Türkiye'nin oynadığı kritik rolün detayları ortaya çıktı! Erdoğan'ın diplomasi ustalığı: Türkiye, Suriye satrancını böyle kazandı!
Suriye'de yaşanan ve Orta Doğu'nun satranç tahtasında dengeleri bütünüyle değiştiren olaylarda Türkiye'nin üstlendiği kritik rolün perde arkası ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasi zekasıyla yürüttüğü kritik adımlar ve Ankara’nın masadaki hamleleri Beşar Esad’ın sonunu getirirken, İsrail ve Batı’nın sinsi planlarını da bertaraf etti.
Orta Doğu'da Suriye’de son olarak Beşar Esad'ın önderlik ettiği 61 yıllık Baas rejiminin devrildiği süreçte Türkiye'nin oynadığı kritik rolün perde arkası aralandı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomasi ustalığı ile değişen o dengeler...
ANKARA, 2017 YILINDA PUTİN'İ ZİYARET ETTİ
Suriye’de eli kanlı diktatör Esad rejimini sona erdiren süreci 2017'de başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Vladimir Putin'i 2017 yılında üzerinde mutabık kalınan ancak 2019-2020 döneminde yüzde 70 oranında ihlal edilen dört farklı bölgeden oluşan çatışmasızlık alanlarının statü değişimi konusunda ikna etmesiyle başladı. Özellikle İdlib-Serakıb-Maaret en-Numan ve Daret İzze-Ayn Cara-Gubdan Cebel-Dane aksında statü değişmesi dengeleri de değiştirdi.
HTŞ EKİM AYINDA OPERASYON YAPMAK İSTEDİ
Türkiye gazetesinin elde ettiği bilgilere göre, İran’ın İdlib-Halep aksına yaptığı asker ve silah sevkiyatının yanı sıra bölgeye milisleri yerleştirmesi; temas noktaları ile birlikte cephe gerisinde kalan sivillere dönük bombardımanları artırdı. Bu gelişmeler üzerine HTŞ kanadı ekim ayında operasyon için düğmeye basmaya kararı aldı.
OPERASYON İKİ KEZ ERTELENDİ
Ancak bu süreçte Ankara, şartların olgunlaşması için iki defa Halep operasyonunun ertelenmesini sağladı. Rusya’nın karadan ve havadan bombardıman ihtimalinin ortadan kalkması ile birlikte HTŞ'ye yeşil ışık yakıldı.
PLAN 21 GÜNLÜKTÜ AMA 3 GÜNDE ÇÖZÜLDÜ
HTŞ, rejim güçlerine ilk temas hatlarında yaşattığı büyük bozgunla birlikte 21 gün olarak belirlediği Halep’i kuşatma planını revize ederek üç günde Halep önlerine kadar geldi. Muhalifler Halep’i aldıktan sonra Hama aksında ilerleyip Humus önlerine geldiğinde Ankara'da tarihin en önemli diplomasi trafiği yaşandı. Bir yandan Rusya ile yoğun görüşmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan diğer yandan Körfez ülkeleri, İran, ABD ve Avrupalılarla da yoğun diplomasi trafiği yürüttü.
MİT'TEN ARKA PLANDA DİPLOMASİ TRAFĞİ
Muhaliflerin Humus’a girdiği günlerde Şam ve Orta Doğu hattı ile ilgili uluslararası aktörler den de adımlar gelmeye başladı. Buna paralel olarak MİT’in arka kapı diplomasisinin de sürece büyük katkısı oldu. Bu girişimler 6 Aralık'taki Doha görüşmeleri ile yeni bir boyut kazandı.
"SURİYE HALKININ İRADESİNE MÜDAHİL OLMAYIN"
Hakan Fidan burada Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’a Şam’da değişimin kaçınılmaz olduğunu ve Moskova’nın Suriye halkının iradesine müdahil olmamasını istedi. Rus tarafı Lazkiye ve Tartus’taki askerî varlığını ve Esad yönetimi ile yaptığı çok boyutlu anlaşmaları öne sürerek kazanımlarının yok olma endişesini dile getirdi. Fidan-Lavrov görüşmesinde, Rus bakanın Esad’a yönelik endişelerini de paylaştığı öğrenildi.
HAKAN FİDAN LAVROV'U İKNA ETTİ
Şam’ın geleceğini tayin eden görüşmede rejimin askerî motivasyonunu tamamen kaybettiğini belirten Lavrov, Esad’ın siyasi tutarsızlıklarından yakındı, rejimin yolsuzluk konusunda doymaz bir nitelik kazandığını dile getirdi.
Fidan, Lavrov’a Suriye konusunda Esad merkezli tek seçenek ısrarından vazgeçmeleri, kurulacak yeni Suriye’de Şam-Moskova arasında köprü olma vaadinde bulundu. Aksi durumda Suriye’yi tamamen kaybetme ihtimalinden bahsederek Moskova’nın tutumunu değiştirmesini sağladı.