Yale Üniversitesi'nin kıdemli profesörlerinden, hukuk ve siyasal bilgiler alanında ABD'nin tanınmış ismi Bruce Ackerman, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin son 10 yılda otoriterleştiğini, öngörülemez hale geldiğini, bu nedenle NATO'nun Türkiye'siz biçimde yeniden yapılandırılması gerektiğini savundu.
ABD merkezli haber-analiz sitesi Politico'da uzun bir makale kaleme alan Ackerman, Avrupa'nın Rusya'ya karşı kendi ordusunu oluşturma yolunda yeni bir birlik inşa etmesi gerektiğini dile getirerek, bu birlikte ne Türkiye'nin ne Macaristan'ın ne de Polonya'nın yeri olmadığını ileri sürdü.
Türkiye'yi Suriye'nin NATO güçleriyle savaşında Esed rejimine yardım etmekle suçlayan Ackerman, hızını alamayarak Joe Biden ve Senato'ya şu çağrıda bulundu: "Türkiye artık ne güvenilir bir müttefiktir ne de özgür kurumların savunucusudur. Joe Biden ve Senato, Türkiye'yi NATO üyesi olarak tanımaya devam eden bir anlaşmayı imzalamayı reddetmelidir."
Türkan Şoray hangi filmde Sabiha, Güllü veya Türkan adlı bir...
İTTİFAK ŞARTI: ÖZGÜR KURUMLAR...
İşte Ackerman'ın yazısında dikkat çeken ifadeler:
"Yeni kıta ordusu için somut bir eylem programı geliştirmek ve Avrupa Birliği'nin her bir ülkesinde etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için çok çalışmak gerekecek. Yasal temelleri atmak için ciddi çabalar hemen başlamazsa, Avrupa'nın 2030 yılına kadar sahaya bir savaş gücü yerleştirme konusunda gerçekçi bir şansı olmayacak."
"Biden ve Senato, Avrupa çabalarına güçlü destek verirken, yeni NATO'nun kuruluş ilkelerine sadık kalması konusunda da ısrar etmelidir. Özellikle, anlaşma 1949'da ilk imzalandığında, NATO üyeleri karşılıklı askeri yardım taahhütlerine temel bir koşul eklemişlerdi. Bir ülkenin savunmasına ancak hükümetinin 'özgür kurumlarını güçlendirmek' için iyi niyetli bir çaba göstermesi halinde geleceklerini açıkça belirttiler. Aksi takdirde, saldırılara karşı kendini savunmak için NATO müttefiklerine güvenemezdi."
Tevfik Göksu'nun Başkanvekilliği niye bitti, neler oldu? Tevfik Göksu görevden...
ANKARA 'ÖZGÜRLÜĞÜ' YOK EDİYOR
"75 beş yıl sonra, bazı NATO ülkelerinin özgürlüğü güçlendirmek yerine onu yok etmeye çalıştıkları acı bir şekilde görülüyor. Türkiye bunun en bariz örneğidir. Son 10 yılda, Recep Tayyip Erdoğan tarafından otoriter bir devlete dönüştürüldü. Daha da kötüsü, Erdoğan ordusunu Suriye'nin despot rejiminin NATO birlikleriyle savaşmasına yardım etmek için gönderdi - kendisi ve seleflerinin desteklemeye söz verdiği ittifaka karşı savaştı."
Tatilden geri dönüş başladı! Valilik duyurdu: Bu araçların trafiğe çıkması...
VİKTOR ORBAN DAHA ZOR BİR VAKA
"Macaristan daha zor bir vaka. Erdoğan gibi, Viktor Orbán da yetkilerini NATO'nun temel özgürlük taahhüdünü kesin olarak baltalayan 'liberal olmayan bir demokrasi' yaratmak için kullandı. Ayrıca, Ukrayna savaşının ilk günlerinde yeniden seçilmek için yarışırken, Ukrayna cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski'yi 'Macar ulusunun düşmanı' olarak kınadı ve işgali nedeniyle Rusya'ya karşı AB yaptırımına karşı çıkan bir platformda kampanya yürüttü. Kitle iletişim araçlarını kontrol etti. Sonuç olarak, Orbán'ın sandıklardaki 'eşey' zaferi, onun liberal olmayan ilkelerini ulusun anayasasına yerleştirmedeki başarısını sadece dramatize ediyor."
"En azından Biden, rotasını önemli ölçüde değiştirdiğini ve 'özgür kurumlarını' yeniden inşa etme yolunda olduğunu inanılır bir şekilde yeniden tesis edene kadar Macaristan'ın NATO'dan uzaklaştırılmasında ısrar etmeli. Brüksel ve Paris'in bu Amerikan girişimine coşkuyla yanıt vereceğine inanmak için her neden var."
Avcılar'da metrobüste yangın: Durak kapatıldı
POLONYA DA ASKIYA ALINMALI
"Ayrıca, Avrupa Birliği'nin taahhüt ettiği anayasal demokrasinin temel ilkelerini ihlal eden ve bu konudaki Avrupa Adalet Divanı'nın kararlarına karşı da sürekli muhalefet eden Polonya'ya karşı da benzer ciddi adımlar atılmalıdır. Von der Leyen, Polonya'nın parlamentodaki oy haklarını mahkemenin taleplerini yerine getirene kadar askıya almak için gerekli desteği alırsa, Biden'ın İttifak'tan askıya alınmasını da desteklemesi gerekir."
"Önümüzdeki zorluklar olağanüstü. Ancak NATO'nun yeniden inşası, yalnızca Batı'nın gelecekteki Rus saldırganlığını önlemek için önündeki iyi bir fırsatı temsil etmiyor. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'ya, Atlantik'in her iki yakasında onu yok etmeye çalışan milliyetçi demagoglara karşı liberal demokrasinin büyük aydınlanma geleneğini yeniden canlandırma fırsatı sunuyor."
