11 Eylül'e benzer senaryo! Uzman isimler ABD'nin PKK/YPG'yi kurtarma oyununu değerlendirdi: Saldırılar kurgu!
ABD’deki saldırılar, ülke kamuoyunu DEAŞ’a karşı yapılacak büyük çaplı bir operasyon konusunda ikna çabası olarak değerlendiriliyor. Esad rejimini devrilmesi Suriye’yi parçalama ve kuzeyde bir terör devleti kurma hayalleri kuran Batı’nın planlarını bozdu. YPG/PKK’nın her zaman arkasında duran ve bu örgütleri silahla donatan ABD, Türkiye’nin operasyonunu engellemeya çalışmak için çeşitli senaryolar üretmeye başladı. Bölgede amacını devreye koymak isteyen ABD, DEAŞ'ı yeniden sahaya sürerek Suriye’den çekilmeyeceğini açıkladı.
Fransa yıllar sonra DEAŞ’ı vurduğunu açıkladı. YPG, aşiretler ayaklandığında “Bize DEAŞ saldırıyor” diyerek Batı’yı yardıma çağırdı. Pentagon da DEAŞ’ın varlığına karşı Suriye’den çekilmeyeceğini açıkladı aksine asker sayısını iki bine çıkardı. Yeni Suriye yönetimini “aşırılıkçı” diyerek DEAŞ yanlısı gibi gösteren İsrail ise dünya kamuoyunu etkilmeye çalıştı. Son iki gündür dünyanın gündemini meşgul eden haberse ABD’nin de saldırılardan sonra Suriye'de üs kurma oyununu devreye koydu.
ABD'DE ÜST ÜSTE DİKKAT ÇEKEN SALDIRILAR
ABD'de New Orleans’ta terör saldırısı yapıldı. ABD, saldırganın DEAŞ bağlantılı olduğunu bildirdi. Ardından Trump’ın otelinin önünde eylem yapıldı. Bu saldırılar Suriye’nin normalleşmesi ve oluşan istikrar beklentisine karşı İsrail ve PKK’yı denklemde tutma komplosu olarak nitelendiriliyor.
SURİYE'NİN YENİDEN İNŞASININ ÖNÜNDE EN BÜYÜK TEHDİT PKK/YPG'NİN VARLIĞI
Suriye’de yeniden yeşeren devlet ümitlerine karşı en büyük tehdit ABD-Batı himayesindeki PKK varlığı ve Golan’ın tamamı ve ile birlikte işgal alanını Kuneytra, Dera ve başkent Şam’ın kırsal bölgelerinde genişleten İsrail. Halep, Humus, İdlib, Menbiç, Deyrizor ve kısmen Dera ile Kuneytra şehir merkezleri ile birlikte Lazkiye ve Tartus’ta kontrol sağlayan yeni yönetim, orduyu sıfırdan tanzim ve resmî yapılanmayı sağlama çabası içerisinde.
SURİYE İÇİN SABOTAJ PLANLARI DEVREDE
Güvenlik kaynakları, 8 Aralık devriminin hemen ardından Türkiye’nin DEAŞ’ı işgal ettiği Badiye bölgesinden atma planını ABD-Pentagon kanadının engellediği bilgisini paylaştı. Bir diğer işgal hattı Set Tişrin ve Karakozak’ta ise PKK’nın silahlı güç olarak bitirilmesine rağmen ABD askerlerinin yürüttüğü devriye faaliyetleri ve Ayn el-Arab’a yapılan Pentagon yığınağı, teröre kalkan olma ve Suriye için yapılan bazı sabotaj planlarının ön hazırlığı olarak göze çarpıyor.
"11 EYLÜL BENZERİ SENARYO'YA İHTİYAÇLARI VAR"
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Tansi, ABD’deki saldırılarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Ülke kamuoyunu DEAŞ’a karşı yapılacak büyük çaplı bir operasyon konusunda ikna çabası olarak yorumladı. Olan biteni “siyasi operasyon” olarak nitelendiren Tansi “Çünkü 11 Eylül benzeri bir senaryoya ihtiyaçları var, hem PKK hem de İsrail’in kazançlı çıkması adına DEAŞ onlara bu imkânı sunan tek aparat” dedi. Tansi şunları söyledi: İran ve Rusya’nın çıkarıldığı bir vasatta Şam’da etkin güç olmak isteyen ABD bu yönde önemli adımlar attı. Bir yandan Şam’a kalabalık resmî heyet gönderen siyasi akıl, diğer yanda ise Suriye’de kalıcı olmak isteyen Pentagon var. Her ne kadar sahilde Nusayri konusu ve Suveyda Dürzi dosyası hassas durum niteliği taşısa da onlar, bildik aparat DEAŞ’ı dizayn ya da sabotaj aracı olarak kullanmakta ısrar ediyor. Trump iktidarına günler kala son hamlelerini yapıyorlar.
"SALDIRILAR SİYASİ BİR OPERASYON"
ABD’de yapılan saldırılar siyasal bir operasyondur. Saldırıların şekli ve aktörler, “DEAŞ’ın nasıl büyük bir tehdit olduğu ve müdahale zemini hazırlamak gerektiği” imajını gösterme amacı taşıyor. Bu PKK’nın meşruiyeti ile ilgili tek gerekçe. Öte yandan İsrail’in Suriye devrim döneminde gerçekleştirdiği işgallerle geldiği noktaları terk etmemesi de temel motivasyon.
DEAŞ’ı etkin olduğu alana ABD kendi eliyle taşıdı. Kanlı örgüt, 8 yıldır kullanım süresini bekliyor. Suriye’nin yaşadığı değişim İsrail ve Batılıların Suriye planını ciddi anlamda sarstı. Ama vazgeçmek istemiyorlar. İsrail mevcut işgal noktalarından Tenef’e oradan da ABD’nin partneri olarak Deyrizor-Humus arasına ekilen DEAŞ’a müdahele eden devlet-güç olmak istiyor. Diğer tarafta ise ABD’nin bir diğer kara gücü doğuda PKK-YPG olacak ve Davut Koridoru tamamlanacak. Her iki saldırı sadece PKK ve İsrail’e yaradı. İsrail Askerî Sözcüsü’nün gösterdiği son Suriye haritası da bu planın ispatı. İsrail uluslararası imtiyazlı bir taşeron. PKK ise piyon. Olaylar Trump’a açık bir meydan okuma. Pentagon’da bir klik var ve bunlar bölgede ikinci İsrail (Büyük Kürdistan) ısrarından vazgeçmiyor. Etnik bir özerklik dayatması bu yüzden.
"DEAŞ GÖRÜNTÜLÜ SAHTE BİR BAYRAK OPERASYONU İZLEDİK"
ABD’de bulunan güvenlik uzmanı Erhan Yıldırım ise saldırıları “İsrail’i işaret eden komplolar dizesinin son halkası olarak” tanımladı. Trump’ın “DEAŞ’ı Hillary Clinton ve Obama kurdu” cümlelerini hatırlatan Yıldırım şu açıklamalarda bulundu;
Kan dökülen bu tertip aynı zamanda Pentagon-Trump savaşının başlangıcıdır. Saldırganların ikisi de ABD doğumlu ve siyahi. Saldırgan Şemseddin Cabbar sonradan Müslüman olan eski bir ordu mensubu. Şifreli falan değil; Trump’a doğrudan mesaj verildi. FBI ve yönetim kanadından yapılan çelişkili açıklamalar da bu açıdan önemli. Bill Gates son dönem birçok kişi ve kuruma çok ciddi baskı yapıyor. Başta Epstein dosyası olmak üzere Trump’ın ‘açıklayacağım’ dediği konular her şeyi altüst etme potansiyeli taşıyor. Bu sebeple korkuyorlar. Trump’ın bir diğer vaadi de 11 Eylül’e dair yapacağı açıklamalar. İşte bu sebeple DEAŞ görüntülü bir sahte bayrak operasyonu izledik. Şahit olduğumuz tüm provokasyon dizesi İsrail’i işaret ediyor. Trump’ın hâlen o koltuğa oturamama riski var.
"SALDIRILARIN ÜST ÜSTE OLMASI TESADÜF DEĞİL"
Türkiye Gazetesi'ne değerlendirmelerde bulunan emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, durduk yere böyle art arda saldırıların gerçekleşmesinin tesadüf olamayacağını ifade etti.
Saldırıların ardında bir planlamanın bulunduğuna dikkat çeken Pekin “Saldırı, DEAŞ’ın tekrar uyanmaya başladığı, bölgedeki (Suriye) kuvvet boşluklarının bu terör örgütünü harekete geçirdiği mesajı taşıyabilir. Ayrıca ABD askerlerinin bölgeden çekilmesinin istenmediği de açıkça görülüyor. Suriye’nin HTŞ’nin kontrolüne geçmesinin ardından devreye giren birilerinin ABD kuvvetlerinin bölgede kalmasını istediği belli oluyor” dedi.
"BU SALDIRILAR TRUMP'A MESAJ GİBİ ALGILANABİLİR"
Türkiye’nin Fırat’ın kuzeydoğusunda bir terör devletine izin verilmeyeceğine yönelik baskısının bulunduğuna işaret eden Pekin “Saldırı tam da Suriye geçiş hükûmeti lideri Ahmed eş-Şara’nın muhalif güçler ile görüşmesine denk geldi. Gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde aklı başında biri oraya bayrak takarak, ‘Ben, şucuyum, bucuyum’ diye gider mi’? Bu saldırı ABD’nin bölgede kalması ve terör örgütü YPG’nin hamiliğine devam etmesi için yapılmış gibi değerlendirilebilir” ifadelerini kullandı. Saldırının Donald Trump’ın Suriye’den asker çekme kararını etkileyebileceğini belirten Pekin, “Bu saldırılar Trump’a mesaj gibi algılanabilir. Bu saldırıdan medet uman terör örgütü YPG’nin durumunu da etkileyecektir” diye konuştu.
"SANKİ BİRİLERİ DÜĞMEYE BASTI"
Jeopolitik Öngörü Enstitüsü Başkanı Emekli Tümgeneral Doç. Dr. Güray Alpar da “Sanki birileri düğmeye bastı” ifadesini kullandı. Saldırı sonrasında bulunan delillerin, eylemin ayarlanmış olduğu izlenimi verdiğini kaydeden Alpar “Her şey öyle ayarlanıyor ki senaryo hazır. Bayrak, ritüeller, semboller... Uzun süredir eylem yapmayan DEAŞ birden saldırı düzenliyor. Bu saldırı Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı olabilir. Suriye’de yeni bir yönetim kuruluyor. Bu yeni yönetimi istemeyenler, rahatsız olanlar var. Ortaya çıkan delillere bakıldığında, kurgu bir saldırı olarak değerlendirilebilir. Saldırıya giden birinin aracında bayrak neden olsun? Kendilerine operasyon yapılacak bir malzemeyi versin?” dedi. ABD’de bu saldırıya benzer durumların daha öncede yaşandığını belirten Alpar “Suriye’den asker çekme meselesi, ABD’deki silah satıcılarını, Pentagon içinde bazı güçleri, paralı askerleri bulunan bazı şirketleri, Orta Doğu’daki karışıklıktan fayda sağlayanları rahatsız etmiş olabilir. Sonuçta birileri oradan fayda sağlıyor, para kazanıyor ve kesesini dolduruyor. Bu tarz güçler istikrarın olmasını istemez” diye konuştu.
"AYNI OYUNUN BENZERİ TEZGAHLANIYOR"
Saldırıların Trump’a bir mesaj niteliğe taşıdığını da söyleyen Alpar “Saldırılarla ABD kamuoyu etki altına alınacak. ‘Çekilmeyelim Suriye’den’ denilmesi isteniyor olabilir. DEAŞ’ın Suriye’deki varlığının devam etmesi ve mücadelenin sürmesi demek YPG’ye destek anlamı taşır. Trump daha önce de Suriye’den ABD askerlerini çekmek istedi ve hemen engellendi. Aynı oyunun benzeri tezgâhlanıyor” ifadelerini kullandı.