Dünyanın konuştuğu 'Don't Look Up' filmi ile ilgili Cem Küçük'ten olay tespit geldi! 'Göreve geldiğinden beri...'

Adam McKay’in yönetmenliği ve bir yıldız ordusunun oyunculuğuyla karşımıza çıkan bu yapım, yaklaşmakta olan bir kuyruklu yıldızı metafor olarak kullanarak üzerinde bulunduğumuz dünyanın siyasi, bilimsel, teknolojik ve toplumsal fotoğrafını çekiyor; bunu yaparken de güç zehirlenmesi yaşayan bir iktidar ile buna hizmet edenleri içi boşalmış bir medyanın yüzeyselliği üzerinden eleştiriyor. Kısacası zaten sonu gelmiş bir dünyanın, daha ne kadar sonunun gelebileceğini tartışıyor. Gazeteci Cem Küçük de konuyla ilgili önemli tespitler yaptığı uzun bir yazı kaleme aldı. İşte o yazının tamamı;

'DON'T LOOK UP' ELEŞTİRİYOR MU?

Daha önce “Vice” ve “Big Short (Büyük Açık)” gibi iki parlak filme imza atan yönetmen-yazar-yapımcı Adam McKay son filmi “Don’t look up”ta önemli bir işe imza atıyor.
Leonarda Di Caprio, Meryl  Streep, Jennifer Lawrance gibi önemli isimlerin rol aldığı film bilime inanmayan Trumpvari bir Başkan ve onun danışmanı oğlu üzerinden Cumhuriyetçilere yükleniyor. Jonah Hill’im oynadığı Jason Orlean karakteri Trump’ın damadı Jared Kushner göndermesi.
Peki film ne anlatıyor? Dünyaya 6 ay içinde bir göktaşı çarpacaktır. Bilim insanları Dr. Randall Mindy ve Kate Dibiasky bunu bilimsel olarak keşfederler. Ama dertlerini anlatamazlar. O anda medya Başkanın Yüksek Mahkeme’ye atayacağı adayla ilgilidir. Medyanın ilgilendiği bir diğer konu da Ariana Grande’nin canlandırdığı şarkıcı Riley Bina ve sevgilisidir.

Bir sabah programına katılan iki bilim insanı ABD’nin ilgisini göktaşı konusuna çekememektedir. Onlar çekmek istese de medya başka kulvarlarda yüzmektedir. Sabah katıldıkları haber-şov programı da Fox News’de yayınlanan Laura Ingraham’ın programına bir gönderme.

Bu konu üzerinden film medyaya, siyasete, teknoloji firmalarına hicivsel bir bakış getirmiştir. Sistemi de eleştirmektedir. Peki ama herkesi eleştiriyor mu? Bence değil.

Cumhuriyetçiler, Fox News, Apple, Hollywood vb. hepsi gönderme var ama mesele Demokratlara tek eleştiri getirmiyor. Göreve geldiğinden beri onay oranı yüzde 28’e düşen Başkan Biden’a tek kelime etmiyor... Ona rağmen filmin başarılı olduğu, teknolojinin insanlar istemese de hayatına nasıl etki ettiği iyi izah ediliyor. Sabah programına çıkan Riley Bina’nın şarkılarının insanlar istemese bile telefonlarına nasıl yüklendiğini anlattığı bölüm çarpıcıydı.
Guardian gazetesinden eleştirmen Peter Bradsaw filmi gezegenimizin karşılaştığı sorunlar bakımından 2011 yapılı Lars von Trier’ın filmi Melankoli’yke karşılaştırmış. Ben pek bağlantı göremedim.
Medya dili açısından Don’t look up, daha ziyade Doktor Garipaşk, Şebeke filmleriyle kıyaslayanabilir. Belki biraz da Wag The Dog‘la (Başkan'ın Adamları).
İzlenmesi gereken bir film. Unutmayın herkesin bir ideolojisi ve görüşü var. Filmin belli kişi ve kurumlar dışında kimseye eleştirisi yok.

Cem Küçük'ün yazısı Türkiye Gazetesi'nden alınmıştır.