• G.ALTIN

    4.032,56

  • DOLAR

    38,8463

  • EURO

    43,7721

  • BIST 100

    9.668,36

  • BITCOIN

    $104.145

Kedilere Fısıldayan adam! Altan Armutak'tan Logos'a özel açıklamalar!

Kedilere Fısıldayan adam! Altan Armutak'tan Logos'a özel açıklamalar!

Logos’un “Gündem” programının 5. bölümüne konuk olan İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Altan Armutak, hayvan haklarından İstanbul’un kültürel sembolü haline gelen kedilere kadar geniş bir yelpazede çarpıcı açıklamalarda bulundu; hayvanların şehir yaşamında denetimli serbestlikle insanlarla birlikte yaşayabileceği alanlar önerirken, İstanbul kedilerinin kentle kurduğu özel bağı ve tarihsel önemini vurguladı.

Dijital medyanın yükselen yıldızı Logos, her geçen gün zenginleşen içerikleriyle izleyicisini düşünsel yolculuklara çıkarıyor. “Gündem” adlı programının 5. bölümünde, İstanbul Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Altan Armutak, Tekiner Talha Öztürk moderatörlüğünde keyifli ve düşündürücü bir sohbet gerçekleştirdi. Armutak, özellikle hayvan hakları, kentsel yaşamda hayvanların konumu ve İstanbul’un sembolü haline gelen kediler üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

HAYVAN HAKLARI ROMANLARDA NASIL BAŞLADI?

Altan Armutak, hayvanların insanlar tarafından tarih boyunca nasıl konumlandırıldığını sorgulayarak konuşmasına başladı. “Mesela Jülven romanlara bakın, hayvanlar hep bir deney malzemesidir, hiç sevgi yoktur orada” diyen Armutak, insanın hayvanlar üzerindeki tahakkümünün kültürel temellerine dikkat çekti.

Bambi ve Siyah İnci gibi romanlara örnek vererek hayvanların da acı çektiğini, duygularının olduğunu anlatan Armutak, hayvan hakları hareketinin tam da bu farkındalıkla başladığını ifade etti. “Hayvanların da bizim gibi duyguları var, hatta onların duyusal organları bize göre daha gelişmiş” sözleriyle hayvan hakları meselesine etik bir zemin oluşturdu.

KENT DIŞINDA DOĞAL PARKLAR VE VETERİNER GÖRÜŞLERİ

Sokak hayvanlarının şehir yaşamındaki artışına dair çözüm önerilerini paylaşan Armutak, büyük doğal parkların veya veteriner fakülteleri bünyesinde hayvanlara uygun yaşam alanlarının kurulması gerektiğini vurguladı. “Bu hayvanları öldürmeye kalkarsak buna gücümüz yetmez; serbest bırakırsak da kontrolden çıkar” diyerek mevcut sistemin sürdürülemezliğini dile getirdi.

Bu konuda veteriner hekimlerden yeterince görüş alınmadığını ifade eden Armutak, bu yapıların bilimsel bilgiye dayanarak kurulması gerektiğini savundu.

KÖPEK IRKLARI VE TÜKETİM KÜLTÜRÜ ELEŞTİRİSİ

Köpeklerin insanlar tarafından tercih edilme biçimlerinin altını çizen Armutak, ırkın aslında çok da önemli olmadığını belirtti. “Neticede sokak köpeği alsanız aynı vefayı görürsünüz,” diyen Armutak, bazı insanların köpek tercihini araba modeli veya giysi rengine göre yaptığını da eleştirdi.

Büyük köpeklerin eve hapsedilmesini doğru bulmadığını belirten Armutak, küçük ırkların da sık sık dışarı çıkarılması gerektiğini söyledi. “Bu hayvanlar doğaya ait ama kentlileşmişler,” diyerek hayvanların şehir yaşamına uyum sağlama sürecine dikkat çekti.

KENTLİ HAYVANLAR VE İNSAN-HAYVAN SÖZLEŞMESİ

Armutak, hayvanlarla insanlar arasında gelişen ilişkinin “insan-hayvan sözleşmesi” adını verdiği bir düzene oturduğunu anlattı. Özellikle kedilerin insanlarla kurduğu karşılıklı çıkar ilişkisini örnekleyerek, “Kedi karnımı doyuracak, ben de fare yakalayacağım” şeklinde tarif etti.

Köpeklerin de aynı şekilde evleri koruyarak, havlayarak “ödül” kazandıklarını belirten Armutak, bu sözleşmenin yazılı olmasa da toplumsal olarak yaşatıldığını söyledi.

İSTANBUL KEDİLERİ: KÜLTÜREL VE SOSYAL SEMBOLLER

Altan Armutak’ın en dikkat çekici değerlendirmelerinden biri İstanbul kedileri üzerineydi. Uzun yıllardır bu konuda çalıştığını ve bir makale yayımladığını söyleyen Armutak, İstanbul kedilerinin kente özgü, kültürel anlamı olan varlıklar olduğunu ifade etti.

“Tombili” adlı kedinin heykelinin Anadolu Yakası’nda dikilmesi gibi örneklerle konuşmasını sürdüren Armutak, İstanbul’un kedilerle tanındığını vurguladı. Kitapçılarda, restoranlarda, okullarda, hatta hastanelerde kedilerin bulunduğuna dikkat çeken Armutak, “Bu hayvanlar bu kentin simgesi haline geldi,” dedi.

İSTANBUL KEDİLERİNİN AYRICALIKLI KÜLTÜRÜ

Armutak, İstanbul kedilerinin diğer şehirlerin kedilerine göre daha “kültürlü” olduğunu düşündüğünü belirterek, bu hayvanların bürokratik, politik ve asla vahşi olmadığını dile getirdi. Dükkanlarda tüm gün yatan, müşterilere kendini sevdiren kedilerin kent hayatına ne denli uyum sağladığını gösterdiğini söyledi.

Osmanlı döneminden beri “mancacı” olarak adlandırılan kişilerin cami avlularında kedilere yiyecek dağıttığını hatırlatan Armutak, İstanbul’un bu canlılarla birlikte şekillenen tarihi bir kent olduğunu belirtti.

TRHABER
Avatar
Berşan Taşkaya