Yandex Metrica

Mustafa Kemal Atatürk nasıl zehirlendi? Arşivden çıkan gizli mektuplarda ne yazıyordu?

Mustafa Kemal Atatürk nasıl zehirlendi? Arşivden çıkan gizli mektuplarda ne yazıyordu?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün devleti yönetenler tarafından nasıl zehirlendiğini anlatan çarpıcı mektuplar bir kez daha gündemde. 83 yıldır herkesin bildiği büyük sır İsmet İnönü, Şükrü Kaya, Kasım Gülek, Hıfzı Oğuz Bekata ve Mason locaları denklemindeki o ifadelerde gizli...

Gündem

03.04.2024, 19:36

Bugün 10 Kasım 2021... Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 83. ölüm yıldönümü. 57 yaşında hayatını kaybeden Atatürk'ün doğal yollardan ölmediği, zamanın kudretli yöneticileri ve doktorları tarafından 'zehirlendiğine' ilişkin iddialar orta yerde duruyor. Hem de Yeni Şafak gazetesinde 6 Nisan 2015 tarihinde yayınlanan 'çok gizli' belgelere rağmen...

Irak’ın kuzeyinde operasyon! Çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi Irak’ın kuzeyinde operasyon! Çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi Haberi Görüntüle

NE OLMUŞTU?

Yeni Şafak'ta 6,5 yıl önce yayınlanan ve yurt çapında büyük tartışmalara neden olan belgeler, Atatürk'ün 'asla öldürülmediğine' inanan bir kesim tarafından alaya alındı. Aynı kesim, Fetullah Gülen'in mason olduğunu dünyaya ilk kez duyuran belgeleri de 'masa başında hazırlanmış' ya da 'montaj' diyerek sulandırmaya çalışmıştı. Gazi Mustafa Kemal'in hasta yatağında günbegün nasıl ölüme sürüklendiğinin ve bunun bizzat İsmet İnönü'nün bilgisi dahilinde yapıldığının delillerini yeniden hatırlama vaktidir.

İlk belge, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın 30 Haziran 1938'de, yani Atatürk'ün ölümünden 4,5 ay önce İsmet İnönü'ye gönderdiği yazıyı gösteriyor. Kaya, yazıda "Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkıyla yaptığı kanısındayım" diyor. Kaya'nın Atatürk'ün tedavisiyle ilgili normal bir bilgilendirme metniymiş gibi görünen yazısı birkaç cümle sonra farklı bir mahiyete bürünüyor:

Nisan ayında sıcaklık rekoru! 39 dereceyi gördüler Nisan ayında sıcaklık rekoru! 39 dereceyi gördüler Haberi Görüntüle

SİZİ REİS OLARAK GÖRMEK İSTERİZ

"Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim."

Suphiye Orancı'nın arkadaşından olay iddia: Dilara'nın babası Yeşilçam artistiydi! Futbolcu detayına dikkat Suphiye Orancı'nın arkadaşından olay iddia: Dilara'nın babası Yeşilçam artistiydi! Futbolcu... Haberi Görüntüle

YABANCILARI YANINDAN UZAKLAŞTIRDI

Mektuba göre Atatürk, doktorlardan kuşkulandığı için yabancı doktorları kendinden uzaklaştırıyor ve "Beni Türk doktorlarına emanet edin" talimatı veriyor. 

Mehmet Ali Yılmaz nasıl öldü, evinde mi? Mehmet Ali Yılmaz kimdir? Mehmet Ali Yılmaz nasıl öldü, evinde mi? Mehmet Ali Yılmaz... Haberi Görüntüle

İŞTE ŞÜKRÜ KAYA'NIN O MEKTUBU

Şükrü Kaya'nın İsmet İnönü'ye mektubunda şu satırlar yer alıyor: "Çok kıymetli büyüğüm İsmet İnönü. Cumhurreisimizin hastalığı gün geçtikçe ilerlemekte, çevresinde size karşı bazı tedbirler aldığını duydukça çok üzülmekteyim. Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkıyla yaptığı kanısındayım. Cumhurreisimiz, doktorlardan çok şikayet etmiş, 'Beni Türk doktorlarına emanet edin' demiştir. Yabancı doktorları uzaklaştırmak istemektedir. Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim. (Dahiliye Vekili / Şükrü Kaya)"

DEM Partili belediyelerden yeni bir skandal: Türk Bayrağı'nı ve Erdoğan'ın fotoğrafını kaldırdılar DEM Partili belediyelerden yeni bir skandal: Türk Bayrağı'nı ve Erdoğan'ın... Haberi Görüntüle

BU KONU SENİ DE BENİ DE AŞAR!

İkinci belge ise Atatürk'ün zehirlendiği tartışmalarının, 20 yıl sonra devletin zirvesindeki bazı isimlerin başını ağrıtacak ve ölüm tehditlerine bile sebep olacak şekilde yeniden gündeme geldiğini gösteriyor. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, 26 Şubat 1959 tarihindeki yazısında daha sonra İçişleri Bakanlığı da yapacak olan Hıfzı Oğuz Bekata'yı nazik bir şekilde uyarıyor.

Atatürk'ün zehirlendiğine ilişkin raporu başkalarıyla paylaştığı için Bekata'ya tepki gösteren Gülek, "Bu konu seni de beni de aşar, altından kalkamayız. Sen de altında kalırsın ben de. Birileri de altında kalır. Geçmişte yapılan hataları telafi etmemizin ihtimali olmadığını iyi bilmektesin" diyor. Gülek yazının devamında ismini vermediği bir kişinin MAH'ta (MİT'in eski ismi) adamları olduğuna dikkat çekiyor ve Bekata'ya "Senin işini bitirirler" diyerek gözdağı veriyor. 

Ahu Tuğba'nın evi nerede, evi yıkıldı mı? Ahu Tuğba neden kaza yaptı? Ahu Tuğba'nın evi nerede, evi yıkıldı mı? Ahu Tuğba neden... Haberi Görüntüle

GÜLEK, BEKATA'YI TEHDİT EDİYOR

Dönemin CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'in partinin ağır toplarından Hıfzı Oğuz Bekata'ya gönderdiği o mektup şöyle: "Hıfzı Oğuz kardeşim. Seninle dost masalarında konuştuğumuz konuları bir başkaları ile paylaşman son derece beni üzmüştür. Elimden geldiği oranda sana destek olmaya çalışıyorum. Taleplerin zaman zaman çizgiyi aşmış da olsa sana destek olmak adına sineme çekip taleplerini karşılamaya çalışıyorum. Bahse konu zehirlenme raporunun bir örneğini birilerine verdiğini ifade etmişsin. Bu konu seni de beni de aşar, altından kalkamayız. Sen de altında kalırsın ben de. Birileri de altında kalır. Geçmişte yapılan hataları telafi etmemizin ihtimali dahi olmadığını iyi bilmektesin. Gençtik, konuya sonradan vakıf olduk, alet olduk. Geri dönülmez bir yola girdik. Bunun vicdan azabını her daim hissettiğimi bilmektesin. Konuştuğumuz gibi meseleyi kendi aramızda halledelim. Düzenli olarak miktar hesabına yatmaya devam edecek. Birbirimizi üzmeyelim. O raporun aslını lütfen teslim et. İşin içerisinde kimler olduğunu biliyorsun. MAH'ta hâlâ çok iyi adamları var. İşini bitirirler. Bunu tehdit olarak algılamayın. Başbakan Adnan Menderes'i adım adım takip ettirdiğini, Celal Bayar'ı takip ettirdiğini, evine dinleme cihazı yerleştirdiğini, her şeyden haberi olduğunu biliyorsun. Sevgiler, saygılar sunarım. (26 Şubat 1959 - Kasım Gülek)"

Adnan Menderes yönetimindeki Demokrat Parti'nin son yıllarında kaleme alınmış mektup, ana muhalefet lideri İsmet İnönü'nün Menderes ve DP kadrosunu dönemin Milli İstihbarat Teşkilâtı'na adım adım izlettiğini, hatta dinleme cihazlarıyla kayda aldırdığını ortaya koyuyor.    

Dehşet anları kamerada! Pitbull sahibine ve ailesine saldırdı: 3 kişi ölümden döndü Dehşet anları kamerada! Pitbull sahibine ve ailesine saldırdı: 3 kişi... Haberi Görüntüle

ATATÜRK KESİNLİKLE ÖLDÜRÜLDÜ

Bir dönem 'derin devlet' olarak anılan Encümen-i Daniş'in başkanlığını da yürüten Hıfzı Oğuz Bekata, Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası'nın kıdemli üyesi Kasım Gülek'in 'nazikçe' uyarılarına rağmen Atatürk'ün ölümünün arkasındaki sırrı araştırmaya devam etti. Yeni Şafak'ın ulaştığı bir başka belgede, Bekata'nın İçişleri Bakanı olduğu 1962 yılında, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Doktor Lebit Yurdoğlu'ndan destek istediği, Yurdoğlu'nun elde ettiği bulguları bir mektupla ilettiği görülüyor. Doktor Yurdoğlu, Bekata'ya yazdığı yazıda Atatürk'ün kesinlikle öldürüldüğüne dikkat çekerek tespitlerini şöyle sıralıyor:

"Sn. Hıfzı Oğuz Bekata. Bu konuyu derinlemesine araştırdığımda sorunun sadece geç teşhis olmadığını, teşhisle uyumlu ilaçlar kullanılmadığını tespit ettim. Atatürk'ün ilaçlarının alındığı eczanenin kayıtlarına baktığımda, o dönem sıtma tedavisi için kullanılan Kinin ilacının 43 şişe kullanıldığını gördüm. Bu kadar Kinin kullanıldığında karaciğerinde onarılmaz yaralar açacağını her hekim bilir. Bunun sanki bilinçli kullanılmış olduğu izlenimi edindim. Atatürk'ün tedavi amaçlı verildiği diğer ilaç 'piremidon'dur. İnsanlar üzerinde toksin 'zehirli' etkisi olduğu kesinlik kazanmıştır. 'Civalı diuaretik' olan 'salyrgan' isimli ilacın ise 3 Ağustos 1938 tarihinde yapılan konsültasyondan önce kullanımının tehlikeli olacağı bilindiği halde bu ilacın kullanılmasına devam edilmiştir. (Atatürk'ün doktorları) Eppinger, Bergman, Fissinger, Neşet İrdelp'in hekimlik görevlirini bilinçli bir şekilde eksik yaptıkları kanısı bende hakim olmuştur. Hürmet ve muhabbetlerimle. CHP Genel Sekreter Yardımcısı İzmir Milletvekili - Dr. Lebit Yurdoğlu (18 Kasım 1962)"

Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu: Putin Türkiye'ye geliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu: Putin Türkiye'ye geliyor Haberi Görüntüle

SAĞLIK BAKANI DA AYNI KANIDAYDI

1977-1978 yıllarında Orman Bakanlığı yapan Sabahattin Savcı'nın yazdığı bir yazıda Atatürk'ün ölümüne ilişkin ilginç iddialar var. Savcı, Atatürk'ün İnönü, Kasım Gülek, Şükrü Kaya ve doktorlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü ifade ediyor ve bunu da 1962-1963 yıllarında Sağlık Bakanlığı yapan Yusuf Azizoğlu'na dayandırıyor. Azizoğlu, Hıfzı Oğuz Bekata ile Atatürk'ün ölümüne ilişkin sohbetinde Bekata'nın tanıklıklarını daha sonra Savcı'ya anlatmış. Savcı'nın konuya ilişkin yazısı şöyle:

"Yusuf bey Diyarbakır milletvekili, aynı zamanda 27 Mayıs darbesinden sonra kurulan hükümette Sağlık Bakanlığı yapmış, saygı duyduğumuz bir büyüğümüzdür. Kendileriyle Diyarbakır Hazro'da yaptığımız bir söyleşide, bakanlığı dönemi ve Atatürk ile ilgili çok ilgi çekici konuları anlattı. Sağlık Bakanlığı döneminde bakanlıktan ayrılmak durumunda bırakılmasının birinci nedeni Demokrat Parti milletvekillerinden idamla yargılanan Zeki Eratman, ikincisi de Atatürk imiş. 'Atatürk' deyince çok şaşırdım ve 'nasıl bir alaka olabilir' dediğimde konuyu anlattı."

Bakan Özhaseki'den sıcaklık uyarısı: 'Bazı illerde sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkabilir' Bakan Özhaseki'den sıcaklık uyarısı: 'Bazı illerde sıcaklıklar 30 derecenin üzerine... Haberi Görüntüle

KONU YİNE TEHDİTLE KAPATILMIŞ

"Dönemin İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz, Zeki Eratman'ın hapisten kaçırılmasından dolayı kendisini suçlayarak istifa etmeye zorlamış. Yusuf bey de Hıfzı Oğuz'un Atatürk'ün ölümüyle ilgili samimi bir ortamda itiraf ettiği şeyleri (Atatürk'ün İnönü, Şükrü Kaya ve doktorlar eliyle yavaş yavaş zehirlenerek öldürüldüğünü, bunun mason localarının yoğun çabalarıyla yapıldığını) Hıfzı Oğuz'a karşı tehdit olarak kullanmış. Fakat başvekil istifasını kabul etmiş ve yoğun biçimde ailesi ve iş hayatı tehdit edilir hale gelince geri çekilip konuyu kapatmak zorunda bırakılmış."

1 Mayıs Taksim'de kutlanmayacak mı 2024? 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nerede kutlanacak? 1 Mayıs Taksim'de kutlanmayacak mı 2024? 1 Mayıs Emek ve... Haberi Görüntüle

İNÖNÜ MASON LİSTESİNDE GEÇMESİN!

Hıfzı Oğuz Bekata'nın Yusuf Azizoğlu'na itiraflarında dile getirdiği 'mason locaları', Atatürk'ün ölümü süresince oynadığı rolle dikkat çekiyor. CHP içerisinde yoğun tartışmalara neden olduğu anlaşılan 'zehirlenme' meselesini gerek uyarı gerekse de üstü kapalı tehditlerle kapatmaya çalışan Kasım Gülek, Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası'nın en bilinen üyelerinden biri. Enteresandır ki, Atatürk'ü öldürtmekle suçlanan İsmet İnönü de kayıtlara göre masondu. 2015 yılında Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan bir belgede İsmet İnönü isminin, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası Emniyet Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan Masonluk Raporu'ndan çıkarılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Bunu mektupla talep edense 27 Mayıs darbecilerinden Kurmay Binbaşı Şükran Özkaya. Özkaya, o dönem Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği mektupta şunu söylüyor: "Dahiliye Vekaleti Emniyet Umum Müdürlüğüne / ANKARA - Masonlarla ilgili hazırlanan paperda Sn. İnönü'nün isminin kesinlikle yer almaması gereği bilgilerinize arz olunur. (M.Şükran Özkaya / 16 Haziran 1960)"

Zeynel Abidin Okul kimdir? AK Parti İBB Grup Başkanvekili kim? Zeynel Abidin Okul kimdir? AK Parti İBB Grup Başkanvekili kim? Haberi Görüntüle

ŞÜKRÜ KAYA, GÜLEK'İN LOCA MEKTUBUNDA

Atatürk'ün adım adım zehirlendiği süreçte İsmet İnönü'ye mektup gönderip "Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur" diyen İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'in yazdığı mektuba göre bir masondu. Locadaki bölünmeler hakkında 'büyük üstad'a şikayet mektubu kaleme alan Kasım Gülek, saydığı mason biraderleri arasında Fetullah Gülen'e birlikte Şükrü Kaya'nın da adını veriyor. O satırlar, diğer isimler tarafımızca kodlanmış haliyle şöyle:

"Saygıdeğer K.K. Türkiye'de yegane ve muntazam mason teşkilatı, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası (Türk Yükseltme Cemiyeti)'dir. Hâl böyle iken bazı kimselerin bir araya gelerek bir dernek kurmalarıyla bunca yıllık temeli 1900'lere dayanan ve dünyaca tanınmış ve kabul görmüş Türk masonluğunu bir kenara itmeğe çalışmak doğru bir iş değildir. Bir müessesede, bir dernekte veya bir vücutta aksayan, hastalanan bir taraf her zaman olabilir. O vakit yapılacak şeyin hemen başka bir derneğe geçivermek değil, aksaklığın giderilmesi, hastalığın tedavisi olduğunu pek iyi bilir ve takdir edersiniz. Bİrtakım yan fikirlerle destekleyip kamufle edilen bu şiddetli ihtiras Tork masonluğunu ikiye hatta üçe bölmüş, bir kısım arkadaşlarımızı, Şükrü Kaya, A.Ş., Fetullah Gülen hocamızı, A.D., Z.E., K.T., V.K. ve T.K. biraderleri küstürmüşlerdir. Bu arkadaşlarımızın büyük locadan en büyük madalya aldıkları unutulmaktadır. Üstün hizmet madalyasına sahip olmak her masonun rüyasıdır. (...) Bir mason olarak saygılarımı sunarım. (16 Temmuz 1967 / Kasım Gülek)"

Habere Tepki Ver

0

0

0

0

0

0

0

0


Loading