha fazlasını kontrol eden bulut tabanlı bir ağdır; ancak tedarik ve servis ağlarıyla doğrudan iletişim anlamına geldiği için uçağın uçmaya devam etmesi sürecinin kritik bir parçasıdır. 

Sistem ayrıca, düşman hava savunmaları ve diğer istihbaratlar hakkındaki ayrıntılar da dahil olmak üzere son derece hassas görev planlama bilgileri içeren veri paketlerinin geliştirildiği ve Görev Veri Dosyaları (MDF'ler) olarak göreve başlamadan önce Ortak Saldırı Savaş Uçaklarına yüklendiği bir bağlantı noktası olarak da hizmet eder.

F-35'in hayatta kalması için önemli bir faktör olan 'görev planlama veri paketi' vardır. Sistem tarafından yansıtılan 'mavi çizgi' (uçağın düşman bölgesine doğru izlediği rota), düşmanın savunma sistemleri, elektronik harp yeteneklerine ilişkin bilgilerin yanında entegre taktiklere kadar çok faktörün göz önüne alınmasıyla oluşturulur. Aslında F-35'in en etkili silahlarından biridir. 

Görev planlama veri paketi olmadan ne uçak ne de pilot, operasyon kabiliyetini üst düzeye taşıyamaz. Yani uçak, (veri paketi olmadan) tespit edilmeye ve vurulmaya karşı savunmasız durumdadır. Jetler üsse döndüğünde, görev sırasında toplanan istihbarat ve veriler, analiz-değerlendirme için 'tehdit kütüphanesine' gönderilir. 

İNGİLİZ UZMAN: MÜHİMMAT ABD'DEN GELİYORSA TEK DERDİNİZ ALIS/ODIN DEĞİLDİR

Bir ülkenin F-35 programı ile bağlantısı kesilirse, Amerikan yetkilileri uzay tabanlı iletişim ağları gibi diğer kritik hizmetlere erişimini engellemek için de harekete geçebilir. Görüş hattının ötesinde iletişim sistemleri ve veri bağlantıları ve bunları destekleyen ağlar olmadan, Ortak Saldırı Savaş Uçakları daha da büyük olumsuz operasyonel etkilere maruz kalacaktır.

İngiliz düşünce kuruluşu RUSI'de askerî teknoloji alanında kıdemli analist Justin Bronk, şunları yazdı:

"F-35 korkularını anlıyorum, çünkü gerçek bir bağımlılık var. Ancak tüm hedefleme kapasiteniz, BLOS [görüş hattının ötesinde] iletişimleriniz, nüfuz eden/yörüngesel ISR [istihbarat, gözetleme ve keşif] ve bir savaşta savaşacağınızı varsaydığınız mühimmatlarınız ABD tarafından sağlanıyorsa; o zaman MDF'ler [Görev Veri Dosyaları] ve ALIS/ODIN için ABD'ye bağımlılık sizin ana sorununuz değildir."

Şu anki haliyle Lockheed Martin, 2035'e kadar sadece Avrupa'da F-35'lerin sayısının 600'ü aşacağını öngörüyor. 

TÜRKİYE PARASINI ÖDEDİĞİ HALDE PROGRAMDAN ÇIKARILDI

Amerikan yetkililerin, jetleri satın alma taahhüdünde bulunmuş bir ülkeyi F-35 programından tamamen çıkarma kararı alma olasılığı da boş bir spekülasyon değil. ABD hükümeti, diğer program ortaklarının desteğiyle, 2019'da Türkiye'yi kovmaya karar verdi.

Türk Hava Kuvvetleri, halihazırda ödemesi yapılmış F-35A'ların yanısıra çeşitli parçalar ve diğer yardımcı ekipmanları teslim almaktan alıkonuldu. Yıllardır F-35 programının büyük alt yüklenicileri olan Türk şirketleri de küresel tedarik zincirinden çıkarıldı. 

ABD ile Türkiye arasında, Türkiye'nin F-35 programına geri dönmesine izin verilmesi konusunda görüşmeler devam ediyor. Ancak Türkiye geçen yıl ilk kez uçan ve KAAN adını taşıyan, yerli olarak geliştirilmiş bir hayalet savaş uçağı üzerindeki çalışmalarını da sürdürüyor. 

Sonuç olarak F-35'in açık bir 'öldürme anahtarı' özelliği olmasa da program en temelde, en azından şu anda, kullanıcı ülkelerin çoğunluğu için önemli ve tarihsel olarak endişe verici bağımlılıklar yaratıyor. Uçak bir tedarik zincirine ve lojistik ağın sürekli desteğine muhtaç. Önemli özelliklerinden çoğunun ALIS/ODIN'e bağlı olması da 'bağımlılık' endişelerini daha da kötüleştiriyor. 

Amerikan yapımı sistemlere yönelik endişelerin artması muhtemeldir ve bunun sonucunda ABD'nin Avrupa'ya silah ihracatının azalması ihtimali gerçektir. 

TRHABER
Avatar
Atilla Diş