banner2

İsveç basını: Ankara'nın kaprisleriyle yaşamayı öğrenmemiz gerekecek!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Mayıs zaferi, NATO üyeliği yolunda Türkiye'ye muhtaç durumdaki İsveç'te moralleri bozdu. Stockholm'ün çaresizliğine dair en dramatik yazıya Aftonbladet gazetesinden Anders Lindberg imza attı: "Şimdiye dek Türkiye'ye karşı tek kırmızı çizgi bile belirleyemedik. Böyle bir şey Recep Tayyip Erdoğan gibi bir aktör karşısında imkansız."

Dünya 30.05.2023, 19:52 31.05.2023, 00:47
Abone ol

NATO üyeliği için Türkiye'den onay bekleyen İsveç, Recep Tayyip Erdoğan gerçeğini kabullenmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Mayıs seçimlerinden zaferle ayrılması, Türkiye'nin İsveç'e kayıtsız-şartsız onay vereceği yönündeki beklentileri suya düşürdü. 

Stockholm basını NATO'ya üyelik konusunda Türkiye ile 'krizin' bir süre daha devam edeceğinde hemfikir. İsveç medyası, Ankara'nın taleplerine boyun eğip eğmemeyi tartışırken Aftonbladet gazetesinden Anders Lindberg dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. 

"Türkiye ile sorunların çözüldüğünü unutun... Ankara'nın şantajlarıyla yaşamayı öğrenmeliyiz" başlıklı makalesinde gazeteci Lindberg, İsveç hükümetinin durumuna ilişkin çarpıcı itiraflarda bulundu. 

Sandık sonuçlarına göre Erdoğan'ın 5 yıl daha iktidarda kalacağını hatırlatan Lindberg, "Güç şu anda hâlâ Erdoğan'ın elinde ve son 20 yılın bizlere öğrettiğine bakarsak, üzerimizdeki baskı daha da artacaktır" dedi. 

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'un Erdoğan'ı yeniden seçilmesi nedeniyle tebrik ettiği anımsatan Lindberg, buna İsveçlilerin sosyal medyada tepki gösterdiğini ancak Kristersson'un başka seçeneği olmadığını yazdı. 

"Kristersson NATO üyeliği konusunu en önemli dış politika hedefi olarak belirledi ve temmuz ayında Vilnius'ta yapılacak NATO zirvesine doğru zaman hızla ilerliyor" ifadelerini kullanan İsveçli gazeteci makalesinde şunları kaydetti:

İsveç'e onay vereceğine ilişkin şu ana kadar Ankara'dan çok az olumlu sinyal geldi. Ancak gözlemciler aynı zamanda Erdoğan'ın artık endişelenecek bir seçeneği olmadığına ve bu nedenle İsveç'e karşı daha yumuşak bir çizgi benimseyeceğini söylüyor. Ne olacağını göreceğiz.

NATO ülkelerinden diplomatlarla bizzat konuştuğumda Türkiye'nin eylemleri karşısında İsveç'in yaşadığı şaşkınlığa omuz silktiler. Çünkü bu hep böyledir. Türkiye'nin oyununa alışmışlar. 

Asıl soru, Recep Tayyip Erdoğan'ın hamlelerine karşı İsveç'in neden bu kadar hazırlıksız yakalandığıdır. İsveçli analistler ve İsveç istihbarat servisi gerçekten ne yapıyor?

Ne yazık ki gerçek şudur: İsveç, Türkiye ve Türk siyaseti hakkında yeterince bilgi sahibi değildi. Şimdi ilk dersi biraz zor olsa da öğrendik. Peki bundan sonra ne olacak?

Kimse bilmiyor, çünkü anahtar Stockholm'de değil. Washington, Londra, Paris ve Berlin'de... ABD Kongresi Türkiye'yi İsveç'in NATO üyeliğini engellemesi halinde önemli silah anlaşmalarını rafa kaldırmakla tehdit ediyor. 

Eskiden en güçlü ülkelere bile gerçekleri söylemekte özgürdük. 

Olof Palme, ABD'nin Vietnam'daki saldırılarını Treblinka imha kampına benzettiğinde veya İspanya'daki Francisco Franco rejimine 'şu kanlı katiller' dediğinde hiçbir jeostratejik endişe taşımıyordu. Aynı şey Çekoslovakya'nın komünist rejimini 'diktatörlüğün yaratığı' olarak görmesinde de geçerliydi. 

NATO'ya başvuru sonrası bu özgürlük geçerliliğini yitirdi. Şimdi Türkiye'nin üzerimizdeki kontrolü son derece güçlüdür. Aynı zamanda bu yeni durumla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Tobias Billström ve Ulf Kristersson'un yaptığı gibi Erdoğan'a karşı sadece sırtınızı eğmek zamanla dayanılmaz hale gelecektir. Bunu en soğukkanlılar bile başaramaz. Son tahlilde NATO'daki İsveç, değerlerimiz ve çıkarlarımızla İsveç olmaya devam etmelidir. 

Hangi konuda taviz vermeye hazır değiliz? Bundan kaçınmak için Avrupa Birliği ve NATO içinde nasıl ittifaklar kurabiliriz?

Şimdiye kadar İsveç hükümeti Türkiye'ye karşı tek bir kırmızı çizgi bile belirleyemedi. Böyle bir şey Recep Tayyip Erdoğan gibi bir aktör karşısında imkansız. Tıpkı diğer NATO üyeleri gibi bizim de Ankara'nın kaprisleriyle yaşamayı öğrenmemiz gerekecek. Bu hiç keyif vermiyor.

İsveç bu yaz NATO'ya kabul edilmezse gerçekten bir 'B planımız' yok. Bu durumda ikili işbirlikleri, tatbikatlar ve kendi silahlanmamızla şu anki gibi devam etmemiz gerekiyor. İsveç'in savunması da uzun vadeli stratejik bir fikir olarak oldukça zayıf bir çorbadır. 

Recep Tayyip Erdoğan oturduğu yerde oturur ve İsveç'le NATO'nun krizleri eskisi gibi devam eder. İttifak üyeliğimizden önce de sonra da... Maalesef bu, yeni normalimiz.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!