Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin bugün yapılan 1423'üncü toplantısında oy çokluğuyla aldığı kararla, Kavala kararının tekrar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) sevk edilmesine karar verdiği anımsatılarak, komitenin bu kararla, AİHM'den Türkiye'nin söz konusu kararı uygulamayı reddedip etmediğinin tespitini talep ettiği ifade edildi.
İlgili hakkındaki yargılamaların ağır ceza mahkemesi önünde sürdüğü belirtilen açıklamada, tutukluluk incelemesine ilişkin yapılan değerlendirmelerde Kavala'nın mevcut tutukluluğunun AİHM tarafından incelenmeyen başka bir suç kapsamında devam ettiğinin belirtildiği kaydedildi.
Yargılama makamlarının "Kavala'nın AİHM'nin incelemesine konu tutukluluğunun daha önceden sona erdiğini" tespit ettiği ifade edilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Öte yandan Anayasa Mahkemesi de AİHM kararından sonra başvuruyu tekrar incelemiş ve mevcut tutukluluk nedeniyle başvuranın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. Hal böyle iken Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi yargısal makamlar gibi hareket ederek yetkisini aşmıştır. Oy çokluğu ile alınan bu karar halihazırda devam etmekte olan bir davaya müdahale niteliğindedir. Başta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde devam eden bir yargılama sürecine etki etmekten kaçınmalı ve verilecek karara saygı duymalıdır."
Bursa'da sular mı kesik? BUSKİ açıkladı: 19 Nisan Cuma Yıldırım,...
"TÜRKİYE AİHM'DEN KAYNAKLANAN SORUMLULUKLARININ FARKINDADIR"
Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olan Türkiye'nin, AİHM'den kaynaklanan sorumluluklarının farkında olduğu, AİHM'nin kararlarının icrası kapsamında gerekli adımların hükümet tarafından atıldığı belirtilen açıklama, şu şekilde devam etti:
"Bu kapsamda bugüne kadar 3 bin 730 karar kapsamında alınan tedbirler Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından da kabul edilmiş ve icra denetimi sona erdirilmiştir. Sadece geçtiğimiz yıl icra denetimi sona erdirilen dosya sayısı ise 222'dir. Buna rağmen belirli bir kararı teamüllere de uymadan sürekli gündemde tutarak ülkemizi uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemekle itham etmek, söz konusu kararın açıkça siyasi mülahazalarla alındığını göstermektedir."
