Gurbetçi Türkler yatırımlarıyla dünyanın her yanında
Amerikan, İngiliz, Fransız yatırımlarıyla bir sorunu olmayan ve kafayı sadece Suriyeli ile Afganların dükkanlarına takan kesimler, gurbetçi Türklerin dünyanın her yerine mühür vurduğunu gözden kaçırıyor.

Suriyeli ve Afgan göçmenlere yönelik yoğun tartışmalar, gurbetçi vatandaşların yurtdışındaki varlığını yeniden gündeme soktu. Dünyanın pek çok ülkesinde yatırımlarıyla göz dolduran ve bulundukları bölgelerin kalkınmasına yardımcı olan Türk vatandaşları, özellikle Avrupa'da ırkçı saldırılarla karşılaşsa da mücadeleden vazgeçmiyor. Çareyi Anadolu'ya göçmekte bulmuş savaş mağduru Suriyeli ve Afganların yaşadığı sorunların aynısını gurbetçiler Avrupa'da yaşadı/yaşıyor.
Almanya'daki gurbetçi Türkler sık sık NeoNazi olarak bilinen ırkçıların saldırısına uğruyor.
Mültecilerin vergi ödemediği, düşük ücretle çalıştıklarından dolayı vatandaşın iş bulmasını zorlaştırdığı, konut yetersizliğinden ötürü kira fiyatlarının artmasına yol açtığı gibi iddialara ilişkin henüz kapsamlı veriler ortaya konmadı ancak bu tezlerin savunucuları, gurbetçilerin Almanya, Fransa, Avusturya, İtalya ve İngiltere'de yaşadığı sorunlara karşı tam aksi yönde tavır sergiliyor.
Hollanda'da Geert Wilders'ın "Türkler defolsun" yaklaşımıyla Türkiye'de Sinan Oğan'ın "Suriyeliler defolsun" anlayışı arasında hiçbir fark yok.
"Suriyeliler defolsun" kampanyası eşliğinde mülteci düşmanlığı yapan kesimlerin, Almanya'da gurbetçi vatandaşların ayrımcılığa uğramasına verdikleri haklı tepkiyle çelişkiye düşmesi dikkat çekiyor. "Türk vatandaşları dünyanın her yerine gidebilir ama Türkiye'ye hiç kimse gelmesin" şeklinde özetlenebilecek bir mantığa evrilme tehlikesi taşıyan bu anlayış, daha uzun müddet gündemi işgal edecek gibi görünüyor.
Amerikan, İngiliz, Fransız yahut bir Alman'ın Türkiye'ye gelerek yatırım yapmasından, mağazalar açıp zincir işletmeler kurmasından rahatsız olmayan bir kesim ise gözünü Afgan sığınmacıların açtığı bakkal dükkanlarına dikmiş durumda. Dünyaca meşhûr Şam-Halep tatlılarını İstanbul ve Gaziantep başta olmak üzere yurdun dörtbir yanında hizmete soktuğu dükkanlarla Türkiye'ye taşıyan Suriyeliler de aynı kesimin hışmına uğruyor. Amerikan şirketlerinin işlettiği fast-food zincirlerini içselleştirmiş bu kesimlerin kafayı neden bazı 'garibanların' lokantalarına takmış olduğu sorusunun cevabını 'ekonomi'de değil 'psikoloji' biliminde aramak gerekiyor.
Afganistan'ın başkenti Kabil'de bir Türk lokantası.
Oysa gurbetçi Türkler, Avrupa'nın orta yerinde hizmete soktukları işletmelerle ekonomiye yön veriyor. Üstelik işletmelerin pek çoğu Türkçe isimlerle boy gösteriyor. Fas'tan Suriye'ye Afganistan'dan İngiltere'ye Almanya'dan Fransa'ya, Katar'dan Somali'ye dek her yerde Türk girişimcilerin varlığını görmek mümkün. İşte onlardan yalnızca birkaçı...
Almanya'da gurbetçi vatandaşın açtığı balıkçı dükkanı.
Berlin-Kreuzberg'de bir üst geçidi lokantaya dönüştüren Türk vatandaşının 'Kreuzberg Merkezi'.
Mersin'in ünlü tantuni yemeği Türkler tarafından Berlin'in orta yerine taşındı. Dükkanın adı Berlin Tantuni.
Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de bir Türk vatandaşının açtığı Alanya Alışveriş Merkezi.
Almanya'da'da gurbetçilerin hizmete soktuğu bir manav dükkanı. İsmi Aksaray Market.
Türkiye'deki zincir marketlerin onlarca ülkede olduğu gibi Fas'ta da şubeleri var.
Fransa'nın başkenti Paris'te bir Türk'ün hizmete soktuğu İkinci Bahar Antep Sofrası adlı lokanta.