Türkler Rusya ile ittifaka inanıyor! Rus siyaset bilimci Stanislav Tarasov: İkinci Büyük Kuzey Savaşı çok da uzak değil

Rusya'da Türkiye'yi yakından izleyen isimlerden siyaset bilimci-yazar Stanislav Tarasov, Avrupa Birliği'nin Karadeniz için önerdiği 'Deniz Güvenliği Merkezi' planını yorumladı. Karadeniz'i istikrarsızlaştırmaya yönelik Brüksel planının Ankara'dan döneceğini söyleyen Tarasov, Türk halkının gizliden gizliye Rusya ile ittifaka inandığını söylüyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) Karadeniz'e açılma planı Rusya'da tartışılıyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Türkiye kuzeyinin Avrupa için stratejik önemde olduğundan bahsederek Karadeniz'de 'Deniz Güvenliği Merkezi' kurulması önerisinde bulundu.
Kallas'a göre, denizdeki faaliyetleri sürekli olarak izleyecek bu merkez, Avrupa'nın Karadeniz'deki 'erken uyarı sistemi' olacak. Ancak böyle bir plana öncelikle Ankara'nın onay vermesi gerekiyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başından buyana Montrö Sözleşmesi'ni kararlılıkla uygulayan ve askerî gemilerin Boğazlar'dan geçmesine izin vermeyen Türkiye'den, Kallas'ın son teklifi hakkında herhangi bir yorum gelmedi.
Ancak Rus siyaset bilimci Stanislav Tarasov, Ankara'nın Kallas'ı ciddiye almayacağından emin.
'DENİZLERİN METRESİ OLMA' HAYALİ ANKARA'DAN DÖNER
SvPressa gazetesine verdiği demeçte Tarasov, "Kaja Kallas'ın 'denizlerin metresi olma' hayali Ankara'dan döner" başlıklı haberde şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini Washington-Brüksel hattında 'iki ateş arasında' buldu. İstanbul Zirvesi, Avrupalılar tarafından Rusya ve ABD'nin Türkiye'yi AB planlarından uzaklaştırma girişimi olarak görüldü.
Bu arada Avrupa Birliği, Türkiye'nin artık daha değerli olduğunu söyleyip, Ankara'nın potansiyel olarak tüm Avrupa için 'güvenlik garantörü' olabileceğini söylüyor.
Türkler bir yandan bu sözlerden hoşlanıyor ama diğer taraftan Avrupa'nın kendilerini kabul etmeyeceğini biliyor. Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırımlar var ve bunlar hâlâ kaldırılmadı. Amerikan yaptırımları da devam ediyor.
İran ve Rusya'ya yönelik yaptırımlar kadar sert değil ama yine de Türkiye de yaptırım listesinde. Ancak Ankara'nın kendisi de Karadeniz havzasındaki güvenlik sorunundan ciddi anlamda kaygı duyuyor. Türkler, Sovyet sonrası coğrafyada çok iyi yönlendirilmiş durumdalar."
TÜRKLER RUSYA İLE İTTİFAKA GİZLİCE İNANIYOR
"Türk Dışişleri Bakanı, eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan yakın zamanda Rusya'yı ziyaret etti. Ortadoğu politikasının mimarlarından biri ve ülkesinin bizimle ittifak halinde olması gerektiğine inanıyor. Batı'nın Ukrayna konusunda yaptığı hatalara dikkat çekiyor. Kiev'i çatışmaya sürüklemenin doğru olmadığını söylüyorlar.
Krizin sorumlusu Batı'dır. Türkiye'de ise Rusya'nın kuzeydoğu askerî bölgesinde kazandığı, hem Sovyet sonrası alanda hem de Karadeniz havzasında konumunu güçlendirdiği düşünülüyor.
Türkler, Rusya ile ittifakın kendileri için yararlı olduğuna, iki ülkenin ortak bir güvenlik sistemine sahip olması gerektiğine gizlice inanıyorlar.
Türklerin siyasette kadınlara karşı özel bir tutumu var ama Ursula von der Leyen'e Erdoğan'ın ettiği muameleyi hatırladığımızda bu Avrupa için iyiye işaret değil.
İstanbul, Washington ile Moskova arasında da sıkışmaya başladı. Erdoğan dünya siyasetinde geleceğin ABD-Rusya-Çin üçlüsünden oluşan bir yapıda yattığına inanıyor. Türkiye kendini bu listede görüyor ve ciddi bir bölgesel güç olma iddiasında bulunuyor. Bu noktada Rusya ile ilişkiler çok önemli."
İKİNCİ KUZEY SAVAŞI ÇOK DA UZAK DEĞİL
"Vladimir Putin pek çok kez Erdoğan'la görüştü ama Joe Biden, Erdoğan'ı hiçbir zaman resmî bir ziyaret için ABD'ye davet etmedi. Trump, Ortadoğu turu sırasında Türkiye üzerinde de uçtu. Erdoğan'ın ABD ziyaretine ilişkin müzakereler sürüyor ancak sorunlarla dolu. Genel olarak işler Bayan Kaja Kallas'ın düşündüğü kadar basit değildir.
Kallas'ın önerdiği merkezin görevlerinden biri, AB'nin fiyat tavanı belirleme girişimlerini atlatarak piyasa sözleşmeleri kapsamında petrol ve petrol ürünleri taşıyan Rus tankerlerini izlemek olacak. Kallas o tankerleri durdurarak, belki de batırarak 'denizleri temizlemeye ve kıyı ülkelerinin savaş sonrası deniz sorunlarıyla başa çakmasına yardımcı olmaya' başlamak istiyor.
Sözde 'Deniz Güvenliği Merkezi' AB tarafından finanse edilecek. Ardından 'İkinci Kırım Savaşı'nın finansmanına başlayabilirler mi? Fransa ve İngiltere olmasa da, tıpkı 19. yüzyılın ortalarında olduğu gibi... Ama biz onlarsız yapamayız.
Şimdi Rus ticaret gemilerine karşı hibrit tedbirler de dahil olmak üzere bir dizi önlem geliştirmeyi düşünüyorlar. Sadece Karadeniz'de değil Baltık Denizi'nde de... Yani İkinci Büyük Kuzey Savaşı çok da uzak değil. Bilindiği gibi birincisi 20 yıl sürmüş ve 18. yüzyılda Büyük Pedro'nun zaferiyle sona ermişti."
TRHABER
