Boğaziçi hocaları 1000 gündür ayakta bekleşiyor: Kendilerinden başka herkes 'liyakatsiz'
Boğaziçi Üniversitesi'nde bazı akademisyenlerin ayakta bekleşme eylemi başlatmasının üzerinden 1000 gün geçti. Protestocu akademisyenler bu önemli gelişmeyi bahçede bekleşerek kutladı. Üniversite hocaları yine kendilerine yakın olmayan herkesi 'liyakatsizlikle' suçladı; yeni açılan fakülteleri kendilerinden izin alınmadığı için 'standart dışı' ilan etti.

Boğaziçi Üniversitesi hocalarının bahçede ayakta dikilme eylemi sürüyor. Canları sıkıldığında üniversite bahçesine inip bir süre bekleşen ve sosyal medya hesaplarından bildiri paylaşan Boğaziçi hocaları, yine güney kampüste mabadlarını rektörlük binasına çevirerek hükümeti protesto etti.
'Direnişin 1000'inci gününde olduklarını' iddia eden akademisyenler, "Bin kere söyledik: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz" yazılı döviz taşıdı.
Prof. Dr. Melih Bulu'nun 2 Ocak 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasıyla başlayan eylemler, Bulu'nun yerine atanan Prof. Dr. Naci İnci döneminde de devam ediyor.
Bazen üniversite yerleşkesindeki güvenlik önlemlerini eleştiren Boğaziçi hocaları, kimi zaman ise atanmasına karşı çıktıkları fakülte dekanlarını hedef alıyor.
AĞIZLARDA YENİ SAKIZ: PİYASACI!
Hocaların gündeminde son olarak Boğaziçi Üniversitesi içerisinde yasadışı faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle kampüse alınmayan gruplar vardı. Görevli akademisyen yahut öğrenci olmayan 150 kişilik bir grubun yerleşkeye alınmamasını protesto eden öğretim görevlileri, üniversitede 3 yıldır toplu mezuniyet töreni de yapılmadığını ileri sürdü.
Kendilerine yakın olmayan herkesi 'likayatsiz' ya da 'piyasacı' olmakla suçlayan üniversite görevlileri, Boğaziçi'nde açılmış yeni fakültelere de 'kendilerinden izin alınmadığını' belirtip şu sözlerle karşı çıktı:
"Üniversitenin hiçbir kurul ve komisyonuna danışılmadan tepeden inme yöntemlerle bir gecede kurulmuş olan Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Veri Bilimi ve Yapay Zeka Enstitüsü gibi birimler Boğaziçi Üniversitesi'nin akademik standartlarına uygunluğu şüpheli, adrese teslim ilanlarla işe alınmış kadrolarla doldurulmuş durumdadır."
LOJMAN OLSUN MU OLMASIN MI?
Yayınladıkları bildiride deprem güçlendirmesi yapılacağı gerekçesiyle lojmanların boşaltılmasını eleştirerek 'lojmansız kaldıklarını' savunan hocalar, üniversitede atıl durumdaki bazı merkezlerin personel lojmanı haline getirilmesine de karşı çıktı.
"Barış Eğitimi Merkezi, Sosyal Politikalar Forumu, Bizans Çalışmaları Araştırma Merkezi, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi ve İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi gibi araştırma merkezlerinin ofislerine gerekçesizce el konuldu; mekanların birçoğu yönetime yakın personel için lojman haline getirildi. Merkezler etkinliklerini gerçekleştirmek bir yana, depo olarak bile kullanamayacakları kadar küçük ofislere taşınmak zorunda bırakıldı. Birçok önemli koleksiyona ev sahipliği yapan Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi lağvedildi, mekânı lojmana dönüştürüldü" ifadesini kullanan akademisyenlerin tam olarak neyi talep ettikleri anlaşılamadı.
Eylemci Boğaziçi personeli 2 yıl önce yine 30 Eylül'de bahçede böyle beklemişti.
'DEMOKRATİK ÖZERKLİK' İSTİYORLAR
Kendilerine yakın akademisyenlerin 'uluslararası saygınlığı bulunduğunu' ileri sürerken, başka üniversitelerden Boğaziçi'ne transfer edilen kişileri 'tepeden indirilmiş personel' diye niteleyen eylemciler, yayınladıkları bildiriyi HDP'nin Tutum Belgesi'ni andıran şu ifadelerle bitirdi:
"Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar, Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz."