Yandex Metrica

Seçimlerde zafere doymuyor! Erdoğan kaybetmiyor, Kılıçdaroğlu kazanamıyor!

Seçimlerde zafere doymuyor! Erdoğan kaybetmiyor, Kılıçdaroğlu kazanamıyor!

Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonucu için sandık başına giden halk yeniden Erdoğan'ı cumhurbaşkanı olarak seçti. Türk siyasetinde uzun yıllardır var olan yaptıkları ve yapacaklarıyla tüm dünyada konuşulan ve konuşulmaya devam eden Erdoğan bugün sandıktan çıkan sonuçlara göre tekrar 16'ıncı kez zaferini ilan etti. Erdoğan, 1994 yılından itibaren bugüne kadar katıldığı tüm seçimlerde kazanan taraf oldu. Her girdiği seçimde alnının akıyla zaferle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim karnesine bir göz atalım .

Gündem

23.01.2024, 20:57

Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimler’inde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) yeni bir zaferine daha sahne oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yapılan seçim ile yeniden seçilerek siyasi karnesine bir başarıyı daha ekledi. 1994 yılından beri girdiği tüm seçimlerde başarıyla çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim karnesi zafer sonuçlarıyla noktalanmış. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1994 yılından itibaren bugüne kadar katıldığı tüm seçimlerde zaferi elde eden taraf oldu.

Yurt genelinde sağanak alarmı verildi! Meteoroloji yeni hafta için o illeri peş peşe uyardı! 14 Nisan Pazar 2024 il il hava durumu Yurt genelinde sağanak alarmı verildi! Meteoroloji yeni hafta için o... Haberi Görüntüle

İŞTE ERDOĞAN'IN BAŞARILARLAR DOLU SEÇİM KARNESİ 

* 27 Mart 1994 yerel seçim: %25,19

* 3 Kasım 2002 genel seçim: %34,28

* 29 Mart 2014 yerel seçim: %42,87

* 22 Temmuz 2007 genel seçim: %46,06

* 21 Ekim 2007 referandum: %68,95

* 29 Mart 2009 yerel seçim: %38,39

* 12 Eylül 2010 referandum: %57,88

* 12 Haziran 2011 genel seçim: %46,58

* 30 Mart 2014 yerel seçim: %45,5

* 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi: %58,02

* 7 Haziran 2015 genel seçim: %40,87

* 1 Kasım 2015 genel seçim: %49,49

* 16 Nisan 2017 referandum: %51,41

* 24 Haziran 2018 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi: %52,59

* 31 Mart 2019 yerel seçim: %44,33

* 14 Mayıs 2023 genel seçim: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk turdaki oyu yüzde %49.24.

*28 Mayıs 2023 genel seçim: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci turdaki oyu yüzde %52,09.

Bayraktar TB3 bir test uçuşunu daha geride bıraktı: Toplam uçuş 272 saate ulaştı Bayraktar TB3 bir test uçuşunu daha geride bıraktı: Toplam uçuş... Haberi Görüntüle

NEDEN HEP ERDOĞAN KAZANIYOR? 

Erdoğan siyasetinin en belirleyici yüzü toplumda oluşturulan güven. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarının ilk günlerinden itibaren toplumu ikna etme becerisi gösterdi. Bu durumun oluşmasında en büyük neden, Erdoğan’ın oldukça gerçekçi hedefler koyması ve her ne şartta olursa olsun bunların gerçekleşmesini sağlaması.Erdoğan'ın girdiği tüm seçimlerde kazanmasıyla ilgili Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş'in bir analiz yazısında şü ifadeler yer alıyor. 

VESAYET ZİNCİRLERİNİ KIRAN LİDER

3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde iktidara gelen AK Parti’nin ekonomik ve siyasî açıdan pozitif bir tablo devralmadığı açıktır. 1990’lı yıllarda Türkiye’de bir dizi ekonomik ve siyasî kriz yaşanmıştı. Söz konusu krizler, toplumla siyaset kurumu arasındaki mesafenin açılmasını beraberinde getirdi. Her darbe döneminde sistem üzerine gizli ya da açık müdahalelerde bulunan vesayet kurumları siyasetin bıraktığı bu boşluğu hızlı şekilde doldurdular. 28 Şubat Süreci, topluma yönelik müdahalelerden kaynaklanan sorunların adeta doruk noktası oldu. 3 Kasım 2002’de başlayan dönemle birlikte Erdoğan’ın ilk yaptığı, toplumun siyasete güvenini yeniden yükseltmeye başlamak oldu. Bu dönemde, öncelikle geçmişte yaşanan ekonomik sorunlar hızla çözüldü. Ülke ekonomisi, IMF’de örneklenen dışa bağımlılıktan kurtarıldı. Ardından ülkenin temel altyapı sorunlarının çözülmesine ağırlık verildi. Bölünmüş yollardan yeni havaalanlarına hızlı tren ağlarından limanlara kadar ulaşım sektörünün tüm alanlarında önemli gelişmeler kaydedildi. Kentsel dönüşüm projeleri aracılığıyla şehirlerin konut stoku ve altyapısı önemli ölçüde yenilendi. Bu süreç, enerji sektöründeki ihtiyaçların giderilmesi için yeni nükleer tesislerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının inşasıyla devam etti. Yerli ve millî üretim projeleri kapsamında, savunma sektörü başta olmak üzere çeşitli ürünlerde dışa bağımlılıktan kurtulma amaçlı bir yaklaşım benimsendi.

TERÖR SROUNU GÜVENLİK SORUNU OLMAKTAN ÇIKTI 

Aynı sürece siyasî alanda yaşanan bazı gelişmeler eşlik etti. Öncelikle kırk yılı aşkın süredir Türkiye’ye ayak bağı olan terör sorununun çözülmesi için çaba harcandı. Bu amaçla hayata geçirilen Çözüm Süreci’nin örgütün sabotajları nedeniyle sonuç getirmemesi, güvenlik operasyonlarına ağırlık verilmesini beraberinde getirdi. Burada Çözüm Süreci’nin en önemli faydasının, Kürt vatandaşlar başta olmak üzere iç ve dış kamuoyuna hükümetle devletin iyi niyetli girişimlerinin PKK/KCK ve HDP nezdinde karşılık bulmadığının gösterilmesi olduğunu belirtmek gerekir. Aynı dönemde, Suriye’de ortaya çıkan otorite boşluğunu terör örgütü kendi açısından özerk alan edinmek için kullanmaya başladı. PKK/KCK, Suriye’deki uzantısı PYD/YPG aracılığıyla bölgede bir alan hâkimiyeti sağlamaya çalıştı. 15 Temmuz darbe girişimden sonra FETÖ unsurlarının Silahlı Kuvvetler’den ayıklanmasının etkisiyle Suriye ve Irak’ın kuzeyinde geniş kapsamlı askerî harekâtlar düzenlendi. Bu operasyonlar aracılığıyla Türkiye’nin güney sınırında PKK/PYD/YPG tarafından açılmaya çalışılan terör koridorunun önü kesildi. Böylece terör sorunu, Türkiye’nin güvenlik öncelikleri arasından çıkmaya ve ülke enerjisini başka alanlara aktarmaya başladı.

TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL GÜÇ YAPACAK

Türkiye’nin temel ekonomi ve altyapı sorunlarını çözmesiyle eşzamanlı şekilde uluslararası düzlemde etki alanını genişleten hamlelere ağırlık verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarının ilk yıllarından itibaren Türkiye’nin tarihî ve kültürel bağları bulunan Türk dünyası, Orta Doğu coğrafyası ve İslâm ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeye önem verdi. Bunu Afrika, Güney Doğu Asya ve Afrika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi izledi. Hatta Türkiye, Güney Amerika coğrafyasına da açıldı. Böylece Erdoğan öncülüğünde ülke, hem kendi coğrafyası hem de tüm mazlum milletler için adeta bir lider olmaya başladı. Mesela Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın eşitsiz ve adaletsiz yapısının değiştirilmesine yönelik en güçlü çağrı “Dünya Beşten Büyüktür” ifadesiyle, Türkiye’den geldi. Atılan bu adımlar, Türkiye’nin diplomatik zeminde etki alanını giderek genişletti. Bu şekilde, Türkiye, bölgesel güç olmaktan çıkıp küresel güç konumuna gelmeye başladı. Elbette küresel açıdan etki alanının genişlemesi uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. Bu sürecin başarıya ulaşması için yumuşak ve sert güç unsurlarının birlikte işlemesi gerekir. Ancak burada öncelikle bu iradenin ortaya konulması önem taşır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçmişi ve tarihinden kaynaklanan potansiyeli itibarıyla böyle bir misyon yüklenebileceğini gördü. Bunun gerçekten hayata geçilmesi için güçlü bir ekonomi kadar toplumun da buna ikna edilmesi gerektiği üzerinde durdu.

MİLLETİN ÖZ GÜVENİNİ YÜKSELTTİ

2023 seçimlerine girildiğinde öteden beri izlenen tüm bu politikalar “Türkiye Yüzyılı” mottosu altında bir gelecek perspektifi olarak sunuldu. Burada öncelikle Türkiye Yüzyılı projesinin sıradan bir hedef olmadığını anlamak gerekiyor. Türkiye, son üç yüzyıldır kendi korumak amaçlı bir politika izlemek zorunda kaldı. Bu durum, toplumun ve siyasetin önceliğini mevcudun korunmasına yöneltti. Türk siyasetine umut ve iyimserlik değil korku ve endişe hâkim oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği siyaset, milletin özgüvenini yükselten bir yön taşıyor. Erdoğan’ın yaklaşımı, topluma güçlü ama aynı zamanda gerçekçi bir gelecek perspektifi sunuyor. Aslında bu sürecin AK Parti’nin iktidarının ilk yıllarından itibaren süregelen bir yaklaşımın uzantısı olduğu söylenebilir. Daha önceki dönemlerde Yeni Türkiye sloganıyla dile getirilen bu anlayış, Cumhuriyet’in ikinci asrına girilen bu süreçte daha geniş bir çerçeveye yayılarak Türkiye Yüzyılı kavramıyla ifade edildi. Türkiye Yüzyılı kavramıyla önümüzdeki asırda ülkenin dünya üzerinde sahip olması hedeflenen etki anlatılmak isteniyor.

TÜRKİYE'NİN İNŞASININ MÜMKÜN OLDUĞUNU GÖSTERDİ 

Türkiye Yüzyılı projesi, aslında topluma geleceğe dönük olarak verilen umutların yansıması durumunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı toplumsal kesimlere önümüzdeki dönemde daha müreffeh bir Türkiye’nin inşasının mümkün olduğunu gösterdi. Bu durum, kendi kitlesini konsolide etmesinin yanında yeni seçmenlere de ulaşabilmesinde etkili oldu. Burada elbette uzun süreli iktidarın getirdiği yıpranmışlık sorununu göz önünde bulundurmak gerekiyor. AK Parti’nin kesintisiz yirmi yıldan fazla devam eden iktidar tecrübesi, demokratik sistemlere çok az örneğine rastlanan bir durum. Bu süreçte, herkesin talebine cevap verilemeyeceğinden memnuniyetsiz bazı grupların oluşması anlaşılabilir. Ancak Erdoğan, kampanya sürecinde kullandığı geleceğe dönük umut aşılayan diliyle memnuniyetsizliğin toplumun geneline yayılmasını engelledi.

RAKİBİ BATI’NIN SÖZÜNDEN ÇIKMIYOR

Diğer taraftan muhalefet, tüm kampanya sürecini negatif bir algı üzerinde kurdu. Kampanyanın temasının “baharın gelmesi” olarak seçilmesi Türkiye’nin olumsuzlukla özdeşleştirilen kış ikliminde olduğuna gönderme yapıyordu. Bu bağlamda, muhalefet, yerli ve millî teknolojideki gelişmeleri de enerji alanında atılan adımları da, ülkenin diplomatik başarılarını da görmezden geldi ya da küçümsedi. Muhalefet sözcüleri, ilginç ve anlaşılmaz bir şekilde Batı dünyasında mesaj vermek uğruna ülkenin millî politikalarına aykırı ifadeler kullanmaktan kaçınmadılar. İsveç’in NATO üyeliğine destek verilmemesinden Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a sağlanan lojistik yardıma pek çok millî meselede Türkiye’nin takındığı tutum muhalefet sözcüleri tarafından eleştirildi. Üstelik bu konuların üzerinde ülke genelinde geniş bir mutabakat olmasına rağmen muhalefet, Batı’ya mesaj verme kaygısıyla Erdoğan’a karşı bir pozisyon almayı tercih etti. Muhalefet, körü körüne bir Erdoğan karşıtlığı üzerinden hareket etti ve bu şekilde kendi özgün politika oluşturma dinamiklerini de kaybetti. Ayrıca muhalefetin farklı kesimlere ulaşmasının da önü kendiliğinden kesilmiş oldu.

TOPLUM EN ÇOK ONA GÜVENİYOR

6 Şubat 2023 gecesi yaşanan deprem, muhalefetin kendi lehine kullanmaya çalıştığı bir hadise oldu. Gerçekte devlet, oldukça geniş bir coğrafyayı etkileyen depreme mümkün olan en hızlı şekilde müdahale etmeye gayret etmişti. Ancak deprem bölgesinde elde edilen sonuçlar, toplumun Erdoğan’a güvenini teyit etti. Zira depremin ilk anlarından itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan kayıplar hiçbir zaman geri gelmese de kentlerin yenilenmesi için somut projelerin hazırlanması üzerinde durdu. Hızlı bir şekilde üretilen çözümler, hayatın normale dönmesi açısından hemen etkisini gösterdi. Öyle ki deprem bölgesinde AK Parti, daha önceki gibi yine birinci parti oldu.

MUHALEFET İNANDIRICILIK SORUNU YAŞIYOR 

Erdoğan siyasetinin en belirleyici yüzü toplumda oluşturulan güven. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarının ilk günlerinden itibaren toplumu ikna etme becerisi gösterdi. Bu durumun oluşmasında en büyük neden, Erdoğan’ın oldukça gerçekçi hedefler koyması ve her ne şartta olursa olsun bunların gerçekleşmesini sağlaması. Baştaki hedeflere ulaşılamaması durumunda da Erdoğan bu durumun nedenlerini topluma anlattı. Dolayısıyla Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına yönelik hedeflerin de toplumda güçlü bir karşılık bulduğu görülüyor. Buna karşılık, muhalefet inandırıcılık sorununu bir türlü çözemiyor. Nitekim deprem bölgesinde Erdoğan’ın ilk sırada yer almasından sonra çıkan çirkin yorumlarda örneklendiği gibi bu sorunun aşılması da mümkün görünmüyor.

Habere Tepki Ver

0

0

0

0

0

0

0

0


Loading