• G.ALTIN

    4.345,98

  • DOLAR

    39,2169

  • EURO

    45,2700

  • BIST 100

    9.311,88

  • BITCOIN

    $104.976

Büyük İstanbul depremi kapıda! İki ilçeye dikkat çeken Naci Görür: Kırılmaya hazır durumda

Büyük İstanbul depremi kapıda! İki ilçeye dikkat çeken Naci Görür: Kırılmaya hazır durumda

Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nde beklenen büyük depreme ilişkin uyarılarını bir kez daha yineledi. İki ilçeye dikkat çeken Naci Görür, “1999 depremleri bu faylara ciddi bir stres transfer etti. Şu anda Marmara’da, özellikle Kumburgaz segmenti kırılmaya hazır durumda. Ve bu segment kırıldığında, 7’nin üzerinde bir deprem üretme potansiyeline sahip. Bu da demektir ki İstanbul başta olmak üzere tüm Marmara kıyıları doğrudan etkilenecek” dedi.

İstanbul'da Silivri açıklarında 23 Nisan'da 6,2 büyüklüğünde meydana gelen depremin ardından birçok uzman, mega kent için felaket senaryosundan bahsederken Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nde beklenen büyük depreme ilişkin uyarılarını bir kez daha yineledi.

İstanbul Rumeli Üniversitesi Bilim İletişimi Ofisi tarafından düzenlenen “Deprem Gerçeği ve Dirençli Kentler’’ başlıklı seminere katılan Naci Görür, dikkat çeken ifadeler kullandı.

Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yaşaması gerektiğinin altını çizen Naci Görür, şu ifadeleri kullandı;

''Asıl mesele depremin olup olmayacağı değil, ona karşı ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur. Deprem olacak mı, olmayacak mı tartışması boş. Bu bir doğa olayı ve kesinlikle olacak. Bizim asıl yapmamız gereken şey, bu depremi bir afete, bir yıkıma dönüştürmeyecek tedbirleri almak” 

“1999 DEPREMLERİ BİR MİLAT OLMALIYDI”

Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke olduğunu hatırlatan Naci Görür, 1999 yılında yaşanan Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından bilim insanlarının yaptığı uyarılara yeterince kulak verilmediğini söyledi.

“O depremler bir milat olabilirdi” diyen Naci Görür, “1999’dan bu yana geçen 25 yılda merkezi ve yerel yönetimler, kentleri depreme dirençli hale getirmek için gerekli adımları kararlılıkla atsaydı, bugün başka bir Türkiye konuşuyor olabilirdik. Dünyanın iç dinamikleri nedeniyle bu olaylar kaçınılmaz. Depremi durduramazsınız, dua etmekle fay hatlarını etkileyemezsiniz. Deprem, dünyanın nefesidir. Eğer deprem durursa, dünya ölür. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken şey, doğayı durdurmak değil, onunla yaşamayı öğrenmektir” ifadelerini kullandı.

''KUMBURGAZ FAYI KIRILMAYA HAZIR DURUMDA''

Marmara Denizi’nde bulunan üç aktif fay segmentine dikkat çeken Naci Görür, özellikle Kumburgaz fayı üzerinde durdu.

Yaklaşık 75 kilometre uzunluğundaki bu fay hattının büyük kısmının henüz kırılmadığını belirten Naci Görür, “1999 depremleri bu faylara ciddi bir stres transfer etti. Şu anda Marmara’da, özellikle Kumburgaz segmenti kırılmaya hazır durumda. Ve bu segment kırıldığında, 7’nin üzerinde bir deprem üretme potansiyeline sahip. Bu da demektir ki İstanbul başta olmak üzere tüm Marmara kıyıları doğrudan etkilenecek” dedi.

İKİ İLÇEYE DİKKAT ÇEKTİ

Silivri özelinde de değerlendirmelerde bulunan Naci Görür, ''Bu bölge zemin yapısı açısından büyük risk taşıyor. Gevşek ve suya doygun zeminler, deprem dalgalarını yutmuyor, aksine büyütüp yapıların üzerine daha şiddetli bir şekilde gönderiyor. Bu tür zeminlerde yapılan hatalı yapılaşmalar, depremde ağır hasara yol açar. 1999’da Avcılar’da yaşadığımız şeyin benzerini Silivri’de yaşamamak için zemin etütlerinden başlayarak çok yönlü bir planlama yapılmalı” dedi.

Depreme karşı dirençli bir kentin yalnızca sağlam binalardan ibaret olmadığına dikkat çeken Naci Görür, “Yolundan köprüsüne, altyapısından hastanesine, okulundan kamu binasına kadar her şeyin depremi gözeterek inşa edilmesi gerekir. Ancak o zaman bir kent dirençli olur. Bu sadece inşaat meselesi değil, bir zihniyet ve yönetim meselesidir” dedi.

“DEPREM DEĞİL, İHMAL ÖLDÜRÜR”

Yerel yönetimlere büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Naci Görür, şu ifadeleri kullandı;

''Bilimin ve uzmanların rehberliğinde hareket edilmeli. Deprem dirençli kentler yaratmak için yerel yönetimler siyasi kaygılardan uzak, bilimle iç içe, şeffaf ve uzun vadeli planlar yapmak zorundadır. Halkla birlikte hareket edilmeli, toplumu da bilinçlendirmeliyiz. Çünkü dirençli bir kent, yalnızca yöneticilerin değil, halkın da sorumluluk aldığı bir kenttir”

Konuşmasını, “Bu ülkede deprem olacak mı diye sormak, yağmur yağacak mı diye sormak gibidir. Elbette olacak. Bizim meselemiz bunu nasıl atlatacağımızla ilgili. Eğer hazırlıklıysak, bu doğa olayını bir felakete çevirmeyiz. Ama eğer ihmalkârsak, o zaman deprem değil, ihmal öldürür” sözleriyle tamamladı.

Avatar
Recep KIYATSIL