Türk siyasetinde mürteci bir zihniyeti anlatan ve artık markalaşmış bir tanımlama haline gelen '28 Şubatçılar' yeniden sahnede. Dini özgürlüklere yönelik hazımsızlığı AK Parti döneminde giderek artan ancak bunu istedikleri şekilde ifadelendiremeyen zihniyet, son dönemde dolu dizgin eski günlerine koşuyor. Laiklik krizine giren muhalefet medyası, açıktan söyleyemese de rahatsızlığını farklı şekillerde dile getiriyor, siyasetin değişen diline rağmen 28 Şubat rüzgarları estirmeye çalışıyor. Hazımsızlığın sembol ismi haline gelen kişi ise Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş.
24 Nisan'da okullar tatil mi? İlkokulda 24 Nisan Çarşamba İstanbul'da...
TÜRK SİYASETİNİN BAYAT SLOGANI 'ŞERİAT GELİYOR' YENİDEN SAHNEDE
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş bugünlerde yeniden sosyal medya trolleri ile fondaş medyanın dilinde. Erbaş'ın Yargıtay'ın hizmet binasının açılışı sırasında dua etmesi, artık bayatlayan 'şeriat geliyor' söylemini yeniden devreye soktu. Erbaş'ın kendisine yönelik tepkilere “İnanç, sokakta olmasın, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine, yargısına yansımasın.’istiyorlar. Görüyorsunuz ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın istiyorlar oraları adeta” yanıtını vermesi, eski Türkiye özlemindeki kesimi daha da öfkelendirdi. Muhalif gazeteciler ve hesaplar, Diyanet İşleri Başkanı'nın sözlerini anlamadıkları gibi, sosyal medyadan 'fetva veremez', 'neye göre fetva veriyor' gibi cahilane ve komik paylaşımlarda bulundu.
Tokat'ta üst üste neden depremler meydana geldi? Uzman isimden dikkat...
OLMAYAN FETVA İLE SALDIRI
Aslında fetva bahsi, Ali Erbaş'a yönelik bir süredir sistematik hale gelen saldırıların bir önceki halkasına dayanıyor. İki hafta önce '' Diyanet'ten 'yengeç, ıstakoz, karides, kalamar, midye, kurbağa yemek helal değildir' fetvası'' başlığıyla servis edilen haberlerle Ali Erbaş yine saldırıların hedefi haline getirilmişti. Yiyip içtiklerini fetva, yasak, kural ile sınırlandırmayan bir çok insan olmayan bir fetva üzerinden saldırıya geçti. Diyanet İşleri Başkanlığı 'yok bir fetva' ile hedef haline getirildi.
İzmir'de FETÖ'ye büyük operasyon: 6 milyon TL'lik döviz ve altın...
GİRESUN ZİYARETİ DE LİNÇ KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜ
Esasında Ali Erbaş ile değil, Diyanet'in kendisiyle açık sorunu olan bu kesimler, Erbaş'ın Giresun’daki sel felaketi sonrası geçmiş olsun dileklerini iletmek, selzedelere manevi destek vermek için bölgeye gitmesine de tepki göstermişti. Diyanet İşleri Başkanı'nın hangi sebeple sel bölgesine gittiğinden, bölgede cübbeyle dolaşmasına kadar pek çok konuda saldırıya geçildi. Sosyal medyada Erbaş'ı linç etmeye etmeye çalışanlara, Katoliklerin ruhani lideri Papa'nın İtalya'daki deprem sbölgesini ziyareti hatırlatıldı. Bu mukayese aslında bir Türkiye muhalefeti özeti olarak kayda geçecek cinstendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mehmet Şimşek arasında kriz mi var, neden?...
NEFRETİN EN BÜYÜK NEDENİ O KILIÇ
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelen nefreti biraz daha geriye götürelim. Nefretin somut haline geldiği nokta aslında, Ayasoyfa'nın 86 yıllık esaretinden kurtulup yeniden camiye dönüştürülmesi. Ayasofya Camii'nin açılışında Erbaş'ın fetih sembolü kılıç ile verdiği o hutbe, Türkiye'nin köküne düşman muhaliflerini son derece rahatsız etmişti. Devletin hakimiyetini temsil eden o kılıcı, kendilerine yakışır yabancı bir bakışla Ali Erbaş'a atfeden kesimin nefreti aslında 2020'deki o açılış sonrası giderek daha fazla büyüdü.
1 Mayıs 2024 otobüsler ücretsiz mi? 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda...
ASIL HEDEF ALİ ERBAŞ DEĞİL, DİNİN KENDİSİ
Aslında tüm bu linç kampanyalarında Diyanet İşleri Başkanı saldırıya uğramış olsa da asıl hedef Diyanet kurumunun ve yeni Türkiye'de dini özgürlükler alanının genişlemesi. 28 Şubatçı yayın organlarının asıl sorunu, dinin sokakta ve çeşitli kurumlarda daha görünür hale gelmiş olması. Dahası bunu yasaklarla kontrol edememeleri. AK Parti döneminin başında siyasi sistemi medya ve asker eliyle köşeye sıkıştırma kabiliyetini yitirenler bugün 'Tehlikenin farkında mısınız?' ve 'Genç subaylar rahatsız' manşetlerinin özlemini çekiyor.
Son dakika... Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: 'Cumhurbaşkanı Erdoğan onayladı, İsrail'e...
CUMHURİYET GAZETESİ ESKİ GÜNLERİNİ ÖZLEDİ
Bir dönem FETÖ'nün bile operasyon aygıtı olan Cumhuriyet'in son günlerde attığı manşetler bunun göstergesi. 2007 yılında yaşanan 367 garabetinin aktörlerinden Sabih Kanadoğlu'nu yıllar sonra Cumhuriyet'in manşetine çıkaran tam da bu özlem. 'Devletin dini yoktur' söylemiyle toplumun sinir uçlarını bir kez daha harekete geçirmeye çalışan Cumhuriyet, bayat 'laiklik elden gidiyor' konulu manşetlerini sürdürmekte kararlı.
'Ali Erbaş'a tepki' üst başlığıyla verdiği 'Şeriat çığlığı atıyor' manşetinin yer aldığı ilk sayfa adeta bir tehdit barındırıyor. 'Şeriat çığlığı' başlığına dört koldan eşlik eden 'Afganistan'da peçe zorunlu oldu', 'Laiklik karşıtı araç Diyanet', 'Demokrasi için 2 büyük tehlike' 'İskilipli Atıf' ve Diyanet'ten sosyal medyaya fıkıhla düzenleme önerisi' haberleri aslında, 28 Şubat özlemcilerine net bir mesaj vermeyi hedefliyor. Türkiye'yi eski günlerine döndürmeye çalışanlar görünürde Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ı hedef alıyor gibi yapsalar da, saldırdıkları şey yeni Türkiye'nin genişletilmiş dini özgürlükler alanına muhalefetleri. Siyasette, orduda hatta sokakta dinin daha görünür olmasına tepkililer ancak söyleyecek siyasi angajmanları içinde bunu söyleyecek cesaretleri henüz yok. Cesaretlerini ortaya dökmelerini sağlayacak şey, 2023 için kurdukları büyük hayalin gerçek olması.
