1930'larda herkes bu diyeti yapıyordu! Diyabetliler şifayı onda buldu! Pirinç diyeti nedir? Pirinç diyetinin zararı var mı?

1930'larda herkes bu diyeti yapıyordu! Diyabetliler şifayı onda buldu! Pirinç diyeti nedir? Pirinç diyetinin zararı var mı?

Dr. Walter Kempner 1930'lu yıllarda hem böbrek hem diyabet hem de karaciğer hastalığı olan kişilere şifa olabilecek bir diyet ortaya koydu. Pirinç ağırlıklı beslenmeyi baz alan bu diyet bazı insanları sağlığına kavuşturdu ancak yan etkileri sebebiyle olumsuz etkilenenler çoğunluktaydı. Peki pirinç diyeti nasıl yapılır? Pirinç diyetinde neler yemek lazım? Pirinç diyetinin yan etkileri nelerdir?

Yüksek tansiyon ve böbrek hastalığını tedavi etmek için 1930'lu yıllarda ilginç bir beslenme şekli uygulandı. 

Kilo verme diyeti olarak benimsenen bu diyet yüksek miktarda beyaz pirinç, meyve, meyve suyu alımı ve diğer gıdaların kısıtlanması ile uygulanıyor. 

PİRİNÇ DİYETİNİ O BULDU

Dr. Walter Kempner, pirinç diyeti neticesinde protein ve sodyum alımının azaltılmasının hayati önem taşıyan böbrekler üzerindeki baskıyı azalttığını buldu. 

Beyaz pirincin yüksek karbonhidrat içeriğinin, böbreklere ek bir yük getirmeden vücuda enerji sağladığı, bunun da böbrek fonksiyonları azalmış kişiler için çok önemli olduğu ortaya koyuldu. 

YÜKSEK TANSİYONU OLANLARA DA FAYDALI

Uzmana göre pirinç diyeti, yüksek tansiyonu olan insanlar için de hayati önem taşıyordu. 

Çünkü tuz alımını önemli ölçüde azaltan bu beslenme kan basıncının yükselmesini önlüyor. 

Potasyum açısından zengin ve sodyum açısından düşük olan zengin meyve içeriği, elektrolitleri dengeliyor ve kan basıncını düşürüyor. 

Kempner ayrıca bu diyetin diyabet, kalp krizi ve obezite gibi diğer rahatsızlıkları olan kişiler için de faydalı olabileceğini keşfetti.

İŞTE POTANSİYEL FAYDALARI

Ayrıca katılımcıların bazıları kan basınçlarında önemli bir iyileşme gördü.

72 hastanın 66'sında kalp boyutunda, 82 hastanın 76'sında kolesterol seviyelerinde bir azalma görüldü.

33 hastadan 21'i, yaşadıkları göz problemlerinde önemli bir iyileşme fark etti.

HERKESTE FAYDALI OLMADI

Ancak Dr. Kempner tarafından yürütülen denemelerde pirinç diyeti, katılan tüm hastalarda etkili olmadı. 

Bu özel diyeti uygulayan 192 kişiden 25'i hipertansiyondan öldü ve diğer pek çok kişinin kan basıncı düzeylerinde önemli bir iyileşme görülmedi.

Ancak bu sonuçların, yüksek tansiyonu olan kişilerin yaşam beklentisinin yalnızca altı ay olduğu bir dönemde elde edildiği vurgulanıyor.

Uzmanlar bu beslenmenin uzun süreli kilo kaybı için uygun olmadığı görüşünde. 

Kısa süreli kilo verme potansiyeline rağmen, pirinç diyetinin çeşitli dezavantajları var.

Beslenme eksiklikleri: Pirinç diyeti oldukça kısıtlayıcı ve beslenme eksikliklerine yol açabiliyor. 

Ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatan proteinler, sağlıklı yağlar, vitaminler ve mineraller gibi vücut için gerekli besinleri de içermiyor.

Kas kaybı: Pirinç diyeti protein bakımından düşük, bu da kas kütlesi kaybına neden oluyor. 

Proteinler kas dokusunun korunması için hayati öneme sahip. 

Yetersiz protein alımı kas gücünde azalmaya ve metabolizma hızının yavaşlamasına neden oluyor. 

Hem yavaş metabolizma hızı hem de azalan kas kütlesi, uzun vadeli kilo kaybını önlüyor çünkü kas kaybı, dinlenme sırasında daha az kalori yakmak anlamına geliyor. 

Metabolizmanın yavaşlaması: Vücut önemli bir kalori açığı olduğunu fark ettiğinde, enerji tasarrufu sağlamak için metabolik hızı azaltarak hayatta kalma aşamasına giriyor.

Bu da kilo vermeyi zorlaştırıyor. 

Kilo verme sınırlamalarına ek olarak, pirinç diyeti başka riskler ve endişeler de taşıyor.

Her ne kadar pirinç diyeti başlangıçta böbrek hastalığı ve hipertansiyonu olan kişilerde fayda gösterse de etkinliği ve güvenliğine ilişkin uzun vadeli kanıtlar sınırlı. 

Bu, uzun vadede takip edilmesi imkansız olan çok kısıtlayıcı bir diyet.

Pirinç diyeti yağ ve protein açısından düşük olduğundan, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve diğer sağlık sorunları gibi insan vücudu üzerinde olumsuz etkileri olabiliyor. 

Protein ve yağ eksikliği vücudun hayati fonksiyonlarını ve dolayısıyla genel sağlığı etkiliyor.