Yeni Fuat Avni kimin fedaisi? Sedat Peker nereye koşuyor?
Gladio-A'nın özel harpçi aparatıyken FETÖ'cülerle Gladio-B düzleminde buluşan Sedat Peker, Joe Biden'ın desteklediği kesimlerin yeni Fuat Avni'si oldu

İsmail Hacısüleymanoğlu (Oflu İsmail), İdris Özbir (Kürt İdris), Dündar Kılıç, Hadi Özcan, Hüseyin Baybaşin, Nuri Ergin, Kürşat Yılmaz, Alaattin Çakıcı, Örfi Çetinkaya, Hasan Heybetli, Kurban-Şeref Yazoğlu, Sami Hoştan, Sedat Peker, Sedat Şahin, Hüseyin Saral, Abdullah Uçmak... 90'lar Türkiye'sinde isimlerini sıkça duyduğumuz karakterlerden sadece birkaçıydı. İhaleye fesat karıştırma, banka hortumlama, çek-senet tahsili, işadamları ve gazetecilere yönelik saldırılar, cezaevinde infazlar, TV ekranlarından ölüm tehditleri, uyuşturucu kaçakçılığı, çok sayıda suikast ve yaralama...
Ülke genelinde hüküm süren güvensizlik ortamı, gazetelerde kol gezen mafya cinayeti haberleri, 28 Şubat ikliminin cadı avı, yolsuzluk, yasaklar, yüzlerce kişilik gruplarla karakol basmaya gelen azılı teröristlerin birbiri ardına katliamları, siyasi cinayetler, ekonomik krizler derken halk, cehenneme dönmüş hayatından o denli bezmişti ki 3 Kasım 2002'de tam 4 partiyi Meclis dışı bırakıp AK Parti'yi tek başına iktidara getirdi.
Meydanlarda 3Y'yi, yani 'yolsuzluk', 'yoksulluk' ve 'yasaklar'ı yok edeceği sözünü veren Recep Tayyip Erdoğan, milletin onayıyla göreve başladığında 'yolsuzluk' başlığı altındaki unsurların en önemlisi mafyatik yapılanmalarla sert bir mücadeleye girişti. Fakat ülkede hüküm süren askeri vesayet atılan her adımda hissediliyordu ve bazı mafya liderleri de bu vesayetin sokaktaki gayriresmi fedaileriydi.
'Devlet destekli mafya' tabirinin herkes için tanıdık olduğu o yıllarda sokaktaki fedaileri yöneten askeri-elit tabaka, demokratik kurumlara saygı duymayı reddediyor, sivillere gözdağı için istediği zaman istediği yerde eylem yaptırabiliyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nin 50'lerde Türkiye'de kurup özel ödenek tahsis ettiği Özel Harp Dairesi'nden güç alan bu ekip, milletin seçtiği sivil siyasetçilere rahatlıkla posta koyabiliyordu. Öyle ya, 88'de parti kongresi sırasında binlerce kişi önünde silahla öldürülmek istenen Turgut Özal bile bunlarla baş edememişti.
Askeri vesayet unsurları dışında, arkasına birkaç kamu görevlisi almayı başarmış sıradan bir çete lideri de o yıllarda kendini Çakal Carlos gibi hissedebiliyordu. Bir yanda, Afganistan-İngiltere uyuşturucu nakil hattındaki milyarlarca dolar için bekçilik görevi ifa etmiş PKK, diğer yanda bu devasa pastadan 'fedailik' kılıfı altında pay kapmaya çalışan organize suç örgütleri... İki tarafın yıllardır nemalandığı bu kirli çarka en büyük çomağı sokan AK Parti hükümetleri ve Tayyip Erdoğan oldu.
Aradan 18 yıl geçti. Darbeciler epeyce terbiye edildi. Özel Harp Dairesi millileştirildi. Doğu ve Güneydoğu'da devletin itibarını ayaklar altına almış hukuk tanımaz Beyaz Toros'lu karanlık şahıslardan eser yok artık. 'Gözaltında işkence' konusu ise uzun zaman önce yaşanmış acı hikayeler olarak mazide kaldı; kötü muamele tarihe karıştı. Bu arada yukarıda saydığımız isimlerin birçoğu yakalanıp yargılandı, kimi yurtdışından getirilip cezaevine yollandı. Mafya olarak tanımlanan herhangi bir suç örgütünün uluorta cinayet işlemesi, işlese de uzun süre saklanabilmesi artık çok zor.
Terör örgütü PKK mı? Bu kez gerçekten bitme noktasındalar. 80'ler ve 90'lar ortamını görenlere rüya gibi gelse de son 10 yıldaki SİHA teknolojisi ve etkin istihbarat, teröristlerin sonunu getirdi. Türkiye sınırları içerisinde faaliyet gösteren PKK'lı sayısı Mayıs 2021 itibariyle 200'lere kadar indi. Üstelik örgütün bir dönem baskı altında tuttuğu il ve ilçelerde şimdi birbiri ardına yatırımlarla fabrikalar, konutlar yükseliyor. Gençliğinde Beyaz Toros ile PKK arasında sıkışmış yöre halkı şimdi Cudi'de kayak yapıp Faraşin'de hayvanlarını doyasıya otlatabiliyor. Terör tehdidi nedeniyle bir dönem boşaltılmış köyler yeniden çocuk sesleriyle cıvıldarken, 90'lar boyunca güvenlik güçleri ve yargıya pek de güvenmeyen, uğradığı haksızlık karşısında çözümü mafyada arayan insanlar şimdi en ufak bir tehditte bile polise, yani devletin meşru kolluk gücüne başvuruyor.
Peki, gelinen bu güzel nokta ortadayken bazı çevreler Türkiye'yi neden hâlâ bir mafya devleti olarak suçluyor? Bunun cevabı, NATO-ABD güdümlü mafyatik Gladio-A'yı tasfiye eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, buna alternatif olarak özenle hazırlanmış Gladio-B'yi de tasfiye etmesinde gizli. Atlantik kurmay aklının Türkiye'deki muhafazakar kesimi kontrol amaçlı hamlelerine en büyük darbe, 2015-2021 döneminde vuruldu. 15 Temmuz işgal girişiminde sahip olduğu bütün güçle sahaya inmiş Fetullahçı Terör Örgütü, Gladio-B'nin bir yüzünü temsil ediyordu. İşte, ismi faili meçhûl cinayetler ve pek çok zorbalıkla anılan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün 'adamı' Amerikancı özel harp artığı Sedat Peker ile FETÖ'yü buluşturan güç, arkadaki bu derin kurmay zekadır.
Hapisten çıktığı 2014 yılından beri hükümete yakın kesimlere yanaşıp onlarla birlikte aynı karenin içinde bulunmaya özen gösteren, kendisine verilen bir yol üstü selamını bile vakti geldiğinde kullanmak üzere çekmecede saklayan, 15 Temmuz'un ardından büyük ölçüde ABD'ye kaçmış FETÖ'cü teröristlerin iddialarıyla etkili bir yıpratma kampanyası başlatan Sedat Peker, kabul etmek gerekir ki iddialarını kitlelere ulaştırmakta başarılı oldu. Hakkındaki suçlamalara mahkemede cevap vermek yerine kaçmayı tercih eden Peker, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Fas hattında birilerinden profesyonel yardım görerek soluğu Birleşik Arap Emirlikleri'nde aldı. Suriye'de PKK/YPG'yi, Mısır'da Sisi'yi, Libya'da Hafter'i desteklemiş BAE'nin kollarındaki Peker, haftada yayınladığı iki vidyoyla muhalefetin yeni Fuat Avni'si oldu.
Afro-Avrasya ekseninde büyük güç haline gelen Türkiye'de ipleri tekrar eline almak isteyenler yeni bir oyun kurguluyor. Oyunun hedefinde ise 15 Temmuz gecesi Amerikan-İsrail aparatlarına karşı vatanı savunanların sokaklarda kurduğu Cumhur İttifakı var. Operasyonun 'Türkçü-Turancı' maskesi kullanan Peker üzerinden kurgulanması ve AK Parti tabanında büyük teveccühe sahip İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu doğrudan hedeflemesi dikkat çekiyor. Pandemi süreciyle birlikte ekonomide yaşanan darboğazı gündeme getirirken "128 milyar dolar nerede?" sloganına sarılan ve sıklıkla 'yoksulluk' vurgusu yapan ana muhalefet, şimdi Peker üzerinden 'yolsuzluk' ithamına sarıldı. ABD Başkanı Joe Biden'ın destek vâdettiği kesimler Erdoğan'ı en güçlü olduğu konudan, 'yolsuzluk' ve 'mafya'dan vurmaya çalışıyor.
Peker'in iddialarını bir bir yalanlayan Süleyman Soylu'ya HaberTürk TV'de gazetecilerin, "İstifa edecek misiniz?", "Halkı nasıl ikna edeceksiniz?" diye sorması ise, bu yeni Fuat Avni büyüsüne kendilerini ne denli kaptırdıklarını göstermesi bakımından yararlı oldu.
Yılda yakalanan 20 ton eroin-kokainle bu alanda rekorlar kırılması, aynı zamanda PKK'nın da bitme noktasına gelişi birilerini epey rahatsız etmiş olmalı.