banner2

Meryem Ana gerçekten Bülbül Dağı'nda mı? İşte Hıristiyanların hacca geldikleri yere dair akıllara durgunluk veren Efes hikayesi...

İzmir'in Selçuk ilçesi, tarihi ve turistik bakımdan çok önemli yerlere ev sahipliği yapıyor. Efes Antik Kenti, Şirince Köyü, Artemis Tapınağı, tatil için rotayı buraya çevirenlerin mutlaka gezmesi gereken yerlerden. Selçuk'u tarihsel açıdan önemli kılan bir başka nokta ise Meryem Ana Evi. Hristiyanlık için oldukça önemli bir yer olan Meryem Ana Evi'nin keşif hikayesi akıllara durgunluk verecek cinsten...

Kültür / Sanat 28.07.2022, 19:41 28.07.2022, 19:50
Abone ol
Meryem Ana gerçekten Bülbül Dağı'nda mı? İşte Hıristiyanların hacca geldikleri yere dair akıllara durgunluk veren Efes hikayesi...

Ege Bölgesi, antik kent ve tarihi kalıntılar bakımından adeta bir cennet. Denize yakın konumda bulunan, çevresinde Efes Antik Kenti, Şirince Köyü, İsabey Camii ve Artemis Tapınağı'nın yer aldığı İzmir Selçuk ise dini bakımdan büyük önem taşıyor.

Bu şirin ilçede Hristiyan alemi için tarihsel öneme sahip olan Hz. İsa'nın annesi Meryem Ana'nın ölmeden önce son zamanlarını yaşadığı ev bulunmakta... Bu kutsal evin keşfediliş hadisesi ise hayli ilgi çekici... 

ALMAN RAHİBE'NİN RÜYALARI VATİKAN'I KUTSAL EVE ULAŞTIRDI

1774–1824 yılları arasında yaşamış olan Anna Caterina Emmerich adlı Alman rahibenin gördüğü rüyalarla başlıyor her şey. Emmerich, Meryem Ana Evi’nin Efes Antik Kenti'nin hemen arkasındaki dağda olduğunu, evin hem Efes’i hem denizi gördüğünü ve serin kaynak suyu bulunduğunu aktarıyor. Dikkat çeken şey ise bu rahibenin Almanya dışına hiçbir zaman adım atmamış olması. 

EV BULUNDUĞUNDA HARABE GİBİYMİŞ...

Vatikan, işte bu ifadelerin ardından 1881 yılında Meryem Ana’nın evini aramaya başlıyor. Bu iş için görevlendirilen rahipler 27 Temmuz 1891’de Osmanlı topraklarına doğru yola çıkıyor. Takvimler 29 Temmuz'u gösterdiğinde Bülbül Dağı eteklerindeki bir tarlada yaşlı bir kadından su istiyorlar ve kadının işareti üzerine gittikleri manastırda içtikleri kaynak suyuyla ihtiyaçlarını gideriyorlar. 

Dört araştırmacı daha sonra etraflarına baktıklarında büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Harabe bir ev, evin arkasındaki dağ ve karşılarında gördükleri denizin tıpkı Caterina Emmerich'in tasvirindeki gibi olduğunu farkediyorlar. İşte Hristiyanların önemli bir ibadet noktası olan Meryem Ana Evi bu şekilde ortaya çıkarılıyor. 

Pek çok kaynağa göre Hz. İsa’nın göğe yükseltilişinin ardından Meryem Ana, Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Yuhanna tarafından buraya getirildi ve ölümüne dek burada yaşadı. 

SELÇUK'TAKİ EV KİLİSEYE ÇEVRİLDİ

İzmir'in Selçuk ilçesine 9 kilometre uzaklıktaki kilisenin bahçesinde oldukça etkileyici bir Meryem Ana heykeli ve orta kısmında ise vaftiz havuzu yer alıyor.

Araştırmacılar tarafından keşfedilen harabeye dönmüş ev ise 1890'ların sonunda eski temeller üzerine yeniden inşa edilerek kiliseye çevrildi. Evin son restorasyonu 1951 yılında yapıldı. Burası 1961'de Papa 23. Johannes tarafından Hıristiyanlar için hac yeri ilan edildi.

ORADA İLK AYİN 1896'DA YAPILDI 

İlk ayin ve ziyaret 20 Mayıs 1896 tarihinde yaklaşık 600 kişinin katılımıyla gerçekleşmiş. Günümüzde ise her yıl mayıs ayının son pazar günü ve Meryem Ana'nın vefat günü olduğuna inanılan 15 Ağustos’ta olmak üzere yılda iki kez geniş katılımlı ayin yapılmakta.

Kilise bahçesinde suyunun şifalı olduğuna inanılan üç adet çeşme var. Bahçesinde fotoğraf çekimi yapılabilse de kilisenin içerisinde çekim yapmaya izin verilmiyor.

Meryem Ana Kilisesi bugün yalnızca Hıristiyanlar tarafından değil her dinden insanın ziyaret ettiği kutsal bir mekan. Eve yakın duvarlardan biri boydan boya Hıristiyan ziyaretçilerin dilek kağıtlarıyla kaplanmış durumda. 

MERYEM ANA GERÇEKTEN BURADA MI?

Amerikalı milyarder Bill Gates'in de sık sık ziyarete geldiği Meryem Ana Evi'nin bahçesinde, mekanın tarihsel sürecine ilişkin şu bilgilerin yer aldığı kitabede şunlar yazıyor:

"Burası Hz. İsa'nın annesi olan Meryem Ana'nın son yerleşim yeri olarak kabul edilir. 

KUTSAL YAZILARA GÖRE KANITLAR

  • Aziz Yuhanna, yazdığı İncil'de Hz. İsa'nın ölmeden önce annesini kendisine şöyle emanet ettiğini söylemektedir: "İşte annen!" O andan itibaren onu yanına almıştır.
  • "Havarilerin İşleri" kitabında ise Hz. İsa'nın ölümünden sonra Kudüs'te Hıristiyanlara karşı zulüm hareketlerinin başladığı yazmaktadır. Aziz Stefanus MS 37'de taşlanmış, Aziz Yakup da MS 42'de kafası kesilerek öldürülmüştür. Aynı dönemlerde havariler dünyaya İncil'i müjdelemek için iş bölümü yapıp ayrılmışlardır. Aziz Yuhanna'ya Küçük Asya görevi verilmiştir. Kudüs'teki olaylardan dolayı Meryem Ana'yı yanına aldığı bir vakıadır. 

TARİHİ BİLGİLERE GÖRE KANITLAR

İki kanıt bulunmaktadır:

  • Aziz Yuhanna'nın mezarının Efes'te olması. 
  • MS 431 yılında Aziz Meryem'in Kutsal Analığı Dogmasının kabulü için Efes'te yapılan Ekümenik Konsil'in dünyada Meryem Ana'ya adanmış olan ilk kilisede yapılmış olması. 
  • Kilise ataları, Nestor hakkında konuşurken "Yuhanna ve Aziz Meryem Ana'nın bulunduğu Efes'e vardığında..." diye yazmaktadırlar. 
  • Bir de Efes'te yaşamış ilk Hıristiyanların soyundan gelen ve Kirkince'de oturan Ortodoks cemaatinin sadakatle birbirlerine anlatarak aktardıkları bilgiler vardır. 
  • Bu cemaat her yıl, Meryem Ana'nın uykuya dalmasını hatırlamak ve kutlamak amacıyla buraya gelmekte idiler. 
  • PANAYA KAPULU diye adlandırdıkları bu yere geliş sebepleri, Meryem Ana'nın burada yaşamış ve ölmüş olduğunu atalarından sürekli duymuş olmaları idi. 

MERYEM ANA EVİ'NİN BULUNMASI

Geçtiğimiz yüzyılda "Alman rahibe Caterina Emmerich'in açıklamaları yönünden Meryem Ana'nın hayatı" adlı bir kitap yayınlandı. Bu rahibe, bu yerleri hiç görmemiş olmasına rağmen onları çok etkili bir biçimde tasvir ediyordu. Bu kitapta Efes Bülbül Dağı ve Meryem Ana'nın son yıllarında yaşadığı ev, çok belirli ve açık şekilde anlatılmakta idi. Bu anlatımların ışığında, iki ayrı bilimsel grup 1891 yılında bu evin kalıntılarını ortaya çıkardıklarında Alman rahibenin anlatımlarına tamamen uyduğu anlaşılmıştır. 

MERYEM ANA İBADETHANESİ

Meryem Ana'nın yaşadığı evin kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Temelleri 1. ve 4. asra aittirler. Duvarların bir kısmı 7. asra aittir. Son restorasyon çalışmaları 1951 yılında yapılmıştır. 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!