Seçil Erzan’dan mahkemeye Fatih Terim başvurusu: Soru sormam engellendi
Futbol dünyasının ünlü isimlerini hayali fon yaratarak milyonlarca dolar dolandırdığı iddia edilen Seçil Erzan’ın avukatı ünlü teknik adam Fatih Terim’in ifadesine itiraz etti. Mahkemeye dilekçe sunan Erzan’ın avukatı, Fatih Terim’e kapalı duruşma yapılmasını kabul etmediğini belirtti.
Kamuoyunda yüksek karlı gizli fon adıyla bilinen, aralarında Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen Denizbank'ın eski müdürü Seçil Erzan davasında dikkat çeken bi gelişme yaşandı.
Teknik direktör Fatih Terim, Seçil Erzan'ın şüpheli olarak yargılandığı ‘yüksek kârlı fon vaadiyle’ dolandırıcılık davasında Bodrum'da ilk kez ifade verdi.
Fatih Terim, ifadesinde ''Toplu olarak getirdiği belgeleri bana imzalatırdı, hiç okuma ihtiyacı duymadan imzalardım. Ben bir bankaya güvendim ve bir banka müdürüne güvendim, biri paramı diğeri de itibarımı kullandı, kullanmaya devam ediyor.'' dedi.
"TERİM'E SORU SORMASI ENGELLENDİ"
Sanık Erzan’ın avukatı ise Fatih Terim’in verdiği ifadeye karşı mahkemeye itiraz dilekçesi sundu. Erzan’ın avukatı tarafından İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan itiraz dilekçesinde şu ifadeler yer aldı; ''Kendilerinin duruşmaya katılmaları ve Terim’e soru sorulabilmesi engellenecek şekilde 20 Ağustos tarihinde Terim ve vekillerine tensip kararına aykırı kapalı bir duruşma yapıldı.''
"BİR KEZ DAHA İFADESİ ALINSIN"
Söz konusu dilekçede Seçil Erzan’ın avukatı, bu durumu asla kabul etmediklerini, savunma haklarının kısıtlandığını belirtti. Dilekçede Seçil Erzan ve avukatının katılımına açık ve önceki celse belirlenen duruşma gününde Terim’in ifadesinin alınmasını talep edildi.
Terim’in ifadesinden öne çıkanlar şu şekilde;
Yaklaşık 13 yıl kadar önce ben Galatasaray Teknik Direktörü olarak göre yaparken Galatasaray Kulübü ile Denizbank arasında bir anlaşma yapılmış ve bu çerçevede kulüp, Denizbank ile çalışmaya başlamıştı. Buna yakın tarihlerde bir Şampiyonlar Ligi seyahatinde, uçak yolculuğunda bankanın genel müdürü Hakan Ateş ile tanıştım, o dönemki eşiyle birlikte bir arka sıramda oturuyordu, bana yaklaştı ve kendini tanıttı. Kulüple anlaştık, sizin de hesaplarınızı bizim bankaya taşıyalım hocam” dedi. İlk tepkim olumsuzdu, çünkü yıllardır başka bir bankayla çalışıyordum ve çok sık hesap değiştiren etrafımdaki danışmanları, hizmet aldığım insanları ve firmaları değiştirmeyi sevmem, uzun vadeli güven üzerine ilişkiler kurarım.
''ÇOK YAKIN İLGİ ALAKA GÖSTERDİ''
Hakan Ateş o esnada çok ısrar etti, bankanın sağlayacağı avantajlardan bahsetti, kulüpteki diğer çalışanların da Denizbank’a geçtiğini anlattı, bunun üzerine ben de diğer bütün kulüp çalışanları gibi bazı banka hesaplarımı Denizbank’a aktardım. Sonrasında Hakan ile arkadaş da olduk, ya da en azından ben öyle sandım. Çok yakın ilgi alaka gösterdi, bana en iyi hizmeti vermek üzere çok özel bir müşteri olarak hissettirdi. Ben finansal meselelerden çok anlamam. Yoğun ve çok seyahatli çalışma hayatım sebebiyle de çok uzun yıllardır bir banka şubesine gitmişliğim yoktur. Hatta, Denizbank Florya Şubesi’ne ve Denizbank Büyükdere Şubesi’ne bir defa dahi adım atmamışımdır, bunların yerini dahi bilmem.
''HAVAALANINA NAKİT PARA GETİRİRLERDİ''
Çalışma hayatımın özellikle son 15-20 senesi boyunca para yatırma ve çekme işlemleri ile imzalanacak belgeler banka çalışanlarının bulunduğum yere gelmesi ile yapılmıştır. Seçil Erzan bizzat kendisi gelip kimi zaman Florya tesislerinde herkesin içinde kimi zaman evimde toplu olarak getirdiği belgeleri bana imzalatırdı, hiç okuma ihtiyacı duymadan imzalardım. Hatta, yurt dışına seyahat edeceğim zamanlarda benim Seçil Hanım ile konuşmam ya da mesajlaşmam üzerine havaalanına nakit para getirildiği dahi olmuştur. Her zaman Seçil Hanım değil başka Denizbank çalışanları da gelirdi, para getirirlerdi para götürürlerdi, bazen imza alırlardı bazen almazlardı.
''ÖZEL BANKACIM OLARAK SEÇİL ERZAN'A GÜVENDİM''
Seçil Erzan yıllardır benim özel bankacımdı. Ben Denizbank tarafından oluşturulan güven ve Denizbank’ın bana gösterdiği kişi olduğu için Seçil Erzana özel bankacım olarak güvendim. Ben hayatım boyunca bütün ilişkilerimi güven üzerine kurdum, benim yaşantım hep böyleydi. Bundan sonra da böyle olacak güvensiz yaşanmaz. Bankadaki hesaplarımı zaman zaman Seçil Erzan’a, o yoksa onun yönlendirdiği bankacıya sorardım. Onlar da bankadaki ekranlarına bakarak bana varlık durumu ekranının fotoğrafını atarlardı. O dönemde tüm yazışmalarım SMS üzerindendir, birçok transfer işlemini SMS ile mesaj atarak istedim, onlar da bana SMS ile dönüş yaparlardı ve banka hesaplarımla ilgili bilgileri bazen mesajda yazarak bazen de ekran görüntüsü paylaşarak iletirlerdi.
''NAKİT PARA İŞLEMLERİMİ ŞOFÖRÜM VASITASIYLA YAPARDIM''
Telefonla kaydettikleri sesli talimat ve onaylarım da olmuştur, bunlar yanlış hatırlamıyorsam daha çok kredilerle ilgiliydi. Nakit parayla ilgili işlemlerimi de genelde şoförüm Umut Akgöze vasıtasıyla yapardım. Umut Akgöze dışında da güvendiğim bir çok kişiyle, o an yakınımda kim varsa ona güvenerek, bu tür işlemler yapmışlığım olmuştur. Hesabıma nakit yatırılacak tutarları bu şekilde gönderdiğim, nakit çekimlerimi de bu şekilde yaptığım çok olmuştur. Bu, Denizbank’a özel bir durum değil, ben geçmişte de birçok nakit çekme ve yatırma işlemini güvendiğim insanlar aracılığıyla yapmıştım, bunda bir beis görmedim çünkü banka şubesine bizzat gitmem söz konusu olmuyordu.
''HOCAM PARANIZ HEBA OLMASIN DEĞERLENDİRELİM''
Seçil Erzan benim Denizbank hesaplarımdaki bütün işlemlerimle özel olarak ilgilenirdi. Bana finansal olarak söylediği her tavsiyeyi bankanın görüşü olarak gördüm, zira bankanın yönetimi ona güvenmiş onu o pozisyona getirmiş hatta bana da bizzat gelip “en iyi şube müdürlerimizden biri” demişler, ben de bunun üzerine ayrıca bir teyit yapmaya ya da sorgulamaya gerek görmedim. Bana özel bankacım olarak hizmet veren Seçil Erzan, “hocam bankada şu kadar paranız var, bu ay bu paraya dokunmadınız heba olmasın, değerlendirelim” gibi sözler söylediğinde de ben doğal olarak bunun altında kötü bir amaç aramadım, bu durumu sorgulamadım. Sorgulamadım çünkü doğal olarak güven duyuyordum.
''SAKLAMA HESABINA YATTIĞINI SÖYLEDİĞİ PARALAR BÖYLE BİR HESABA YATMAMIŞ''
Bu tür durumlarda, “siz daha iyi bilirsiniz, öyle daha iyi olacaksa o şekilde hareket edelim, nasıl değerlendirmeyi uygun görürseniz öyle değerlendirelim” gibi sözler söyledim. Daha sonra da kendisi gerekli işlemleri yapar, onayım gereken hallerde de ya arar ya da imzamı alırdı. Ben bu işlemlerin aslını hiçbir zaman özel olarak kontrol etmedim, etmem de ve hayatımda hiçbir bankada etmedim. Hesapların takibi genel itibarıyla şube müdürü olarak ondaydı, o yerinde olmadığı veya müsait olmadığında da beni uygun gördüğü diğer banka çalışanlarına yönlendirdiği olmuştur. Rüya Sağır da bunlardan biridir. Şimdi anlıyorum ki Seçil Hanım’ın bana yazdığı saklama hesabına yattığını söylediği paralar, böyle bir hesaba yatmamış.
''PARAMI VE İTİBARIMI KULLANDI''
Ben finans işlerinden anlamam, bu nedenle de kimseye anlamadığım bir konuda tavsiye vermem, kimse de bana böyle bir konuda akıl danışmaz. Buna kızım, yeğenim ve eski damadım da dahildir. Tarafımın ismimin ve ailemin yaşadığı mağduriyet bile maddi olarak hiçbir şekilde karşılığı olmayan bir zarardır ve bu durum benim için çok daha önemlidir. Konunun adalet önünde tartışılması ve kim suçlu ise bunun ortaya çıkması en büyük arzumdur. 70 yaşımdayım, bunca yıldır en iyi öğrendiğim husus şudur: Gerçeklerin yenemeyeceği yalan, tuzak, karalama yoktur. Ben bir bankaya güvendim ve bir banka müdürüne güvendim, biri paramı diğeri de itibarımı kullandı, kullanmaya devam ediyor. Benim kamuoyu açıklamalarım kimsenin adını lekelemek üzere değil gerçekleri paylaşma amaçlı olur.