Uzmanlar uyarıyor! Bağışıklık sistemi zayıf olanlar sakın tüketmesin
Türk kültürüne ait olmayan ancak ülkemizde de oldukça meşhur hale gelen suşi, çiğ balıkla yapılan bir yiyecek. Kimine mide bulandırıcı gelen suşi bazıları için vazgeçilmez bir hal almış durumda. Ancak bu ürünle ilgili dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki o da uygun şekilde hazırlanmış olması. Aksi takdirde içi adeta bir bakteri yuvası olabiliyor. Dr. Hyejeong Lee ve ekibinin yaptığı araştırmanın sonuçları oldukça önemli.

Dünya çapında oldukça popüler bir yiyecek olan suşi kimine göre lezzetli kimine göre mide bulandırıcı olabilir. Çiğ balık, pirinç ve yosundan oluşan bu yiyecekler genellikle güvenli olsa da içlerinde büyüyen, antibiyotiklere dirençli bakteriler, bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar için sağlık açısından tehlike oluşturabilir.
SUŞİDE AEROMONAS BAKTERİSİ RİSKİ VAR
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden Dr. Hyejeong Lee, yeterli işlemden geçmeyen deniz ürünlerindeki farklı Aeromonas bakteri türlerini araştırdı. Isıl işlem veya diğer antibakteriyel yöntemlerin kullanılmaması durumunda bakteri seviyelerinin yüksek olma riskinin net bir şekilde arttığı görüldü.
Ekibin amacı bu tür deniz ürünlerinde Aeromonas hakkında daha fazla bilgi edinmekti. Ayrıca çiğ deniz ürünlerinin antibiyotiğe dirençli bakterileri yayıp yaymadığını görmek istediler. Sonuçlar, bu balık ürünlerinin hafif şekilde işlenmesinin Aeromonas bakterilerinin büyümesinin engelleneceğinin garantisini vermediğini gösteriyor. Yani suşi, sashimi ve soğuk tütsülenmiş balıkların işlenmesi, bakteri üremesini önlemede etkisiz.
Denizdeki Aeromonas bakterileri sıklıkla diğer bakterilerle genetik materyal alışverişinde bulunuyor. Bu genetik materyalin antibiyotiklere dirençli bakterilerden gelmesi durumunda bu özellikle talihsiz bir durum. Çünkü bazı Aeromonas türleri aynı zamanda antibiyotik direncini bir bakteri türünden diğerine yayabiliyor. Dr. Lee'ye göre dirençli bakterilerle enfekte olmuş deniz ürünlerini yemek, bu bakterilerin deniz hayvanlarından ve çevreden insanlara yayılmasının muhtemel bir yolu.
PROTEİN, VİTAMİN VE MİNERAL KAYNAĞI
Öte yandan bu yiyecek doğru hazırlandığında oldukça sağlıklı özelliklere sahip oluyor. Suşinin ana malzemesi balık iyi bir protein, iyot, çoklu vitamin ve mineral kaynağı. Doğal olarak D vitamini içeren az sayıda gıdadan biridir. Ayrıca beynin ve vücudun en iyi şekilde çalışması için ihtiyaç duyduğu omega-3 yağları içeriyor. Bu yağlar ise, kalp hastalığı ve inme gibi sağlık durumlarıyla savaşmaya yardımcı oluyor.
WASABİ EZMESİ ANTİKANSER ÖZELLİĞİ TAŞIYOR
Suşi ile birlikte servis edilen wasabi ezmesi ise lahana, yaban turpu ve hardal ile aynı aileye ait olan Eutrema japonicum adlı bitkinin rendelenmiş kökünden yapılıyor. Beta karoten, glukozinolatlar ve izotiyosiyanatlar bakımından zengin olan wasabi antibakteriyel, antienflamatuar ve antikanser özelliklere sahip.
KALSİYUM KAYNAĞI BİR BESİN: NORİ (DENİZ YOSUNU)
Nori ise, suşiyi bir arada tutmak için kullanılan bir deniz yosunu türü. Kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, sodyum, iyot, tiamin ve A, C ve E vitaminleri de dahil olmak üzere birçok besin içeriyor.
PİRİNÇ, KAN ŞEKERİNİ YÜKSELTİYOR
Suşi pirinci ise genellikle şekerle hazırlanıyor. Eklenen şeker ve düşük lif içeriği, suşi karbonhidratlarının sindirim sisteminizde hızla parçalandığı anlamına geliyor. Bu, kan şekeri ve insülin seviyelerinde ve yeme oranlarında bir artışa neden olabiliyor.
Suşinin beyaz pirinç yerine kahverengi pirinçle hazırlanmasını istemek, lif içeriğini ve besin değerini artırabilir.