banner2

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Pentagon'dan daha güçlü olmamız lazım

Son dakika haberleri... Çanakkale'deki Troya Müzesi'nde gençlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pentagon ne ise benim ülkemin Milli İstihbaratı, Pentagon'dan daha ileri olması lazım. Çünkü bizim hayırda yarışmamız lazım. Pentagon'dan daha güçlü olmamız lazım" dedi.

Gündem 14.11.2021, 21:48 14.11.2021, 22:06
Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Pentagon'dan daha güçlü olmamız lazım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü Çanakkale ziyareti sırasında, Troya Müzesi'nde düzenlenen Ezineli Yahya Çavuş Belgeseli'nin galasında gençlerle bir araya geldiği programın görüntüleri paylaşıldı.

Belgeseli gözleri yaşlı bir şekilde izlediğini belirten Erdoğan, "Gençlerimizin Ezineli Yahya Çavuş'un, Bigalı Mehmet Çavuş'un ve diğer kahramanlarımızın izinden giderek ülkelerinin ve milletlerinin istiklali için yeni destanlar yazacaklarına inanıyorum" dedi. 

Yenilenen Troya Müzesi'ni ziyaret edenlerin kendilerini 7 başlık altında sergilenen bir hikayenin içinde bulacağını kaydeden Erdoğan, "Öncelikle belirtmek isterim Troya Anadolu'dur. Troya, Anadolu'da yaşamış tüm halklar gibi bizi de temsil eden bir geçmişin sembolüdür" ifadesini kullandı. 

Homeros'un İlyada Destanı'nda geçen Troya Savaşı ve Troya'nın yıkılışı hadisesinin, izleri bugüne kadar süren bir mücadeleyi anlattığını belirten Erdoğan, "Millet olarak yaşadığımız tüm coğrafyalar gibi Anadolu'da da iyi olan, güzel olan, insanımız için hayırlı olan ne bulduysak, ne gördüysek hepsine de sahip çıktık ve bunları da geliştirdik. Hamdolsun kendine güvenen bir millet olarak hiçbir komplekse kapılmadan bu topraklarda var olan her değeri korumak, yaşatmak, geleceğe aktarmak için çalıştık, çalışıyoruz. Adeta bir açık hava müzesi olan Anadolu'nun bu vasfına verilen zararlar, bilinçli bir politikanın değil, kimi zaman zorlukların kimi zaman cehaletin, çoğunlukla da açgözlülüğün yol açtığı hoyratlıkların ürünüdür" değerlendirmesinde bulundu.

LAFLA MODERNLİK OLMAZ, KÖPRÜ DÜNYADA 1 NUMARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından sözü, programa katılan gençlere verdi, onların sorularını yanıtladı.

Hatice Mızrak isimli gencin, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün tamamlanmasıyla bölgenin nasıl bir değişime uğrayacağını düşündüğünü sorması üzerine Erdoğan, "Bir yerde eğer işin kaderini değiştirecekseniz işte büyük oynamak budur. Bize önce adeta dalga geçmek suretiyle 'bu hayal, bu yapılamaz' demişlerdi ama bunların hayal dediklerini elhamdülillah biz gerçeğe dönüştürdük" dedi. 

Köprünün, dünyada 1 numara olduğunu ve bunu övünerek söylediğini belirten Erdoğan, "Bu bizim hakkımız, niye? Birileri bunu yapmamışsa, biz yapmışsak bu hakkımızı, marifet iltifata tabidir, koruyacağız. Her şeyden öte burası Çanakkale, iki kıtayı birbirine bununla bağlıyorsunuz, zaman geliyor seferlerin durduğu bu yerde Çanakkale destanının yazıldığı gibi şimdi biz de 6 dakikada bir yakadan bir diğer yakaya geçmek suretiyle adeta zamanı durdurduk. Bunun adı zamanı durdurmaktır. Bu aynı zamanda moderniteyi, modernizmi yakalamaktır. Öyle lafla modernlik olmaz" açıklaması yaptı. 

1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılışını 18 Mart tarihinden bile önce yapabileceklerini kaydeden Erdoğan, "Biz şimdi açılıştan sonra burada bir başka süreci yaşayacağız. Nedir? Kınalı-Tekirdağ, bu otobanı da inşallah bununla birlikte yapmayı planlıyoruz. Bugün bunun da görüşmelerini yaptık. Tekirdağ ile İzmir'in bağlantısını kuracağız. Gerek yolcu taşımacılığında gerek yük taşımacılığında, buralar bize büyük fırsatlar verecek. Onun için biz de diyoruz ki; bizim görevimiz bu millete efendi olmak değil, bu millete hizmetkar olmak, hizmetkar olmamızın gereğini inşallah bununla da yapmış oluyoruz" diye konuştu.

Yüklenici firmanın, "Bunu öne çekmemizde bir mani var mı?" dediğini aktaran Erdoğan, "Biz de dedik ki; gökten ne yağar ki yer kabul etmez, yeter ki öne çekin. Onlar bu işi öne çektikleri takdirde diyelim ki 2 ay daha öne çekmeleri tüm vatandaşımızın, halkımızın 2 ay önceden bu köprüden istifade etmesini sağlayacaktır. Biz de gelir o zaman toplu açılışını yaparız" şeklinde konuştu.

ESKİDEN DAHA MI İYİYDİ? BUNLARI BİZ BAŞARDIK

Gençlerin çeşitli soruları üzerine Erdoğan'ın verdiği cevaplardan çarpıcı satır başları şöyle: 

"Biz ders çalışacak kitap bulamazdık. Bay Kemal bunu iyi bilir aslında. Teksir makinalarıyla çoğaltılan notlarla çalışırdık. Biz teksir kağıtlarıyla bir eğitim öğretim gördük ama biz bu nesle teksir kağıtlarıyla değil kuşe kitaplarla eğitim öğretimi vereceğiz dedik. Sınıflara akıllı tahtaları, bilişim teknolojisini getirdik. Öğrencilere tablet, bilgisayar dağıtır hale geldik. Bizim dönemimizde sınıflar 75 kişi ve üzerindeydi. Şimdi sınıf mevcudu 30'un altına düştü. Bu da kaliteyi yükseltti."

"Göreve geldiğimizde 76 olan üniversite sayısını 207'ye çıkardık. Muhalefet 'Bu kadar üniversiteye ne gerek var?' diyor. Bu kadar üniversiteye gerek olmazsa benim Hakkari'deki kardeşim evladını nasıl üniversiteye gönderecek? Şimdi Hakkari'deki yavrumuz Hakkari'de, Şırnak'taki Şırnak'ta okuma şansına sahip. Ankara'ya, İstanbul'a gelecek, gelebilir. Buralarda da şansı var. Oralardan şimdi birinci çıkıyor. Bakıyorsunuz yılın birincisi Şırnak'tan, Hakkari'den çıkmış. Bu nedir? Bu artık niteliğin arttığını gösteriyor. Bu da bizim gururumuz oluyor."

"Sizin yaşınızda ben, diyelim ki evde hastamız var, babam Emekli Sandığı mensubuydu, deniz yollarında kaptandı. Rahatsızlık var, onun sıra numarası için Kasımpaşa'dan Tophane'ye gider deniz hastanesinden numarasını alırdım. Bu devirleri biz artık geride bıraktık. Şimdi böyle bir şey hamdolsun yok. Öyle git kuyruklarda bekle, ondan sonra gel babanı evden al, bunlar yok artık. Şimdi devasa hastaneler var. Şehir hastaneleri yapıyoruz. Ana muhalefetin başındaki Bay Kemal diyor ki 'Bunlara ne gerek var?' Şu anda hastanemizin olmadığı il yok. Neredeyse hastanemizin olmadığı ilçeler yok. Artık evinden çık, ilçedeki hastaneye gidebiliyorsun. Orada eğer sıkıntı varsa hemen merkeze gidebiliyorsun. Bu duruma geldik." 

"Hassasiyet gösterdiğimiz konulardan biri de adalettir. Adalet sarayları diye bir şey yoktu. Merdiven altlarında yargı adalet dağıtırdı. Bunların hepsini geride bıraktık. Şimdi adalet saraylarını sadece il merkezlerinde değil, ilçelere kadar yaygınlaştırdık ki adalet çok daha rahat bir şekilde dağıtılabilsin. Ne diyor muhalefet? 'Böyle güzel saraylar yapmakla bu iş olmaz' diyor. Hakim, savcı hepsi aynı odanın içerisinde bu işleri yaparken mi daha sağlıklı adalet dağıtılabilirdi, yoksa hepsinin rahatlıkla kendi odalarında sanık vesaire geldiği zaman onları dinleyerek mi bu daha rahat olabilirdi? İşte biz bunu da başardık. Şimdi Türkiye'nin her ilinde adalet saraylarımız var ve bu adalet saraylarımızda şu anda yargı çok farklı işliyor." 

İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ ÇOK ÖNEMLİ

"İstihbarat örgütü dünyada en önemli örgüttür. Bizim Milli İstihbarat Teşkilatımızın örgütü bir mahalle arasındaydı. Ama şu anda biz, MİT'i öyle bir külliyeye kavuşturduk ki şu anda dünya geliyor, görüyor, gördüğü zaman da takdir ediyor. Ve tabii bütün donanımını da orada, her şeyiyle, bütün elektronik tesisatlarından tutunuz, çok güçlü bir istihbarat teşkilatına sahibiz." 

"Şimdi çok akıllılar çıkıyor, diyorlar ki 'Başınıza dert aldınız.' Niye 'Bu kadar elektronik cihazlar, şunlar bunlarla...' Biz, bugün varız, görevimizi yaptık, eğer millet, bize 'Artık sen bu kadar yaptın, hayırlı olsun' diyorsa, eyvallah. Bizden sonra gelenler eğer burayı yıkacaklarsa yıksınlar, çalıştırmayacaklarsa çalıştırmasınlar. Pentagon ne ise benim ülkemin Milli İstihbaratı, Pentagon'dan daha ileri olması lazım. Çünkü bizim hayırda yarışmamız lazım. Pentagon'dan daha güçlü olmamız lazım. Şimdi milli savunma sisteminde düşünün... Göreve geldiğimizde terörle mücadele edeceğiz, ilk Amerika seyahatimde o zaman Bush, kendisiyle konuştum, bize insansız hava aracı vermiyorlardı. Condoleezza Rice'ı çağırdı, dedi ki 'Niye vermiyorsunuz? Ne kadar zamanda veriyorsunuz? Ne kadar süre için veriyorsunuz?' İşte '2-3-4 gün' falan. Yok dedim, böyle bir şey bize bugüne kadar uygulanmadı. Ondan sonra talimat verdi ve 'Bize hiç gecikmeyecek, en az 2 günlüğüne, 48 saatliğine Türkiye'ye İHA'ları vereceksiniz' dediler. Ve o andan itibaren böyle bir süreç başladı. Ama Allah rahmet etsin BAYKAR bu işi kendisi için görev telakki etti ve süratle ilk etapta İHA'yı yaptılar, arkasından da SİHA'yı yaptılar ve şimdi de Akıncı'yı yaptılar ve sürekli yükseliyor. Keyfiyet itibarıyla yükseliyor. Daha da ileri gidecekler inşallah."

"Bu Türkiye'ye sınıf atlatmıştır. Bütün bunlarla beraber bir de zırhlı taşıyıcılarda vesaire Türkiye ciddi bir konuma geldi. Bu bir şeyi gösteriyor, Türkiye savunma sanayinde yüzde 20 yerliyken, şimdi yüzde 80'e çıktı. Bu ne demektir? Biz kendi kendimize yeter hale geliyoruz." 
 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!