• G.ALTIN

    3.688,32

  • DOLAR

    37,9900

  • EURO

    40,8842

  • BIST 100

    9.649,53

  • BITCOIN

    $87.280

Bilim insanlarından ilginç araştırma: Mutsuz olmanın sırrı mutlu olmaya çalışmak!

Bilim insanlarından ilginç araştırma: Mutsuz olmanın sırrı mutlu olmaya çalışmak!

Toronto Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, bilinçli olarak mutlu olmaya çalışmanın zihinsel enerjiyi tüketerek bireylerin kendini kontrol etme yetisini zayıflattığını ortaya koydu. Uzmanlar, mutluluğun biriktirilemeyeceğini ve sürekli mutluluk arayışının stres ile mutsuzluğu artırabileceğini vurguluyor.

 

Toronto Üniversitesi'nde gerçekleştirilen yeni bir araştırma, bilinçli olarak mutlu olmaya çalışmanın bireylerin zihinsel enerjisini tüketerek kendini kontrol etme yetilerini zayıflattığını ortaya koydu. Uzmanlar, mutluluğun biriktirilebilecek bir şey olmadığını ve sürekli mutluluk arayışının stres ile mutsuzluğu artırabileceğini vurguluyor.

ARAŞTIRMA DETAYLARI

Toronto Üniversitesi Scarborough kampüsünde yürütülen araştırma, Applied Psychology: Health and Well-Being dergisinde yayımlandı. Araştırma, mutluluk arayışının neden bazen olumsuz etkiler doğurduğunu incelemekte. Sonuçlara göre, bilinçli olarak mutlu olmaya çalışmak zihinsel olarak yorucu bir süreçtir ve bu durum, kişilerin irade gücünü tüketerek daha kolay zararlı seçimler yapmalarına yol açmaktadır.

KARTOPU ETKİSİ

Araştırmanın ortak yazarlarından Sam Maglio, Toronto Üniversitesi Scarborough ve Rotman Yönetim Fakültesi'nde pazarlama profesörü olarak görev yapmaktadır. Maglio, mutluluk arayışının bir kartopu etkisi yarattığını belirterek, “İnsanlar kendilerini daha mutlu hissetmek için çaba harcadıkça, bu çaba onların gerçekten mutlu olmalarını sağlayacak davranışları sürdürmelerini zorlaştırıyor,” dedi. Bu durum, uzun bir iş gününün ardından eve gelip evi temizlemek yerine sosyal medyada vakit geçirmeye benzetilmektedir.

STRES DÜZEYİ ARTMAKTA

Aynı araştırmanın diğer yazarı Aekyoung Kim, Sidney Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden, 2018 yılında gerçekleştirdikleri bir başka çalışmada benzer sonuçlara ulaştıklarını ifade etti. Bu çalışmada, mutluluğa ulaşmaya çalışan kişilerin zamanlarının kısıtlı olduğu hissine kapıldıkları ve bunun da onları daha stresli ve mutsuz hale getirdiği tespit edildi.

MUTLULUK BİRİKTİRİLEBİLECEK BİR ŞEY DEĞİL

Araştırmacılar, mutluluğu artırmaya çalışan yüzlerce kişiyle anket yaparak, bu kişilerin günlük hayatlarında irade güçlerini daha az kullandıklarını belirledi. Maglio ve Kim, mutluluk arayışının ve kendini kontrol etmenin aynı sınırlı zihinsel kaynağı tükettiğini düşünüyor. 

Deneylerden birinde, katılımcılara “mutluluk” kelimesinin geçtiği reklamlar gösterildi. Ardından, büyük bir çikolata kasesinin önüne oturtularak, diledikleri kadar çikolata yemeleri söylendi. İrade gücü yüksek olan kişilerin daha az çikolata tüketeceği varsayımına dayanarak, mutluluk kelimesiyle karşılaşan katılımcıların daha fazla çikolata tükettiği gözlemlendi.

KENDİNİZİ KABULLENİN

Son deneyde katılımcılar iki gruba ayrıldı. Bir grup, kendilerini daha mutlu edecek nesneleri seçerken, diğer grup sadece kişisel tercihlerine göre seçim yaptı. Her iki grup da irade gücünü ölçen bir zihinsel görevi tamamlamaya çalıştı. Mutluluğa odaklanan grup, diğer gruba kıyasla daha hızlı pes etti ve bu durum, mutluluk arayışının zihinsel kaynakları tükettiğini doğruladı.

Maglio, mutluluğun tamamen ulaşılamaz bir hedef olmadığını vurgulayarak, “Sürekli mutlu olmaya çalışmak yerine, sahip olduklarınızı kabullenip onların size mutluluk getirdiğini fark etmeye çalışın,” dedi. Bu bulgular, mutluluk arayışının bireyler üzerindeki etkileri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

DİĞER

Avatar
Berşan Taşkaya