Haluk Özdil gizemli kazının gizli tanığıyla konuştu: Meşhur Tarsus Kütüphanesi, antik tabletler ve kral mezarı!

Mersin'in Tarsus ilçesinde, 82 Evler Mahallesi'nin altında yapılan kazılar gündemdeki yerini koruyor. 

2016 yılı sonunda başlayan, 2017 yılı kasım ayına dek bir yıl boyunca süren ve istihbarat ekiplerinin bölgede adeta kuş uçurtmadığı kazılara ilişkin yeni bilgiler akıllara durgunluk veriyor. 

Tarsus'taki çeşitli kazılarda görev aldığını söyleyen bir arkeolog, Tarsus'ta asıl kazılan yerin meşhur 'kırmızı ev'in altı olmadığını, tarihi eserlerin yoğunlukla Donuktaş Mabedi'nin altında bulunduğunu, 2017'deki kazıda ekiplerin yerin altında kayıp Tarsus Kütüphanesi'ni keşfettiklerini, bu antik kütüphanede pek çok tabletler, papirüsler hatta erken Roma dönemi kitaplar bulunduğunu ileri sürdü. 

İsmini vermek istemeyen arkeoloğun ses kaydını araştırmacı-yazar Haluk Özdil yayınladı. Can güvenliği nedeniyle ses kaydı bozuk biçimde yayınlanan arkeolog, yerin altında tuhaf bir manyetik alandan da bahsetti. Ekibiyle girdiği noktada kulaklarından kan geldiğini ve baygınlık geçirdiklerini anlatan arkeoloğun ifadelerini Türkiye nefesini tutarak dinledi.

İşte Haluk Özdil'in Tarsus kazılarına katılan arkeologla yaptığı o konuşma:

ARKEOLOG: Yerin altında farklı noktalara gidiyorsunuz. Yani böyle basit bir yapı değil. 

HALUK ÖZDİL: Bir çeşit labirent mi bu?

Diyebiliriz... Bugünün şartlarında labirent diyebiliriz ama aslında labirent değil. Eski yapılar mevcut. Oraya gömülen insanların mezar biçimlerini korumak veya tapınaklarda hangi tanrıya adandıysa... Asıl mesele nedir biliyor musunuz? Asıl mesele aşağıdaki tapınağın kime adandığı...

• Seyredenlerin anlaması açısından kolaylaştırmak istiyorum. Burası bir tapınak mı yoksa yerleşim yeri mi? Yani büyük bir şehirden mi söz ediyoruz?

Aşağıda meşhur Tarsus Kütüphanesi var. 

• O tarihte anılan meşhur Tarsus Kütüphanesi mi?

Evet, o kütüphane aşağıda... Papirüsler, tabletler ve mevcut bilinen yazıtlardan daha eski bir döneme tarihlenebileceği söylenen eserler... Onun dışında yazılı kaynaklar... Yazılı kaynak deyince insanların aklına hemen İncil falan saçmalığı gelmesin; bir kütüphaneden bahsediyoruz, aşağıda bir kütüphane mevcut. Orada 50 bin kitap olduğu söyleniyor, sağlam kaynaklardan duydum. 

Bir de tapınak mevcut. Onun dışında bir kral mezarı var. Kral mezarının bulunduğu başka bir bölüm mevcut. Bir de içeriden bana gelen bilgidir: Kazının ilerleyen aşamalarında çok şiddetli kulak çınlamasına sebep olan bir durumdan bahsediliyor. Sebebini bilmiyorum. 

• Yani bu bir frekans yükselişi olabilir mi yeraltındaki herhangi bir cihazdan? 

Mümkündür, olabilir ancak sizin kitabınızı okumadım, vidyolardan biliyorum. (Nazilerin İkinci Dünya Savaşı sonlarında Tarsus'a bir cihaz gömdüklerine dair iddiayı hatırlatıyor.) Alman vakıflarının Tarsus'a aşırı bir ilgisi var. Alman vakıflarının Tarsus'ta edindiği mülkleri bir araştırın görürsünüz. 

• Diyorsunuz ki burada devleti ilgilendiren çok büyük bir sır var. Söylediklerinizden bunu çıkarıyorum ben. Ama şu an açıklanmak istenmiyor olabilir. Peki Vatikan'ın Tarsus'tan çıkacaklara ilişkin bir korkusu olabilir mi?

Şahsi yorumum şudur: Vatikan'ın buradaki kütüphane ile ilgilendiği gerçek. Kütüphanede 50 bin tane yazılı kaynaktan bahsediliyor. 

• O kaynaklar tabletler mi?

Mevcut tabletlerden daha eskiye tarihlenen kil tabletlerden tutun da papirüse ve sonraya, milattan sonraya gelen normal, yazılı kitaplardan da oluşan geniş bir kütüphaneden bahsediyoruz. Antik çağdan MS 4. yüzyıla kadar uzanan eserler bunlar. Bu kütüphanede hangi bilgilerin olduğu önemli. Yani Vatikan'ı alakadar eden işin o boyutu. 

• Vatikan'ı korkutan nedir sizce?

Korkutan değil de daha fazla şey bilmek istiyor olabilirler. Bugün ilk İncil bulunsa bile Vatikan'da çok fazla bir korku olacağını zannetmiyorum. Tüm bilgi zaten bunların elinde, ne diye korksunlar ki?

• Kayıp İncil bulunursa bazı şeyler baştan sona değişmiş olacak, o nedenle korkuyor olabilirler mi?

Tamam değişmiş olacak da bu bilinirse değişecek. Kimse bilmezse nasıl değişecek? Ben sadece şu kadarını söylüyorum, dinleyenler artık ne çıkarırsa... Bence Vatikan ilgisinin sebebi daha fazla şey bilme arzusudur. Neyse bu kadar söyleyeyim ama kütüphaneyle ilgilendiklerini biliyorum. 

• Almanlarınki de bambaşka bir şey...

Alman Tandem'in Tarsus'ta almış olduğu mülklere bakılırsa bazı şeyler daha net şekillenir. 

• Tarsus'un başlı başına bir enerji merkezi olduğu söylenir. Hatta dünyanın 12 enerji merkezinden biri burada deniliyor. Bunun anlamı şu: Yıldız geçit kapılarından söz ediliyor. Siz bir arkeolog olarak böyle bir şey duydunuz mu hiç? Ya da inanıyor musunuz buna?

İnanıyorum, şöyle söyleyeyim. Bazıları için deli saçmalığıdır ama tarihi bütünlüklü ele alan insan, böyle şeylerin olduğunu bilir. Okuyan, araştıran, en basitinden kutsal kitabımızı bile okuyan insanlar böyle şeylerden haberdar olacaktır. Yani buna inanmamak mümkün değil. 1970'li yıllarda Tarsus'taki Kızılmurat Mahallesi'nde bir bina yapımı esnasında aşağıya inen işçi grubunun aniden kaybolduğunu, onlardan bir daha haber alınamadığını o dönemin tüm Tarsusluları bilir. 70'li yıllarda 20'li, 30'lu yaşlarda olan herkes bu olayı hatırlar. 

• Tarsus her geçen gün daha da gizemli bir antik kente dönüşüyor...

Mesela Donuktaş var. Donuktaş Tapınağı diye bir bölge var. Bu yer kazı bölgesine çok yakın. Nedense hiçbir gazeteci bunu dile getirmedi. Milattan önce 2. yüzyıla tarihlenen bir tapınak. Kime adandığı belli olmayan bir tapınak... 1996-1997'de o tapınakta bir kazı yapılmıştı. 

• Gizli bir kazı mıydı?

Tabi tabi o zaman bu kadar sosyal medya falan olmadığı için, özel TV kanalları çok yaygın olmadığı için bu kazı basına çok yansımadı. Yine birkaç ay süren, üst düzey güvenlik önlemleri alınmış bu kazıları tüm Tarsuslular bilir. Ben küçükken, 92-93'te o kazının yapıldığı bahçede yerin altına açılan bazı geçitler vardı, yeraltı şehrinde dolaşırdım yani. İlkokul arkadaşlarımızla falan... 

• Yani o bölgenin altında yeraltı şehri var diyorsunuz...

Evet. 

• Tarif edebilir misiniz nasıl bir yerleşim yeri orası?

Yani sütunlarla çevrili, Roma yollarının olduğu, eski yapıların olduğu bir yeraltı şehri. Yeni bu şehir yeraltına yapılmamış, yanlış anlaşılmasın. Yerin üstüne yapılmış bir şehir zamanla toprağın altında kalır. Kazı yaparken ne kadar derine giderseniz o kadar geçmişe inersiniz. 2 bin 500 sene kadar önce bu şehir şüphesiz yerin üstündeydi. 

• Ben Tarsus kazılarında tarihi eserden çok bambaşka bir sır arandığını düşünüyorum. Doğru mu düşünüyorum hocam?

Doğru düşünüyorsunuz. Çünkü Aziz Paul'ün mezarı da Tarsus'ta bulunup Roma'ya götürülmüştü. 

• Vatikan Hıristiyan hac yolunun değişmesinden mi korkuyor? Çünkü Aziz Paul buradaysa hac yolu Tarsus'a yönelmez miydi? 

İşi bilenler üstü kapalı konuşur, tabii ki öyle olurdu. Öyle bir durumda Vatikan mı daha çok ziyaretçi alırdı yoksa Tarsus mu?

• Siz Tarsus'ta katıldığınız kazılarda gizli tutulması gereken birtakım buluntulara rastladınız mı?

Yani bunu şu an cevaplamak istemiyorum. 

HALUK ÖZDİL YAYINLAMADIĞI KISIMLARI DA ANLATTI

Yazar Haluk Özdil, ses kaydını deforme ederek yayınladığı arkeoloğun kazılar sırasında şahit olduğunu söylediği tuhaf olayı da şöyle anlattı: 

"Biz o anda bayıldık ve kulaklarımızdan kan geldi diyor. Peki o ses neydi? O nasıl bir frekanstı ki o yeraltı çalışması sırasında böyle bir ses çıkıyor. Akıllara hemen şu geliyor: Devlet orada kazı yaparken alınan önlemler sırasında özel elbiseli insanlar dikkat çekiyordu ve başlarına özel başlıklar giymişlerdi. Açıkçası bir sırlar yumağıyla karşı karşıyayız. Devlet orada bir hazine aramadı, başka bir şeyin peşindeydi. Hiçbir şey o sesin ve frenkansın ne olduğunu açıklamaya yetmiyor. Dünya dışı bir şey ya da dünyada yapılmış bir cihaz..."