Türkiye'ye sığınan Gazzeli kadın akademisyen Malatya'da darp edildi: 'Misafir olmanın bedeli ağır'
Terör devleti İsrail'in saldırılarının sürdüğü Gazze Şeridi'nden 2020 yılında kaçarak Türkiye’ye sığınan ve İnönü Üniversitesi’nde çalışan akademisyenlik yapan Filistin asıllı N.Y., bir süredir ırkçı ve fiziksel saldırılara maruz kaldığını anlattı.
Orta Doğu'da terör estiren soykırımcı İsrail'in Gazze Şeridi ve Lübnan'a yönelik saldırıları devam ediyor. Terör devletinin saldırılarından kaçarak Malatya'ya sığınan Gazzeli kadın akademisyen saldırıya uğradı.
Gazze Şeridi'nde katliamlarını sürdüren İsrail, Filistin'de sivilleri hedef almaya devam ediyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 341 Filistinli öldü, 102 bin 105 kişi yaralandı.
Türkiye'nin verilerine göre, 2023 yılında ülkeye giriş yapan Filistinli göçmen sayısı 18 binin üzerinde. Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, buna ek olarak 1,9 milyon kişi, İsrail'in Ekim ayından bu yana gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle Gazze içinde yerlerinden edildi. İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını artırdığı 2020 yılında da Türkiye’ye yoğun bir göç dalgası olmuştu.
Filistin’de savaştan önce Arap Dili ve Edebiyatı alanında akademisyen olarak çalışan 50 yaşındaki N.Y., savaşta annesi, kardeşi, eşi ve çocuklarını kaybetti ve Türkiye’ye geldi.
Karar'dan Sema Kızılarslan'ın 6 Şubat depremlerine kadar İnönü Üniversitesi’nin lojmanlarında kalan N.Y., depremden sonra kurulan bir konteyner kente yerleşti. N.Y., deprem öncesinde de zaman zaman ırkçılığa maruz kaldığını söylese de konteyner kente taşındıktan sonra bu ırkçı söylemlerin ilk defa fiziksel şiddete dönüştüğünü belirtti.
“KALDIĞIM KONTEYNERİ TAŞLADILAR”
Arap Dili ve Edebiyatı Hocası N.Y.’den neler yaşadığını kendisinden dinleyelim:
"Bir yıldır ırkçılığa uğruyorum, bu süreç deprem öncesine kadar uzanıyor. Şu anda bir konteynerde yaşıyorum. Bazı komşularım beni buradan çıkarmaya çalıştılar ve kendi akrabalarını yerleştirmek istediler. Kalmakta olduğum konteyner taşlandı, hatta çocuklarını gönderip konteynerin üzerine zıplatarak beni rahatsız ettiler. Depremde lojmanım yıkıldığı için buraya taşınmak zorunda kaldım."
Fakültede öğretim üyesi olmasına rağmen, etkinlikte yemeği dağıtan bir kişi tarafından içeri alınmadığını ve dışarıda beklemek zorunda kaldığını anlatan N.Y., bu olayın ırkçılıkla karşılaşmaya başladığı ilk anlardan biri olduğunu belirtti:
"Bir keresinde Ramazan ayında bir iftar etkinliğinde içeri alınmadım. Öğrencilerim beni görünce tepki gösterdi, 'Hocamızı nasıl almazsınız?' dediler. Sonra caminin imamı geldi ve benim bu fakültede öğretim üyesi olduğumu söyledi, içeri alınmam gerektiğini belirtti. Ancak yemeği dağıtan kişi, ısrarla 'Asla giremezsiniz' dedi. İftarı düzenleyen kişi gelene kadar dışarıda beklemek zorunda kaldım. Herkes beni tanıdığını söylüyordu ama buna rağmen içeri alınmadım. Irkçı tutumlar aslında böyle başladı diyebilirim."
“EKİM AYINDA ÇOK AĞIR BİR ŞİDDETE MARUZ KALDIM”
Konteyner kentteki komşusu ve aynı zamanda okulda güvenlik görevlisi olan bir kişinin kendisine fiziksel saldırıda bulunduğunu anlatan N.Y., başına aldığı darbe nedeniyle ölüm tehlikesi atlattığını, daha önce de benzer saldırılara maruz kaldığını ama Ekim ayında yaşadığı şiddetin çok daha ağır olduğunu öne sürdü:
"Yan konteynerde yaşayan ve aynı zamanda okulda güvenlik görevlisi olan kişi bana saldırdı. Kafama vurdu, ölümden döndüm. Daha önce de darp girişimleri olmuştu fakat Ekim ayında çok ağır bir şiddete maruz kaldım. Buna rağmen şikayette bulunamadım, darp raporu da alamadım. Çünkü son dönemde Türkiye’de mültecilere yönelik sınır dışı uygulamaları oldukça sertleşti; şikayette bulunursam sınır dışı edilme korkusu yaşıyorum.”
“BEN BİR MİSAFİRİM VE ELBET BİR GÜN BURADAN GİDECEĞİM”
Bu saldırılara rağmen şikayette bulunmadığını çünkü Türkiye’de son dönemde mültecilere yönelik sınır dışı uygulamalarının sertleştiğini ve şikayette bulunursa sınır dışı edilme korkusu yaşadığını ifade eden N.Y., “Ben bir misafirim ve elbet bir gün buradan gideceğim” ifadelerini kullandı. Ailesini Gazze’de savaşta kaybeden N.Y., bu yaşadıklarının Türkiye milleti adına utanç verici olduğunu anlattı:
“Eşimi, kardeşlerimi, ailemi Gazze’deki saldırılarda kaybettim. Bu okuldan atılmam veya burayı terk etmem için baskı yapıyorlar. Ancak unutmasınlar ki ben Gazzeliyim. Mücadele ve cesaret, benim geldiğim yerde en büyük gerçeklik. Türkiye’deki mülteci düşmanlığı özellikle çok arttı. Ben bir misafirim ve elbet bir gün buradan gideceğim. Türkiye’de çoğunluk Müslüman olduğunu söylüyor; İslam’da misafir hukuku diye bir şey vardır. Sanırım bundan bi’haberler. Türkiye milleti adına çok endişe ve utanç verici olmalı bu ırkçı tutumlar."