Daron Acemoğlu'nun Nobel sırrı: Amerika'ya direnme, sömürge ol, kurtul!

İsveç merkezli Nobel ödüllerinin ekonomi ayağında bu yıl ipi MIT profesörü Daron Acemoğlu ile onun iki arkadaşı göğüsledi. Sömürgeciliğin hedefteki ülkeleri zenginleştirdiğini ve aslında iyi bir şey olduğunu yıllardır ileri sürerek kanlı emperyalist işgalleri meşrulaştırmaya çalışan Acemoğlu, bu görüşüyle Nobel kazanıp hayatındaki en büyük payeye ulaştı.
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Nobel ekonomi ödülünü bu yıl Prof. Dr. Daron Acemoğlu'na verdi. Acemoğlu, bu ödüle layık görülen üçüncü Türk vatandaşı oldu.
İstanbul doğumlu ekonomist Acemoğlu, 'kurumların oluşumu ve bunun toplumsal refaha etkilerine' değindiği çalışmasıyla Nobel ödülünü Prof. Dr. Simon Johnson ve Prof. Dr. James Robinson'la paylaşacak.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) bünyesindeki üç isim, 2009 yılında yayınlanan 'Talihin Tersine Dönüşü: Modern Dünya Gelir Dağılımının Oluşumunda Coğrafya ve Kurumlar' adlı tezi sonraki dönemde daha da geliştirdi.
Acemoğlu ve arkadaşlarının Nobel ödülüne layık görülen tezi şu iddiaya dayanıyor: Batı sömürgeciliği az gelişmiş ülkeler için aslında talih kuşuydu! Batı, kalıcı kurumsal yapılar oluşturarak hedef ülkelerin zenginleşmesini sağladı...
Özellikle Afrika'da milyonlarca insanın vahşi biçimde öldürülmesi, aynı zamanda yeraltı/yerüstü kaynaklarının asırlar boyu sömürülmesi sürecine ilişkin emperyalist Batı'yı aklamak isteyen Prof. Acemoğlu, sömürgeleşen ülkelerin 'kalıcı kurumlar eliyle zenginleştiğini' ileri sürüyor.
Batı'nın kanlı sömürge tarihini aklamaya yönelik doktrin oluşturma denemesi Nobel komitesi tarafından ödüle layık görüldü. Zira Acemoğlu, 'MIT Profesörü' unvanını yıllardır sömürüye karşı politikalar için değil, sömürgeciliğin daha da katılaşması için kullanıyor.
TÜRKİYE'NİN BRICS ÜYELİĞİNE KARŞI
ABD'nin dünyayı finansal şantaj altında ezdiği dolar merkezli küresel sisteme şimdiye dek adil bir alternatif sunamayan ünlü profesör, dolar tahakkümüne karşı çıkan ülkelerin oluşturduğu BRICS'e muhalefetiyle tanınıyor. Acemoğlu, Türkiye'nin BRICS üyeliği için yaptığı başvuruya, Çin ve Rusya'nın gruba egemen olduğu iddiasıyla tepki göstermişti.
Daron Acemoğlu'nun sömürge ve mandayı aklayan yaklaşımı, geçtiğimiz yıllarda kaleme aldığı 'Ulusların Düşüşü' adlı kitaba da yansıdı. Kitaptaki görüşler onun niçin Nobel ödülüne layık görüldüğüne dair önemli izler barındırıyor.
ABD ve Avrupalıların sömürdüğü Afrika'daki geri kalmışlığı 'kapsayıcı ekonomik kurumların olmamasına' bağlayan Acemoğlu, ekonomik gelişmenin ancak Batılıların bu kurumları hayata geçirmesiyle mümkün olacağını savunuyor.
SÖMÜRGECİLERE DİRENME, ZENGİN OL
Acemoğlu'nun satırlarını akademisyen ve yazar Dr. Mücahit Gültekin, sosyal medya hesabında ilgi çekici biçimde anlattı:
"Acemoğlu'na göre, özellikle fakirlik ve açlıkla damgalanmış Afrika'nın temel sorunu bir türlü 'kapsayıcı ekonomik kurumlara' sahip olamamasıdır. Ama bu karanlığa gömülmüş kıta içinde yine ışıl ışıl parlayan bir ülke vardır: Botsvana.
Acemoğlu ve arkadaşı Botsvana'ya o kadar sık gönderme yapıyor ki, bu ülkeyi biraz araştırma ihtiyacı duydum. Kıta'daki diğer ülkelerin kaderini paylaşmaması sebebiyle Afrika'nın İsveç'i olarak isimlendiriliyor Botsvana.
Tabii bunun da sebebi Acemoğlu ve arkadaşına göre, Botsvana'nın 'kapsayıcı ekonomik kurumları' geliştirmeyi başarabilmesidir. Fakat biraz daha araştırınca Botsvana'yla ilgili ilginç bilgiler öğreniyoruz:
Botsvana elmas zengini bir ülke, ihracat gelirinin yüzde 85'ini elmas oluşturuyor. Dünyada en çok elmas çıkarılan ikinci ülke konumunda. Buna karşılık Botsvana'da üretim sektörü çok zayıf; GSYH'nin yüzde 4'ünü oluşturuyormuş. Botsvana'nın 1993 yılından beri İsraille diplomatik ilişkileri var. Dahası, 6 İsrail merkezli elmas firması Botsvana'da elmas madenlerini işletiyor.
En çok ihraç yaptığı ilk üç ülke, İngiltere, G. Afrika Cumhuriyeti ve İsrail. İsrail ve elmas arasında geçmişi çok eskiye dayanan bir ilişki var. Elmastan elde edilen gelirin İsrail'in gayri safi milli gelirinin yüzde 30'unu oluşturduğu ve sektörün her yıl İsrail Savunma Bakanlığı'na 1 milyar dolar para aktardığı söyleniyor."
ACEMOĞLU'NUN AFRİKA'YA ÖRNEK GÖSTERDİĞİ ÜLKE
"Elmas denilince bütün dünyada tek bir şirket akla geliyor: De Beers. De Beers 1888'de Rotchild ailesi tarafından finanse edilen İngiliz işadamı Cecil Rhodes tarafından kurulmuş. Bu adam Afrika'da Rodezya diye kendi adına ülke bile kurmuş. Sonrasında kuzeyi Zambiya güneyi Zimbabve olmuş.
De Beers İngiltere merkezli ve 1927 yılında bir Alman Yahudisi olan Ernest Oppenheimer tarafından tamamen ele geçirilmiş. Anglo American şirketi 2011'de şirketi satın almış. (2016'da Zen firmasını Türkiye'de lisans ortağı olarak seçmiş) Dünya elmas ticaretinin yaklaşık yüzde 75'ini elinde bulunduran De Beers şirketi 2008 yılında Botsvana'ya gelmiş ve ülkedeki bütün elmas kesme ve parlatma işlerinin tek bir merkezde (Elmas Parkı ismini vermişler) yapılacağını müjdelemiş."
"Botsvana sömürgecilik döneminde Hıristiyanlığı ve hemen peşinden de İngiliz himayesini kabul etmiş, antiemperyalist bir mücadeleye girmemiş. Batılı ülkelerle ve özellikle İngiltere ile sıcak ilişkiler kuran Botsvana, diğer ülkeler gibi tahrip edilmemiş. Bağımsızlığını kolayca almış.
Acemoğlu'nun da adını sıkça zikrettiği Seretse Khama, İngiltere tarafından sürgüne gönderilmesine rağmen döndüğünde İngiltere yanlısı bir politika takip eden Botsvana Demokratik Partisi'ni (BDP) kurmuş (1965'ten 2009'a kadar bütün seçimleri bu parti kazanmış) ve Botsvana'na siyasetine hakim olmuş.
BDP kimi Afrika ülkeleri gibi soğuk savaş döneminde komünist politikalar takip etmemiş, liberal tutumuyla ABD ve İngiltere'nin desteğini almış. Dahası Botsvana, Güney Afrika'daki Aperheid rejimine karşı da bir tavır almamış. Buna ek olarak Botsvana'da hiç silahlı darbe yaşanmamış. Ayrıca BDP liderlerinden Mo İbrahim Fransa C. Başkanı Nicolas Sarkozy tarafından Lejyon Donör nişanıyla taltif edilmiş."
KONU ERDOĞAN OLUNCA BİRDENBİRE SALDIRGANLAŞIYOR
Demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle hızlı bir şekilde kalkınma vaat eden Acemoğlu, 'diktatörlük' rejimiyle yönetildiğini söylediği Çin'in nasıl olup da ekonomik olarak ABD'yi geçmek üzere olduğunu mantıklı gerekçelerle izah edemiyor.
Türk ekonomisinin geleceğini de Batı'ya tam entegrasyonda gören Prof. Acemoğlu, finansal konulardan bahsederken birdenbire Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın 'özgür kalması gerektiğini' söyleyebiliyor.
Acemoğlu, Türkiye'de hukukun üstünlüğü için temel kıstasın Kavala ve Demirtaş davaları olduğu mesajı verirken, küresel sistemi elinde bulunduran ABD'nin finansal, ekonomik, politik, kültürel ve askerî saldırılarından bahsetmiyor.
Konu, Türk halkının seçimle işbaşına getirdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunda tüm özgürlükçü yaklaşımlarını bir yana bırakan Acemoğlu, 'hükümetin devrilmesi gerektiğinden, iktidar yanlısı inşaat sektörünün küçültülmesinin öneminden ve medyanın da üstünden geçilmesinden' bahsediyor.
Geçtiğimiz yıl The Globe and Mail gazetesine yazdığı yazıda Acemoğlu, "Ülke kurumlarının yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Gerçek değişimin gerektirdiği şey yeni bir hükümetten çok daha fazlasıdır. Türk demokrasisini yeniden inşa etmek için Türklerin Erdoğan'ı görevden alması gerekiyor. Ardından inşaat lobisiyle yüzleşilmeli ve medyadan başlayarak temel kurumlar restore edilmeli."
Acemoğlu, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'ekonomi kurmayım' diyerek sunduğu isimlerden biriydi.
Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmadığı hiçbir denklemde Türkiye'nin başarılı olamayacağına inanan Daron Acemoğlu, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek'in atandığı dönemde açıklanan programı da eleştirmişti.
Daron Acemoğlu'nun görüşlerine karşı en sert eleştirilerden biri soydaşı Sevan Nişanyan'dan geldi: "Kapitalizmi kapitalizm haline getiren puştların hukukla ne alakası var? Gittiler Afrika'yı soydular. Petrol kuyusu açmak için 5 tane eyaletin anasını şey yaptılar. Yazdığı kitap kökten yanlış. Her şeyi yanlış."
