• G.ALTIN

    4.336,96

  • DOLAR

    40,1704

  • EURO

    47,0707

  • BIST 100

    10.358,46

  • BITCOIN

    $117.899

Aşk gözü neden kör eder? Cevap bilim insanlarının araştırmasında saklı

Aşk insanın gözünü kör edebilecek derecede yoğun bir duygu. Özellikle ilişkilerin başlarında kişiyi bambaşka bir hale sokuyor. Konuyla ilgili 2 bin 500 kişinin incelendiği bir araştırma aşkın beynin ödül sistemini devreye soktuğunu belirtiyor. Bu aşkın sadece karşı cinse duyulması ise şart değil. 

Aşk muhtemelen üzerinde en çok çalışılan ve konuşulan kavramlardan biri. Pek çok bilim insanı da aşk hakkında beynimizin tepki verme şekli ile ilgili bazı araştırmalara imza attı. Bu konuda elde edilen en somut veri ise sevginin, sağlığımız için egzersiz, su ve yemek kadar önemli olan biyolojik bir gereklilik olduğu. 

Aşk beynimizin bazı kısımlarını harekete geçiriyor, onları değiştiriyor ve davranışlarımızı, bu noktaya nasıl geldiğimizi merak etmemizi sağlayacak noktaya kadar değiştiriyor.

2 BİN 500 KİŞİNİN BEYİN TARAMASI ANALİZ EDİLDİ

İnsan davranışı araştırmacısı Helen Fisher yaklaşık 20 yıl önce aşkın etkisi altında olan insanların beyinlerinin ilk MR görüntülerini içeren bir araştırma ekibine liderlik etmişti. Ekibi, kendileri için özel olan birinin fotoğraflarını gören 2 bin 500 üniversite öğrencisinin beyin taramasını analiz etti. Ardından bu taramaları, öğrencilerin tanıdıklarının fotoğraflarını görüntüledikleri sırada yapılan taramalarla karşılaştırdı. 

Aşık oldukları insanların fotoğrafları, katılımcıların beyinlerinde, iyi hissetme nörotransmitteri olarak adlandırılan dopamin açısından zengin bölgelerin harekete geçmesine neden oldu.

AŞK BEYİNDEKİ ÖDÜL SİSTEMİNİ HAREKETE GEÇİRİYOR

Fisher, sevgiyi dünyadaki en güçlü beyin sistemlerinden biri olarak nitelendirdi. Aşık olduğumuzda, ödül devresiyle ilişkili kimyasallar beynimize hücum ederek çeşitli fiziksel ve duygusal tepkilere neden oluyor: kalp çarpıntısı, avuç içlerinin terlemesi, yanakların kızarması, tutku ve endişe duyguları. Bunlar, beynimizin ödül sistemini harekete geçiren ve kokain veya alkol kullanımıyla ilişkili coşkuya benzer şekilde birlikteliği zevkli bir deneyime dönüştüren kimyasal olan dopaminin salınmasından kaynaklanıyor. 

Bu özel dopamin aktivitesi türü, aşkın ilk aşamalarında neden sürekli sevdiklerimizle birlikte olmak için karşı konulmaz bir arzu hissettiğimizi de açıklayabilir.

Aynı zamanda, aşkın başlangıç ​​aşamasında stres hormonu kortizol düzeyi de artıyor. Bu seviyeler yükseldikçe, nörotransmiter serotonin seviyeleri tükeniyor ve bu durum, müdahaleci düşünceler, umutlar ve başarısızlık korkusu gibi aşkla ilişkili kompulsif davranışlara neden oluyor. 

ŞEFKAT VE YARATICILIK DUYGULARINI ATEŞLİYOR

Sinir Bilimci Stephanie Cacioppo da aşkın, beynimizi geliştiren, ağrının dinmesi, daha fazla şefkat, daha iyi hafıza ve artan yaratıcılık gibi çeşitli olumlu etkilere yol açan bir süper güç gibi olduğunu açıklıyor.

Peki ya aşık olacak birini bulamadıysak? 

HAYVAN SEVGİSİ BİLE BEYNİ ETKİLİYOR

Japonya'daki Azabu Üniversitesi'nde 2015 yılında yapılan bir araştırma, köpekler ve sahipleri arasında gerçekleşse bile, sevgi duyguları içeren karşılıklı bakışların derin bir etkiye sahip olduğunu ortaya çıkardı. 2020 yılında yayınlanan bir inceleme de dahil olmak üzere diğer çalışmalar, anneler ve bebekleri arasındaki yüz yüze etkileşimin ve göz temasının, pozitif anne-bebek ilişkisini teşvik etmek amacıyla beynin ödül sistemini harekete geçirdiğini ve annelerde gri madde hacmini artırdığını gösterdi. 

 

Avatar
Saadet Diş