İsviçre'nin köle çocukları: 1981'e kadar zorla çalıştırma, taciz ve tecavüz serbestti
Avrupa'nın orta yeri İsviçre'de anne-babalarından zorla koparılan çocuklar, 1981'e kadar 'köle' olarak satılıyordu. Dayak, işkence, zorla çalıştırma, taciz ve tecavüzle büyüyen çocuklardan şu an 10 bin kadarı hayatta.
Toplumda pek bilinmeyen "İsviçre'nin çocuk köleleri" konusu, Kim Milyoner Olmak İster yarışmasındaki soruyla gündeme geldi. ATV ekranlarında Kenan İmirzalıoğlu'nun sunduğu programda yarışmacıya sorulan soru şuydu: "1980'lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılmıştır?"
Yarışmacının 'Danimarka' diyerek yanlış tahminde bulunduğu sorunun cevabı 'medeniyetin beşiği' olarak yansıtılan ülkelerden İsviçre idi.
İSVİÇRE BASININDA YAZIYOR
Konuya ilişkin İsviçre basınında yer verilen haberler, 'çocuk köle' uygulamasının yakın bir tarihe dek ülkede yürürlükte olduğunu gözler önüne serdi. 1981 yılına dek devam eden uygulama, yüz bini aşkın çocuğun ailelerinden zorla koparılıp 'köle' olarak satılmasına, sonrasında zorla çalıştırmalar, taciz ve tecavüzlere yol açtı.
İsviçre basını, son iki yüzyıl boyunca yüz bini aşkın çocuğun bu şekilde kullanıldığını belirtiyor. Çiftliklerde zorla çalıştırılan çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde seslerini ancak 2000'li yılların başında duyurabildi. Ucuz işgücü olarak kullanılan, yetersiz beslenen, cinsel istismara uğrayan çocukların İsviçre'de yürüttükleri hukuk mücadelesi medyanın da konuya ilgi göstermesini sağladı.
Bunda etkili olan faktörlerden biri de Bern kantonundaki Hindelbank hapishanesinde yargılanmaksızın gözaltında tutulan kadınların çığlığı oldu. Çocuklarının ellerinden alındığını dile getiren çok sayıda kadının yoğun uğraşları, federal yetkililerin resmi olarak özür dilemelerini sağladı.
GEÇMİŞİ HATIRLAMAK ONLARA ACI VERİYOR
Ardından İsviçre'de çocukluk döneminde köle olarak kullanılmış kişiler birbirleriyle irtibata geçerek haklarını hukuk önünde aramaya başladı. Bu amaçla kurulmuş oluşumlardan biri olan Çalınan Çocuklar Derneği'nin başkanı Walter Zwahlen şunları söylüyor:
"O zamanlar çocuklara kötü davranmak normaldi ve yoksulluk çok çalışmakla düzeltilebilecek bir kusur olarak görülüyordu. Bir gün bu insanların toplantısına davet edildim ve söyledikleri karşısında şok oldum. Gerçekten ağzın açık kaldı... O çocuklardan birçoğu şimdi kendini göstermeye, açığa çıkmaya utanıyor. Çünkü eski yaraların açılması onlar için çok acı verici."
Avrupa'nın orta yerinde çocukluğunda köle olarak kullanılmış ve hâlâ hayatta olan yaklaşık 10 bin kişinin bulunduğu sanılıyor. İsviçre devlet makamları, köle olarak kullanılan insanlara dair arşivleri kasıtlı olarak yok ettiği için 'kölelik' uygulamasının kanıtı sözlü tanıklıklardan ibaret kaldı. Kötü uygulamalara maruz kalan insanlar yine de yaşananların tarihe geçmesi için kitaplar yazmış... Bu amaçla yazılan eser sayısının 620 dolayında olduğu belirtiliyor.
EFENDİLERİM İÇİN BİR 'HİÇ'TİM
Köle çocuklardan biri, İsviçre doğumlu Paul Stutzmann'dı. Şimdi 81 yaşında olan Stutzmann, basına verdiği bir demeçte şunları söylüyor: "Ben babasız doğdum ve annem beni bakmam için büyükanneme verdi. Büyükannem öldüğünde beni kız kardeşlerimle birlikte bir çiftçinin yanına yerleştirdiler. Okula gitmeden önce inekleri sağmak zorundaydım ve bana çok sert davranılıyordu. Ben efendilerim için bir 'hiç'tim."
İsviçre'de 1980'lere kadar evlenmemiş genç anneler, okuldan ayrılanlar, alkolikler yargılanmaksızın gözaltına alınıyor hatta akıl hastanelerinde zorla tutulabiliyordu. İsviçre'nin durumu tıpkı Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında sorulan sorudaki gibiydi:
"1980'lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılmıştır?"