Kıbrıs'a göç Mossad operasyonudur: Ada'nın güneyinde kontrolü Yahudiler ele geçiriyor! İşte Kıbrıs'taki İsrailli sayısı...

Yahudilerin Kıbrıs işgaline Rumlar da tepki göstermeye başladı. Güney Kıbrıs'ta AKEL Partisi, "İsrail işgali altındayız" diyor. Ada güneyinde Yahudi nüfusu 20 bini aştı. Dinî motifli terör örgütü Çabad'ın şubeleri her yerde kol geziyor. Rum yazar Yiannis Pazouros, Kıbrıs'ta yaşananların organize bir Mossad eylemi olabileceğine dikkat çekiyor.
İran füzelerini bahane ederek Güney Kıbrıs'a göçü yoğunlaştıran Yahudiler, Ada'da önemli bir nüfus varlığına ulaştı. Kıbrıs'ı sözde 'vaat edilmiş toprak' idealinin güvenliği açısından önemli gören Siyo-Naziler, yoğun göç sonrası Rumları tedirgin ediyor. Son göç akınıyla birlikte Larnaka ve Limasol'da yaşayan İsrailli sayısının 20 bini geçtiği belirtiliyor.
Hem kuzey hem de güneyde geniş ölçekte arazi satın aldıktan sonra 2020 yılındaki pandemi sırasında Kıbrıs'a yerleşimi artıran Yahudiler, 13 Haziran sonrasında İran'la savaşı bahane ederek soluğu Kıbrıs'ta aldı. Denizden ve havadan akın akın Ada'ya ulaşan Yahudilerin yoğunluğu nedeniyle otellerde yer kalmadı, çok sayıda konut ya kiralandı ya da el değiştirdi.
Şehirde yaşayan Rumların yerini İsrailliler almaya başlayınca Güney Kıbrıs'ta basın ve muhalefetin rahatsızlığı arttı. İlk homurdanmalar sosyal medyada patlak verdi; bunu siyasiler ve gazetecilerin tepkisi izledi.
Güney Kıbrıs'ın en büyük muhalefet partisi AKEL'de yetkililer, Ada'nın İsrail işgali altında olduğunu belirterek "Türkiye'nin düşmanı dostumdur" mantığıyla hareket eden GKRY lideri Nikos Hristodulidis'i yerden yere vuruyor.
PAZOUROS: İSRAİL DEVLETİNİN ORGANİZE PLANI MI?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) yayınlanan Ajans Kıbrıs gazetesi, Güney'deki durumu özetleyen nitelikli haberinde şu ifadelere yer veriyor:
Mülkler toplu şekilde satın alınıyor. Okullar, sinagoglar açıldı; Yahudiler için yaşam alanları oluşturuldu. Rumların popüler gazetesi Politis'te yazan Yiannis Pazouros, İsrail akınına bir an önce önlem alınması gerektiği uyarısı yapan çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Pazouros, İsrail'in Güney Kıbrıs'ta arazi ve mülkler almasının bir Mossad planı olabileceğini belirtiyor. Limasol ve Larnaka'da yerel halkın konut almasının imkânsız hale geldiğini kaydeden Pazouros, İsraillilerin bu iki ilçede toplu halde konut satın aldıklarına dikkat çekiyor.
Bu durumun Limasol ve Larnaka'da büyük sorunlara yol açacağını dile getiren Rum yazar, şu uyarıyı yapıyor:
"Bunun İsrail devletinin organize bir planı mı yoksa iyi planlanmış bir Mossad operasyonu mu olduğunu bilmiyorum. Ama bu konuda çok şüpheliyim. İsrailli multi-milyonerler yatırım için çok sayıda konut satın alıyor. Bunu daha önce KKTC'de yapmışlardı.
Orta sınıf İsrailliler de İsrail yakınlarındaki bir ülkede ikinci bir ev sahibi olmak istiyor ve şu anda olduğu gibi Ada'ya gemilerle geliyorlar. Buradaki en büyük sorun, Limasol ve Larnaka'da tırmanan fiyatların İsrailliler için çok cazip ama Kıbrıslılar için fahiş hale gelmesidir.
Kıbrıslı emlâkçılar ise İsraillileri altın yumurtlayan tavuk olarak görüyor. Bu süreç bir kere başladığında bunu durdurmak zordur. Evet, bu durum bizi ciddi şekilde endişelendirmeli.
Uluslararası pek çok yayın, Kıbrıs'tan 'İsrail'in arka bahçesi' olarak bahsediyor. Biz bir zamanlar Rus oligarklarının arka bahçesiydik ve bunun bedelini ödedik. Şimdi aynı acıyı çekmemek için önlemler almamız gerekiyor; bize kalan vatanımızın yarısı için..."
RUM YAZAR: TÜM BUNLARI KİMİN İÇİN YAPTIK?
Rum muhalefetinin Güney Kıbrıs'taki İsrail işgali hakkında dile getirdiği eleştirileri değerlendiren Rum yazar Aristos Michaelides ise şu itirafta bulunuyor:
"İsrail'in Güney Kıbrıs'a yerleşmesi için her şeyi yaptık. Yapılanlar Kıbrıslılar için değil İsrailliler içindir. Limasol'da dev gökdelenler inşa ettik. Milyonlarca avro değerindeki daireleri kimler aldı? Kıbrıslılar mı? Özellikle Limasol'da kiralar fırladı. İki odalı daire dahi 2 bin avro. Bu parayı kim ödeyebiliyor?
Las Vegas tarzı bir kumarhane inşa ettiğimizde bunu kimin için yaptık? Kumar oynamaya KKTC'ye giden İsrailliler için inşa etmedik mi? Larnaka ve Baf'ta, Ayia Napa ve Limasol'da ultra lüks marinalar istediğimizde bunları kimin için istiyoruz? Tekne bağlama kirasını bile ödeyemeyen ve fahiş fiyatı protesto eden Kıbrıslılar için mi? Tabii ki hayır! Çünkü her şey İsrail için!"
STEFANU: ARTIK İSRAİL İŞGALİ ALTINDAYIZ
AKEL Partisi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, geçtiğimiz günlerdeki açıklamasında İsraillilerin Güney Kıbrıs'ta kontrolsüz biçimde toprak satın aldığına dikkat çekmiş ve şunları söylemişti:
"Ülkemiz elimizden kayıp gidiyor. İsrail burayı işgal ediyor. Büyük tehlike yolda. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren yerlerden mülkler alıyorlar. Siyonist okullar, sinagoglar kurarak gettolar oluşturuyorlar. Yönettikleri ekonomik birimler aracılığıyla geniş ölçekte toprağı organize biçimde satın alıyorlar. Artık İsrail işgali altındayız. Yeni İsrail olduk."
Yayılmacı Siyo-Nazilerin dinî kılıflı sapkın tarikatı Çabad'ın (Chabad) hem Güney Kıbrıs hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde faaliyetleri bulunuyor.
Son göçlerden sonra Rum kesiminde en az 6 adet ev, Mossad'ın yan kuruluşu gibi çalışan Çabad faaliyetleri için tahsis edildi. Çabad'ın Kuzey Kıbrıs'ta da bir şubesi olduğu biliniyor.
ELEKTRONİK HARP VE İZLEME SİSTEMLERİ KURABİLİRLER
Kuzey Kıbrıs'ın yetiştirdiği önemli akademisyenlerden Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, İsrail savaşı bahanesiyle yoğunlaşan Yahudi göçünün Kıbrıs geneline yönelik bir tehdit unsuru olduğuna dikkat çekiyor. Milliyet gazetesine verdiği demeçte İsrailli grupların oluşturduğu güvenlik risklerinden bahseden Gözügüzelli, mevcut gelişmelerin Türkiye ve KKTC açısından yarattığı tehlikeleri şöyle sıralıyor:
GÜVENLİK RİSKİ: Askerî ve istihbarat açısından değerlendirdiğimizde, Güney Kıbrıs'taki İsrailli nüfusunun tehdit algısı içine dahil edilmesi gerekir. İsrail'in özellikle gelişmiş radar, elektronik harp ve istihbarat sistemleri eğer Larnaka ve Limasol kentlerine kurulur ise bu sistemler Türkiye'nin deniz ve hava operasyonlarını izleme kapasitesine ulaşabilir. KKTC içerisinde kritik sinyallerin dinlenmesi ya da analiz edilmesi tehdidi ortaya çıkabilir.
ÇABAD: Dini görünümlü yapıların sadece dini faaliyetlerle sınırlı olmaması, diaspora diplomasisi ve kültürel casusluğun öncüsü oldukları açısından değerlendirmemiz gerekir. Bu tür örgütlenmeler yerel halka hizmet sunarken aynı zamanda nüfus ve propaganda mekanizmaları kurmaktadır. Dolayısıyla bölgesel, siyasi elitlerle bağlantı kurarak etki ajanlığına altyapı hazırlarlar.
JEOPOLİTİK RİSK: NATO dışı bir güç bloğunun Amerika, İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan tarafından kurulduğunu biliyoruz. Bu, Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı bir denge politikası olarak Türkiye'nin gücünü dengelemek adına gerçekleştirilen bir blok. Bu ülkeler ortak tatbikatlar, enerji arama işbirlikleri, askeri üs koordinasyonu, ortak savunma mutabakatları geliştirerek Türkiye'yi denizden çevreleme stratejisi izliyorlar.
Güney Kıbrıs'a yerleşen İsrail unsurları Türkiye'nin Mavi Vatan kapsamındaki hak iddialarına karşı aktif bir denge unsuru haline getirilmeye çalışılabilir. Özellikle Türkiye ve KKTC'nin ortaklaşa deniz yetki alanlarının haritalarını tanımamaları, bloğun savunduğu tezlerle uyuşmaktadır. Dolayısıyla Türk donanmasının karşısına başka çok taraflı bir güç, potansiyel güç çıkarmaya çalışan faaliyetler olduğunu biliyoruz.
YAHUDİLER GÜNEY KIBRIS'TA NASIL ROL ÜSTLENEBİLİR?
-İSTİHBARAT GÖZCÜLÜĞÜ: Limanlar, üsler, enerji hatları, diplomatik trafiği gözlemleyerek merkeze rapor sunabilirler.
-SOSYAL ETKİ AĞI: Yerel yönetimlerle bağ kurarak karar alma süreçlerini yönlendirmeye dahil olabilirler.
-MOBİLİZE EDİLEBİLİR GÜÇ: Özellikle askeri bir gerilimde lojistik destek, sabotaj, yönlendirme eylemleri gibi faaliyetlerle harekete geçirilebilirler.
-HUKUK VE DİPLOMASİYİ YÖNLENDİRME GÜCÜ: Yabancı yatırımcılar ve dini özgürlükler üzerinden siyasi baskı oluşturabilirler.
-YEREL YAHUDİ DEVLET MODELİ: Sinagog, okul, mezarlık gibi sembolik devlet alt yapı sistemleri kurulması için faaliyete geçebilirler.
TRHABER
