Türkiye'nin AB katılım sürecinde yaşanan sıkıntıların aşılamaması nedeniyle AB çıkış arayışında. Dünyanın jeoekonomik ağırlık merkezi bir süredir batıdan doğuya kaydı. Göç konusunda da kilit bölge Avrupa'nın doğu sınırı. Bu nedenle Avrupa için Türkiye ile ilişkilerin belli bir düzlemde devam etmesi önemli. Ancak siyasi diyaloğ ve işbirliği ihtiyacının aksine, üyelik konusunda AB'nin muhalefeti sürüyor.
İngiltere merkezli The Economist Dergisi, Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetine dair bir yazıya yer verdi. Yazı hem içerik hem de kullanılan görsel itibariyle AB'deki türkiye muhalefetinin temel gerekçelerini ortaya koyan cinsten. Bir minare görseliyle birlikte servis edilen yazıda Türkiye'nin AB ülkelerinden nüfus itibariyle daha büyük olduğuna ve bu nüfusun Müslüman oluşuna dikkat çekildi. Bu kritelerdeki bir üyenin Avrupa nüfusunu rahatsız edeceği iddia edildi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir kimdir? Murat Emir nereli, kaç...
'HRİSTİYAN BİRLİĞİ' KABULÜ TÜRKİYE'Yİ DIŞLIYOR
Aslında bu argüman, Avrupa Birliği'ne yönelik eleştirinin temeli. Hristiyan Birliği olmakla eleştirilen ve Türkiye'yi bu nedenle veto ettiği ifade edilen AB, bu iddiasını giderek güçlendiriyor. Almanya'da Hristiyan Birlik partileri'nin seçim programında Türkiye'ye ayrı bölüm ayırması ve kendi iktidarlarında Türkiye'nin AB üyeliğinin mümkün olmayacağı mesajı vermelerinin altında yatan neden de tam olarak bu.
The Economist Türkiye'nin demokratikleşme sürecini eleştirse de paradoksal bie-r noktaya vurgu yapıyor. O vurgu makalenin de özeti konumunda: “Birçok Avrupalı seçmen, ne kadar demokratikleşmiş olursa olsun, kulüplerinde büyük bir Müslüman ulusu istemez.'' Bu ifadeler aslında AB'nin yıllardır zımnen reddettiği o iddianın da artık yüksek sesle dile getirildiğini gösteriyor.
CHP'li belediyelerde eş-dost atamaları devam ediyor: Bu kez adres Denizli...
AB'NİN GÖÇMEN AÇMAZI
The Economist, hem AB’nin hem Türkiye’nin süreci ilerletmek adına hiçbir adım atmadığını vurgularken, göçmen sorununun ilişkilerdeki kilit rolüne vurgu yapıyor. AB'nin bir ikiyüzlülük portresi niteliğindeki yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin "Avrupa'nın mülteci deposu" olmayacağı açıklamasına yer veriliyor. Economist'in ''Katılım süreci öldü'' yorumu, Türkiye-AB ilişkilerinin beşinci yılını dolduran göçmen mutabakatına indirilebileceği inancını da doğrular nitelikte.
''Yıllar boyunca, politika meraklıları, Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerini tanımlamak için eski bir Sovyet şakasını örnek gösterirdi: Biz müzakere ediyormuş gibi yapıyoruz, onlar reform yapıyormuş gibi yapıyorlardı. Bugün rol yapmanın bir faydası yok. Katılım süreci öldü. Onun yerine, AB'nin Erdoğan ile göçmenleri ve mültecileri Avrupa'nın dışında tutmak için yaptığı bir anlaşma, ilişkinin merkezinde yer aldı. Bu anlaşma da zorlanmaya başlıyor.'
Hamas'tan Erdoğan'a Kuvay-ı Milliye cevabı: Kardeş Türk halkıyla gurur duyuyoruz
O ANLAŞMA İPTAL EDİLMELİ
Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da imzalandı. Avrupa Birliği’ne yönelik göçmen akışını önlemek için Türkiye'nin kara ve deniz güzergahında önlem almasını talep eden anlaşma kapsamında AB'ye mütelci geçisi nerdeyse durdu. Ancak AB Türkiye’ye 2018 yılına kadar vaat edilen mali desteği sağlamadı. Anlaşmanın 5.yılında tartışma hala gündemde. AB'nin sorumluluk hissetmeden Türkiye'ye görev verdiği mutabakatın iptaline yönelik talepler artıyor.
