Hulusi Akar'dan ABD'ye: Ambargoya devam ederseniz NATO ne olacak?
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, F-16, F-35, ABD ambargoları, PKK/YPG'ye verilen destek ve Suriye ile Irak'ta yürütülen operasyonlara ilişkin çok çarpıcı açıklamalar yaptı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kosova ve Prizren gezilerinde kendisine eşlik eden gazetecilere 2022'nin ilk mesajlarını verdi. Üç günlük gezide Akar'a pek çok konuya ilişkin soru yönelten gazeteciler Fatih Çekirge ile Özay Şendir, Hürriyet ve Milliyet gazetelerindeki köşelerinde izlenimlerini yazdı.
Türkiye'nin F-35 macerasının sona erdiğini ifade eden Akar, ABD'den F-16 alımı ve modernizasyon talebinin ise F-35'ten bağımsız bir konu olduğunu dile getirdi. Akar, "F-16 ayrı bir kulvar, F-35 ayrı bir kulvar. Ayrı konular. Biz Yabancı Askeri Satışlar kapsamında prosedürü uyguladık. F-16’larla ilgili gerekli istişareyi yaptık, yazı yazıldı. Bu yönde çalışma devam ediyor. F-35 meselesi ile ilgili ekimde ABD heyeti Türkiye’ye geldi. Problemler konuşuldu. Bir heyetimiz yeni yılın başında gidecek, tekrar bu konuyu konuşacak. Bu görüşme muhtemelen Washington’da olacak. Pozisyonumuzu açıkça ortaya koyduk, sonuçlarını bekliyoruz" dedi.
Türkiye'ye yönelik ABD merkezli örtülü/açık ambargoya da değinen Akar, "Madem bir NATO, bir savunma paktı var, Türkiye'nin gücü kuvveti NATO'nun gücünün katma değeri, siz Türkiye'nin gücünü açık-kapalı ambargolarla engellerseniz nasıl olacak diye NATO'da söylüyoruz" diye konuştu.
KİMDEN DESTEK ALIRLARSA ALSINLAR...
Suriye'de PKK/YPG işgalinin sürdüğünü hatırlatan Akar, bu terör örgütüne ABD desteğini hatırlatarak kararlı mesajlar verdi: "Terör örgütü elebaşlarının açıklamalarından da PKK/PYD-YPG’ye verilen dış desteğin ve teşvikin de devam edeceği anlaşılmakta ve yine terör örgütü elebaşları tarafından YPG’nin PKK olduğu açıkça ifade edilmektedir. PKK ve onun Suriye kolu olan YPG’ye kim destek verirse versin, bunlar kimden destek alırlarsa alsınlar, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele etmekte kararlıyız."
Mehmetçiğin Irak'ta da terörle mücadele ettiğini, 'girilemez' denilen yerlere girdiğini hatırlatan Akar, "Terörle mücadele zorlu arazi şartlarında devam ediyor. Bunu yapan Mehmetçiğin fedakarlığının görülmesini istiyoruz. Tüm samimiyetimle söylüyorum, bu ruh gücü nereden geliyor, şaşırıyorum. Görüyoruz, hepsi heyecanla faaliyetlerine devam ediyor. Müthiş bir şey, Çanakkale ruhu bu" ifadelerini kullandı.
CUMHURİYET TARİHİNİN EN SIKI HUDUT KONTROLÜ
Kandil'den Sincar'a terörist geçişlerinin devam ettiğini, operasyonların kararlılıkla süreceğini kaydeden Akar, İran sınırı konusunda ileri sürülen "Afganlar geliyor, sınır kevgire dönüştü" şeklindeki eleştirileri de şöyle cevapladı:
"Hudutların Cumhuriyet tarihinin en sıkı kontrol edildiği bir dönemini yaşıyoruz. Hem alınan fiziki tedbirler hem oradaki birliklere yaptığımız takviyeler. Modüler beton duvarlar, 4 metre genişliğinde, 4 metre derinliğinde hendekler, tel çitler, kuleler, gözetleme kuleleri, yollar yapıldı. Orada kaçakçılar, teröristler, sığınmacılar var. Bunlardan bir kısmını daha hududa gelmeden engelliyoruz veyahut giriyor, yakalıyoruz. Jandarmaya teslim ediliyor. Ayrıca teröristler var, yakalanıyor, onlara da gerekli işlem yapılıyor. Orada ciddi mücadele var."
Bakan Akar, 2016 Ağustos'undaki Fırat Kalkanı Harekâtı'na ilişkin olarak da ilginç bir bilgi verdi. DEAŞ'a karşı yürütülen operasyonu ABD ile birlikte yapmak istediklerini ancak bu ülkenin son anda vazgeçtiğini anlattı. Akar şunları söyledi:
ABD DEAŞ'A KARŞI OPERASYONDAN VAZGEÇTİ
"Koalisyon kuvvetleri ne yaptı? Hava gücü oluşturdu, orada havadan vurdular. Binlerce sivil hayatını kaybetti. Türkiye ise 15 Temmuz hain darbe girişiminden bir ay sonra 24 Ağustos’ta Fırat Kalkanı Harekâtı’nı başlattı. ABD’lilerle birlikte yapacakken vazgeçtiler, biz girdik. Yaklaşık 3 bin 500’den fazla DEAŞ’lı teröristi göğüs göğüse mücadele ederek etkisiz hale getirdik. DEAŞ ile göğüs göğüse mücadele eden tek ülke Türkiye, tek ordu TSK. Türkiye’nin DEAŞ ile mücadelede sicili temiz ama bunu bazı insanlar anlamak istemiyor. Fırat Kalkanı Harekâtı bitti, ardından Zeytin Dalı Harekâtı yapıldı. Yabancı firmalar oraya istasyon kuruyor, barınakları, sığınakları betondan yapıyor. Bir üst akıl olmadan yapılacak bir şey değil. Boyundan ve gücünden büyük işlere girişenlerin yaptığı şeyler."
"Birileri bizim ne işimiz var Afrin’de diyorlar. Afrin’deki teröristler insanları adım atamaz hale getirdiler, Kilis’in, Reyhanlı’nın halini düşünün. Vatandaşlarımız camilere, okullara, tarlalara düşen roketler nedeniyle buralara gidemiyor ve çalışamıyordu. Oranın teröristlerden temizlenmesi gerekiyordu. Sonrasında Barış Pınarı Harekâtı’nı yaptık. Daha sonra anlaşma yapıldı."
RUSYA VE ABD VERDİKLERİ SÖZÜ TUTMADI
"Barış Pınarı’nda ABD’liler ve Ruslar söz verdi. PKK/YPG boşaltacak. Söz vermelerine rağmen boşaltmadılar. Bu nedenle mücadele devam ediyor, tacizler de devam ediyor. Bizim İdlib’de ne işimiz var! Rejim Ruslarla birlikte oradaki kendi insanını bombalıyor, insanlar evini barkını terk edip kaçıyor. Derdimiz herkes yerinde dursun, baskı yapmayın. Orada bir hat oldu, kuzeyine rejim geçmiyor. Sulhu ve sükûnu sağlamaya çalışıyoruz. Sahada generallerimiz, gerektiğinde de biz Sayın Şoygu ile görüşüyoruz. Biz orada o koridora müdahale etmeseydik Irak sınırından Akdeniz’e kadar bir koridor oluşacak ve çok daha farklı gelişmeler olacaktı. Zamanında verilen karar ve operasyonla bu oluşum engellenmiş oldu."
"VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUM"
Azerbaycan'ın Ermenistan işgali altındaki topraklarını kurtardığı İkinci Karabağ Savaşı'na da değinen Akar, savaş öncesi bir tatbikatta Azerbaycan askeri ile yaşadığını diyaloğu anlattı:
"İki sene önce bir tatbikatta karşılaştığımızda Valeh Memiyev isimli üsteğmene 'Burası bir tatbikat. Marifet 30 senedir işgal altındaki toprakları kurtarmaktır' dedim. Valeh de bana Azerbaycan'ın öz topraklarını kurtarmak için şeref sözü verdi. Hastanede şehit olmadan önce yakınlarına, 'Söyleyin, ben Sayın Akar’a verdiğim sözü tuttum' demiş. Bizim için çok önemli bir olaydı."