Yılmaz Güney'in firarında kilit isim! Çıkardığı kitabında tüm detayları ilk kez anlattı

Sinema sanatçısı Yılmaz Güney'in Yumurtalık Kaymakamı Sefa Mutlu'yu öldürdükten sonra yattığı Isparta Yarı Açık Cezaevi'nden firarı büyük yankı uyandırmıştı. Buradan başlayıp İsviçre'de sona eren kaçış hikayesiyle ilgili ayrıntılar ortaya çıktı. Yönetmen, senarist ve gazeteci Canan Gerede Güney'in firarını, çıkardığı kitabında anlattı.
Yumurtalık Kaymakamı Sefa Mutlu'yu öldürdüğü gerekçesiyle hapis cezası alan ve 9 Ekim 1981'de izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi'nden firar eden Yılmaz Güney'le ilgili ilginç gerçekler ortaya çıktı.
Güney firarından sonra Antalya'nın Kaş ilçesinden, Yunanistan'a bağlı Meis Adası'na, oradan da İsviçre'ye kaçmıştı.
YILMAZ GÜNEY'İN FİRARINI ANLATTI
Yönetmen, senarist ve gazeteci Canan Gerede bu firarda büyük rol oynadığını açıkladı.
Gerede bu gerçeği 'Devrim Çiçeği' adlı kitabında yazdı.
Ünlü yazar, Güney ile bir röportajda tanışmıştı. ‘Afrique Asie Dergisi' için yapılan röportajdan sonra oyuncu, Canan Gerede'ye birlikte çalışma teklifinde bulundu.
Hapishanede bile üretmeye devam eden Güney kendi istekleri doğrultusunda filmlerini asistanlarına çektiriyordu.
Daha sonra usta oyuncu, Gerede'den bir istekte daha bulundu ve yurt dışına kaçışında kendisine yardım etmesini istedi.
FİRAR BAYRAMDA GERÇEKLEŞTİ
Firarın bayram günü ailesiyle görüşmeye çıktığında gerçekleştirileceği belirtilen kitapta o kaçış hikayesi şöyle anlatılıyor:
"Kaçışı denizden planlamıştım. Yılmaz Güney ile buluşulacak yeri söyledim. Antalya’da Olimpos Hotel... Elia Kazan ile orada konaklamıştık. Yunan adalarına çok yakındı. Sakindi. Bir yabancı bulacaktık ve ona kırmızı bir kalemin yarısını verecektik. Kalemin yarısı, Yılmaz Güney’de olacaktı. Bu bir işaretti. Otelde Yılmaz Güney’e kalemi verdiğinde, ertesi sabah harekete geçeceklerdi. Fatoş, küçük Yılmaz ve Yılmaz Güney deniz kenarında piknik yapacaklardı. Yatta; Donat, Edi Hubschmid ve kaptan Joel onları bekliyor olacaktı. Yılmaz Güney, denize dalıp yata yüzecekti. Fatoş ve küçük Yılmaz, İstanbul’a dönüp oradan Zürih’e uçacaklardı. Yunanistan’a vardıklarında, Donat ve Yılmaz Güney, sahte kimlikle uçağa binip Marsilya’ya uçacaklardı. O dönem; Melina Mercouri, Yunanistan’ın kültür bakanıydı. Edi ve Nihat Behram, Melina’ya gidip Yılmaz’ın durumunu açıkladı. Melina Mercouri, Jacques Lange ve Mitterrand ile temasa geçti ve Fransa, Yılmaz Güney’i koruma altına almayı kabul etti. Zürih’e döndüğümüzde herkes üstüne düşen vazifeyi yaptı."
CANNES'DA ÖDÜL ALMIŞTI
Yaşamının geri kalanını Fransa'da sürdüren Yılmaz Güney, cezaevinde kaldığı dönemde GÜNEY adlı bir kültür-sanat dergisi de çıkarmıştı.
“Yol” filminin kurgusunu tekrar yaparak, Cannes Film Festivali'nde ödül almıştı.
MİDE KANSERİ YÜZÜNDEN ÖLDÜ
Usta sinemacı mide kanseri hastalığı sebebiyle 9 Eylül 1984 tarihinde hayatını kaybetmişti.
Güney'in mezarı Paris'teki Père Lachaise Mezarlığı'nda bulunuyor.
TRHABER
