ABD Doları'nın küresel tahakkümüne yönelik en çarpıcı meydan okumaya Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva imza attı. Türkiye'de FETÖ'nün 17/25 Aralık darbe girişimine kalkıştığı 2013 yılında kendi ülkesinde benzer bir komployla karşılaşan Silva, Amerikan destekli tasfiye planıyla kendini bir anda cezaevinde bulmuştu.
Hakkında açılan soruşturmalardan bir bir aklanan Silva, önce cezaevinden çıktı, ardından halkın oylarıyla yeniden Brezilya'nın liderliğine seçildi. Bir süre önce Çin ile 150 milyar dolarlık karşılıklı ticareti ulusal para birimleriyle yapma kararı alan Silva, geçtiğimiz günlerde Pekin'e yaptığı ziyaretle tüm dikkatleri üzerine çekti.
Ülkelerin rezerv parası durumundaki doları tüm dünyada baskı unsuru ve şantaj aracı olarak Amerikan yönetimi, Silva'nın Çin temaslarını derin bir endişeyle izledi. Çünkü Lula da Silva, dünya nüfusunun yüzde 41'ini oluşturan BRICS ülkelerinin dolara karşı ortak para birimi kullanması gerektiğini söylüyor ve tüm dünyaya "Doları terk edin" çağrısı yapıyordu.
Lula da Silva ve Dilma Rousseff
"Neden her ülke ticaret için dolar kullanmak zorunda? Doların dünyanın rezerv parası olmasına kim karar verdi?" sorularını soran Silva, bu mesajları yine bir Amerikan darbesinin mağduru olan Dilma Rousseff'in göreve başlama töreninde söyledi.
Amerikan darbe şebekesinin Brezilya ayağı, Silva'nın tasfiye edilmesi sonrası onun siyasi mirasçısı olan Dilma Rousseff'e saldırmış ve Rousseff de cumhurbaşkanlığı görevinden Senato kararıyla azledilmişti. Azil kararını, "Bu bana karşı yapılmış bir darbedir" sözleriyle yorumlayan Rousseff'in görevden el çektirildiği Ağustos 2016'da Türkiye ise Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimini henüz yeni atlatmıştı.
Washington'un darbe yaptığı iki lider yıllar sonra Çin'de buluştu. Brezilya Devlet Başkanı Silva, dünyaya "Doları bırakın" çağrısında bulunurken Dilma Rousseff ise Şanghay merkezli Yeni Kalkınma Bankası'nda (NDB) başkanlık koltuğuna oturdu. Çin merkezli NDB, önümüzdeki dönemde ABD Doları'nın sömürü aygıtlarından olan IMF'nin tahtını sallamayı hedefliyor.
Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya ve Güney Afrika'dan oluşan, aynı zamanda üye sayısının hızla artacağı şüphe götürmeyen BRICS, NDB adımıyla birlikte Batı standardının hakim olmadığı alternatif bir kalkınma bankacılığına adımını atmış oldu.
Rusya-Çin, Brezilya-Çin, Malezya-Çin, Endonezya-Çin, Hindistan-Rusya, İran-Rusya arasında karşılıklı ticarette yerel para birimleri kullanılıyor. BRICS ağına yakında İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın da katılması bekleniyor.
Aynı zamanda Arjantin ile birlikte dolardan çıkma hamleleri üzerinde çalışan Brezilya, BRICS merkezli yeni bir uluslararası finansal dolaşım sisteminin öncülüğüne hazırlanıyor. SWIFT'e alternatif olacak sistem, Bretton Woods odaklı ABD Doları'nın tahtını sallayacak.
BRICS topluluğu, ABD için kâbus niteliğindeki projeyi ağustos ayındaki zirvede duyurmayı planlıyor.
Projenin en önemli ayağı ve merkezi durumundaki Çin, 120'den fazla ülkenin en büyük ticaret ortağı olduğu için anti-dolarizasyon adımları kolaylaşıyor.
Şi Cinping ve Lula da Silva
Dünya döviz rezervlerinin yaklaşık yüzde 58'ini ABD Doları oluşturuyor. Avrupa Birliği parası avro toplam rezervlerin yüzde 20'sini oluştururken, Japon Yeni'nin payı yüzde 6, İngiliz Sterlini yüzde 5 ve Çin Yuan/Renminbi'si ise yüzde 3 düzeyinde.
Pek çok uluslararası finans uzmanı şu ortak noktada birleşiyor: "Ülkeler, Batı'nın tek taraflı yaptırımlarının kurbanı olmak istemiyor. 21. yüzyıl savaşları, yaptırımlar gibi ekonomik silahları içeriyordu; bu durum 21. yüzyıla özgü çözümleri de garanti ediyor."
Hindistan, Çin, Rusya ve Endonezya, ABD'ye finansal bağımlılıktan kurtulmanın bir yansıması olarak Mastercard ve Visa'dan ayrıldı ya da ayrılmanın eşiğinde.
Amerikan tahakkümüne başkaldırı niteliğindeki konuşmasında Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, şu anlamlı soruyu sorarak toplumları 'uyanmaya' davet etti: "Para birimlerimizin zayıf olduğuna, diğer ülkelerde bir değeri olmadığına kim karar verdi?"
