CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; ardı ardına kamu kurumlarına baskınlar düzenliyor. Bunu kamuoyu hassasiyeti üzerinden pazarlarken, aslında kurumları aşındırma, yıpratma stratejisi uyguluyor.
Devletin kurumlarını itibarsızlaştırıyor, milletin devlete olan güvenini sarsmaya çalışıyor. Devletin merkez iktidar alanında gedikler açmaya çalışıyor.
HIRÇIN, ÖFKELİ, İNTİKAMCI
Bu yöntem hiçbir zaman siyasi parti yöntemi olmadı. Siyasi partiler ve liderleri, ülkenin en acil sorunları için bile akil tavır ve sorumlulukla hareket etmeyi bildiler.
Kılıçdaroğlu bu ehliyeti, geleneği, olgunluğu bozdu. Hırçın, öfkeli, nefret ve intikamcı cümlelerden sonra, büyük bir öfke ile kurumlara, devlete ve millete ait yapılara ardı ardına saldırılara başladı.
SİYASET DEĞİL, ÖRGÜT TAVRI
Aslında aynı cümleleri eyleme dönüştürdü. CHP liderinin bu tavrı, bu “yıkıcı” siyaset yöntemi, siyasi tavırdan çok örgütlerin tavrını andırıyor.
Tek fark var: Onlar bunu silahla, bomba ile yapıyor. CHP lideri ise siyaseti silaha dönüştürerek, adeta bir “siyasi terör” yöntemine dönüştürerek yapıyor.
ONA; “HİÇ BİR KUTSALI ÖNEMSEME, SALDIR” MI DEDİLER?
CHP liderinin bu tavrı, geçmiş ideolojik kimliğinin eseri olabilir mi? Her ne kadar anamuhalefet partisi lideri olsa da, o geçmişten kurtulamaması olabilir mi?
Ya da bu fevri refleksleri çok konuşluduğu gibi bir “Ajans” çalışması, planlaması mı? “Ne kadar hırçın olursan, ne kadar kamuoyu hassasiyetlerini provoke edersen o kadar güç kazanırsın. Bu çerçevede hiçbir kutsalı önemseme” şeklinde bir çamlışma olabilir mi?
ERDOĞAN’A SALDIR GÜCE YATIRIM YAP!
Ya da; “Avrupa, ABD, Batılı sermaye çevreleri alabildiğine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırıyor. Kendi iç politika tartışmaları bile Erdoğan’la ilgili bir pozisyon almaya dönüştü. Burada bir güç yatırımı var. Ben de buna yatırım yapayım” şeklinde bir düşünce olabilir mi?
Elbette kendisinden, Türkiye etrafında kurulan cephelere, terörle saldırılara, içeriden vurmalara, Türkiye hassasiyetine, neden bu kadar ülke Türkiye’yi durdurmaya çalışıyor” sorularına bir cevap ya da duruş beklemiyoruz.
KILIÇDAROĞLU İÇİN TEHDİT CHP İÇİNDE. O BUNA DİRENİYOR.
Ama bence asıl mesele şu:
Kılıçdaroğlu için asıl tehdit CHP içinde. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş üzerinden kurulan hesaplar, Kılıçdaroğlu’nun siyasi ömrünü bitirecek boyutta.
Kişisel olarak bu “üst kurgu”yu bertaraf edecek güçte değil. Evet, dayandığı bir koplumsal kesim var. Ama bu yeterli değil.
Bu tehlike ile mücadele etmek için son derece “hırçın, ergen, çatışmacı, öfkeli, intikamcı” bir çizgi belirledi. Ya da birileri onun için belirledi.
ERDOĞAN’A ÖFKESİ İLE TÜRKİYE’Yİ ÖFKEYİ BİRBİRİNE KARIŞTIRDI
“Ne kadar saldırırsam o kadar güçleririm. Öne çıkarım. Kendimi sağlama alırım. Düşmanı ne kadar hırpalarsam o kadar güç devşiririm” düşüncesi bu. Bu yüzden de Erdoğan’a öfkesini “kontrol edilebilir çizgi”nin ötesine taşıdı.
Ama burada bir hata daha yaptı. Erdoğan’a öfkesiyle Türkiye’ye öfkesinini birbirine karıştırdı. Kendisi karıştırdı ama arkada planları yapanların zaten Türkiye’ye öfkesi vardı.
CHP’YE 2. OPERASYON. YİNE KILIÇDAROĞLU ÜZERİNDEN.
Onlar bu çelişkiyi asla yaşamıyor. Kılıçdaroğlu’nun siyasi hırsını TÜRkiye’ye karşı silaha dönüştürüyorlar. Ve bunu da başardılar. Onu CHP’nin başına getirirken nasıl başardılarsa şimdi de başardılar. Bu, Kılıçdaroğlu üzerinden CHP’ye 2. operasyondur.
CHP liderinin hesabı, bu kavgacı, yıkıcı siyasi dil ve buna bağlı hareketler ile CHP içinde kendini sağlama almak. Ekrem İmamoğlu gibilerin karşısında güç kazanmak.
Çünkü asıl kavga burada. Yarış burada. 2023’e doğru, bu kavganın nasıl şiddetleneceğini göreceğiz. Kılıçdaroğlu’nu kendi içinden vuracaklar. Kendisi CHP’yi Türkiye Eksenin’nden çıkarmak için CHP’nin başşına getirenler onun rolünün bittiğini düşünülyor.
Yeni bir oyun kurdu. Yeni oyunda kendisi yok aslında. Ama o “ben varım” diye direniyor.
GENELKURMAY’I, MİT’İ BASMAYA KALKARSA NE OLACAK? BUNU YAPAR!
Şimdi asıl soru şu: CHP lideri, bu saldırgan siyaseti daha ileri bir düzeye taşır mı?
Yarın Genelkurmay’ı, MİT’i, Emniyet’i basmaya kalkar mı? Suriye sınırındaki cepheylere baskınlar yapar mı? Adliyelelere, cezaevlerine baskın yapıp DHKP-C’lileri kurtarmaya girişir mi?
PKK/HDP ile 2023 sonrası özerklik, toprak pazarlıklarına girişir mi? Şam rejimi ile Hatay pazarlıklarına girişir mi?
Bu “kontrolsüzlük” çok ileri noktalara gidebilir.
Mesele siyaset olmaktan çoktan çıktı çünkü.