Doğu Türkistan'daki Uygurları toplama kamplarına doldurarak yüzbinlerce kişiyi kürek mahkûmuna dönüştüren Çin, insan hakkı ihlallerini parayla perdeleme peşinde. İşkenceci yönetim, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de çeşitli gazetelerin sayfalarına 'reklam' adı altında ilan koyarak gerçekleri haber diliyle çarpıtıyor.
Pekin yönetimince 'Sincan' olarak adlandırılan Uygur toprakları yıllardır Çinlilerin istilasına uğramış durumda. Milyonlarca Uygur, Çin polisince gözaltına alınarak toplama kamplarına sürülüyor. 2017 yılından itibaren birbiri ardına kurulan kampların sayısı bölge halkına göre 1200'ü geçti.
Resmi adı 'mesleki eğitim kampları' olan bu yarı açık cezaevlerinde Uygurlar, Çin polisi tarafından sıkı bir rehabilitasyondan geçiriliyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) yanlısı şiir ve marşların ezberletildiği, Müslüman Uygurlara zorla domuz eti yedirildiği, buna direnenlerin tecavüz de dahil olmak üzere işkenceden geçirildiği kamplarla ilgili kitaplar dolusu dramatik hikaye birikti.
Uzun süre varlığını inkar ettiği kampları işkence ve ölümlerin ayyuka çıkması üzerine 2018 yılında kabul etmek zorunda kalan Çin, bu kampların 'terörizmi önleme, ayrımcılık, aşırıcılık ve dini faaliyetleri durdurma' amacıyla kurulduğunu iddia etmişti. 2. Dünya Savaşı döneminden beri ilk kez bu denli organize, yaygın ve milyonları ilgilendirecek şekilde gerçekleşen soykırım, her yıl 1.5 milyon kişiyi tehdit ediyor.
O kamplarda Türkistanlılar işkenceden öylesine bunalmış ki, oradan sağ çıkmayı başaranlar şu cümleleri sayıklar hale geliyor: "Yapabilseydim Uygur olarak doğmamayı, Sincan'da doğmamayı tercih ederdim. Biz dünyanın en talihsiz etnik grubuyuz."
Siber güvenlik ağını ülkenin geneline yayan Çin, yapay zekayla çalışan Veri Toplama Ağı'nı özellikle Uygurlar üzerinde uyguluyor. O bölgede bir Müslüman eğer içki içmiyorsa, pasaportu varsa, yurtdışında akrabası bulunuyorsa, telefonuna yasak uygulamaları indirmişse, internete girerken VPN kullanmışsa, başörtüsü takıyorsa, camiye gidiyorsa, kahvaltıyı gün doğmadan yapıyorsa ya da bir çadıra bile sahipse 'potansiyel terörist' olarak kodlanarak toplama kamplarına alınıyor.
Pekin yönetimi büyük önem verdiği 'Bir Kuşak Bir Yol' projesinin 'selameti' için Uygurların soykırımını vazgeçilmez buluyor. Zira binlerce kilometrelik hattın ilk duraklarından biri, Uygurların yaşadığı Sincan'dan geçiyor. Önce inanç sistemini ve Müslümanlığı bölgeden silmeye çalışan Çin, bir sonraki neslin asimile edilmesi için de vahşi bir yöntem uyguluyor. Toplama kampına gönderilmiş her erkeğin evine, 'toplumsal barış projesi' adı altında bir 'Han Çinlisi' gönderiliyor. Müslüman Uygurlardan yüzbinlerce kadın bu şekilde tecavüze uğramış durumda.
Kaşgar kentindeki Pazar Camii, Çin yönetimi tarafından umumi tuvalete çevrildi.
Başta Kaşgar olmak üzere kadim Türk-İslam topraklarındaki kültürel-dini eserler de Çin nefretinin hedefi oldu. Açık ibadet yeri bulmanın neredeyse imkansız olduğu bölgede tarihi camiler de Çin tarafından ardı ardına ya yıkıldı ya da umumi tuvalete dönüştürüldü.
31 Mart'ın şifresi burada: İşte emanet oyların dağılımı ve AK...
ALDIĞINIZ PARAYA DEĞER Mİ?
Yaşananlar ortadayken, Türk basınının Çin propagandasına para karşılığı hizmet etmesi bilhassa Doğu Türkistanlıların yüreğini yaralıyor. Şimdiye dek çeşitli gazetelerde yayınlanmış Pekin kaynaklı reklam metinlerinin son adresi Milliyet gazetesi oldu. 13 Eylül 2021 tarihli nüshasında 'haber formuna sokulmuş' tam sayfa Çin ilanına yer veren Milliyet, okuyucuların karşısına şu ifadelerle çıktı:
- Sincan'da halkın can güvenliği ve özgürlük hakları tam olarak korunmaktadır.(!)
- Sincan'da halk, hukuk çerçevesinde siyasi haklara sahiptir.(!)
- Sincan'da halk, ekonomik haklara eşit biçimde sahiptir.(!)
- Sincan'da halkın dini inanç özgürlüğü hakkı etkili bir şekilde korunmaktadır.(!)
- Sincan'da halkın kültür ve eğitim hakları hukuk çerçevesinde korunmaktadır.(!)
